'Yargı
bizde, Yasama bizde, Hükümet bizde!' demiş
Ensarioğlu.
. Kendileri
deneyimli bir siyasetçidir. Sözlerinin nereye varacağını
kestirebilecek biridir.
Yanında bulunan
Anayasa profesörü Kuzu' da 'oğlan bizim, kız bizim!' diyor.
Sohbetin
konusu, Hükümetin
denetlenmesidir.
AKP
çoğunluğunun, yasama, yürütme ve yargı erklerini eline ve
denetimine aldığının itirafıdır. 'Oğlan bizim, kız bizim!”
diyen anayasa profesörü de denetlemeyi 'gereksiz ' saydığını
veciz biçimde ifade etmiştir.
Kuvvetler
ayrılığı 'Anayasa buyruğudur'.
Fiilen
bunlar oluşmuş ise, Anayasa'ya aykırı bir durum hasıl
olmuştur.
Sağın eski
bir ' böyüğü ' “ Bir kere delinmekle Anayasaya bir şey
olmaz! “ demişti.
Şimdi bir bakan
da, Ensar Vakfı'nda bakılan oğlan çocuklarının, tecavüze
uğraması olayı
için ' Bir
kereyle bir şey olmaz!' diyebilmektedir.
Bu dinci
sağın dilini çözemedim! Ya sağ değiller, ya da dinci değiller.
Bu beyanlar
ikisi ile de
uyuşmaz!
HSYK Başkan
Vekili, açmış ağzını yummuş gözünü! Yargıya güvenin,
%30'lar
derecesine
düştüğünden yakınıyor. Yargı erkinin bu güne değin hiçbir
zaman bu denli
aşağılara
düşürülmediğini söylüyor. Yargı Reformu ile bu çözülmenin
başladığını söyler.
Yargı özel
amaçlara alet edilmiştir. “Gelin bu cenazeyi birlikte
kaldıralım!” diyor.
Yılların
iktidarına bakılırsa, herşey yolundadır. Sorun yoktur!
Seçilmiş
Cumhurbaşkanı herşeyin üstündedir. Gündelik siyasetin orta
yerindedir.
Muhaliflerine
ağzına geleni söylemekten çekinmez, hakkında yazılan her
eleştiriyi haka-
ret sayar!
Şimdiden ceza davası sayısı iki binlere dayanmıştır.
Mahkemeler bile Ceza Kanunu 299.ncu maddesinin Anayasa'ya
aykırılığını savunur olmuştur.
Şimdi bu
kafa yapısının hazırladığı ' Anayasa Taslağı' Meclise
sunulacaktır. Muhalefet
partileriyle ciddi
bir uzlaşma aranmadan, Meclisten kabulü istenecektir. Cumhuriyetin
kuruluşundan
bugüne gelen, Türkiye Cumhuriyeti'nin temel ilkelerine dokunulmak
isteniyor.
Anayasa'nın
174.cü maddesindeki 'Devrim Yasalarını' silmek istiyorlar.
Oysa, çiğneye çiğneye paspas ettikleri Anayasa'nın yarıdan
çoğunu onlar değiştirmişti! Rahat edemediler, ayaklarına
dolaşmayacak, sözde bir anayasa istiyorlar anlaşılan.
Ne bahasına
olursa olsun 'Başkanlık' sistemini anayasa hükmü haline
getirmek isterler.
Bunun için
her yolu deneyecekler. Şimdiki fiili durumu başkanlıktan farklı
değil. Bir de
başkan olursa vay
başımıza gelen !..
Açılım
diye diye İmralı mahbusu ile görüştüler. Bir uzlaşmaya
vardılar. HDP ile PKK
ile de bir
uzlaşmaya vardılar. Dolmabahçe görüşmelerinde bazı konularda
anlaştılar! Ama sözlerinde durmadılar. Başkanlık seçeneğine
katkısı olmadığını görünce caydılar. Güney-
Doğunun Kürt
oylarına oynadılar. Altı ay arayla iki seçim geçirdik!
Önce
Valileri öne ittiler. Terörle mücadele de onları karar merci
yaptılar. Askere, polise müdahale yetkisi vernmediler. Askerin,
polisin gözleri önünde terörün silah, patlayıcı vs.
taşımasına, yığınak yapmasına göz yumdular.. Şehir
gerillasının mahallelerin altlarını kazıp yuvalanmasına fırsat
tanıdılar. Sonra silah bırakmadan uzlaşma yok diyerek polisi ve
askeri
müdahalede
serbest bıraktılar. Dün şehir gerillaları Yüksekova'dan kapı
dışarı edildiler. Ne
Basra kaldı, ne
Bağdat! Şehirleri yıkıp yeniden yapmak zarureti hasıl oldu.
Analar
ağlamasın derken yüzlerce ana ağladı. Onca eş kocasız kaldı.
Onca çocuk baba
yüzü, sevgisi
görmeden büyüyecek.. Şimdi, kendilerini 'terörü bitiren
kahramanlar' olarak ilan etmeleri kaldı. Yakında onu da
yapacaklar. Yıl bitmeden yeni bir seçime hazır olun! Hele
Suriyeli sığınmacılar da yurttaş yapılırsa! Sonra mı?
Sonrası, '
oğlan bizim, kız bizim!' Size ne?
Sağlıcakla
kalın..
Hasip ÖZTÜRK
Saliyazilari.blogspot.com.
hasipozturk.hotmail.com,
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder