30 Temmuz 2013 Salı

ÖRGÜT TE YOK CASUSLUK DA

 
Askeri ve siyasi casusluk davasında, İstanbul 11.nci Ağır Ceza Mahkemesi'nin
özel mahkeme sıfatıyla verdiği karar Yargıtay'a geldi. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'
nın “Tebliğnamesi” hukuk ve siyaset dünyasının gündemine bomba gibi düştü!
44 sanığın mahkumiyetine temel alınan “djital” kayıtların ve CD'lerin, dinleme
kayıtlarının delil niteliği taşımadığı açıklandı. Kişilerin sanal alanına, başkalarının girip kayıt
yapabilmesinin mümkün olduğu vurgulandı. Başsavcılık görüşü olarak dosyaya girdi.
Tebliğname içeriği hukuk adına sevindirici ve umut verici bir gelişimdir..
Tebliğnamede özetle gizli belge yok, suç unsuru yok, delil yok, askeri casusluk yok,
örgüt yok görüşü vurgulanmıştır! Bunlar ferahlık yaratan görüşlerdir. Hakkın, hukukun
ses vermesidir.Hukukun hala hukuk olduğunu gösteriyor!
Yargıtay 9. Ceza Dairesi, henüz dosyayı incelemedi. Bunlar Başsavcılığın dosyada
gördüğü hukuk dışı şeyler. Yargıtay 9. Ceza Dairesi, Balyoz, Ergenekon gibi terör suçlamalı
kararların tetkik yeridir. Henüz sözünü söylemedi. Bekleyip göreceğiz! Hukukun herşeye
karşın güvenli yerini koruyacağını, toplum için umut olmayı sürdüreceğini umuyoruz!
Tarihde “Roma'da hakimler var! Berlin'de hakimler var!” Deyimleri bu güvenin tarihi
belgeleriydi. “Ankara'da hakimler var!” sözünün de bunlara ekleneceğini umuyoruz!.
Biz Büyük Ortadoğu Projesi'nin Eş Başkanıyız!” diyerek öğünen, zatın öfkesi
büyük! Ne siyasi miting, ne iftar yemeği ayırt ediyor! Verip veriştiriyor! Derdi “Gezi direnişi”.
Ne gerekirse yapılacak, kimse Taksim Gezisi'ne, Taksim'e iftar açmaya bile bırakılmayacak!
Neden bu denli gıcık almıştır? Benzeri gösteriler sebebiyle Mısır'da seçilmiş C.Başkanı M.
Mursi, darbeyle tasfiye edildi! Seçimle gelmiş Mursi'ye ABD, AB veb. sahip çıkmadı!.
Hani seçimle gelenin dokunulmazlığı vardı?
Mursi Müslüman Kardeşler'in çıkardığı ilk Cumhurbaşkanı idi! Ilımlı müslümanların
seçilseler bile kaderleri böyle mi olacaktı?
BOProjesi, Ortadoğu'nun yeniden tanzimi projesi dir. Kendisinin de Eş Başkanı olduğu bir
ABD projesidir! Arap Baharı diyerek Mısır'ı, Libya'yı, Tunus'u allak bullak ettiler! Suriye'yi iç
savaşa sürüklediler! Birkaç haftada düşmesi beklenen Esed daha da güçlendi! Şimdi Suriye'yi
karıştıran, iç savaşa destek çıkan Türkiye'ye ateş püskürüyor!..
Lafın Türkçesi, ABD Mursi'de umduğunu bulamadı! Askeri darbeye yeşil ışık yaktı!
Darbe olup olmadığına ileride karar verecekmiş! İşe yarayıp yaramadığını test edecek zahir!
Mursi şimdi hapiste! Mübarek ile aynı çatı altına konuldu..
Bizim öfkelinin derdi de bu! Beni de harcarlar mı?..
Halkı geriyor! Halkın arasına bizden, bizden olmayan ayrımı sokuyor!! Komşuyu, komşuya
ihbarcı olmaya zorluyor! Oysa bu halk “Komşu komşunun külüne muhtaçtır.”, “ Kurt komşusunu
yemez!” düstürunu yaşam biçimi bilmiştir! Bırakın tencere, tava çalanları ihbar etmeyi, inadına kollar!
Barışta, savaşta, tehcirde, mübadelede birbirini esirgemıştir! Bu bizim soylu niteliğimizdir...
Sözde darbeden korkup TSK'yı tasfiye etti!
Yıllarca terörle savaşan generalleri hapse tıktırdı.
Hakimleri, adaleti, özel yetkilileri kullanıp olası toplumsal muhalefeti susturdu!
Oysa kendi iktidarı, Oniki Eylül darbesinin besleyip büyüttüğü bir iktidardır!.
Darbe ürünüdür! Sözüm ona Oniki Eylülü yargılatmakla övünür!
Boşuna! Oniki Eylül Anayasası ile hükümet ediyor!
Oniki Eylül Seçim Yasası ile seçilip geliyor!
Oniki Eylül Siyasi Partiler Yasası yürürlüktedir!
Oniki Eylül Seçim Barajlarıyla Çin Seddi gibi korunuyor!
Oniki Eylül'ün DGM'lerini, Özel Yetkili mahkeme diye kullanıyor.
Bunlar Eş Başkanı olduğu BOProjesinin ürünleri! ABD siyasallaşmış müslümanlığı
kullanıp Ortadoğu' yu yeniden biçimlendiriyor! Kendisi de bu ABD yapılandırmasının bir
taşaronudur!..
Suriye'de, İsrail'de,Libya'da ve Mısır'da ters köşeye yatırıldı!
Asker'in Lice'ye kadar çekildiği söyleniyor halk arasında!
BDP Eş Başkanı, Kürdistan'la komşu olmaktan niye gocunursunuz diye soruyor?
Teröristbaşı, hükümlüler arasında olmadık derecede itibarlı olmuştur!
Suriye'nin kuzeyinde PYD bayrağı dalgalanıyor!
Doğu illerinde polis, asker kışladan dışarıya çıkarılmıyormuş!
Bunun Türkçesi, Türkiye, BOP projesine göre parçalanıyor! Biçimleniyor!
Bizimki Mursi'nin başının derdine düşmüş!
ABD getirdi! ABD götürüyor! Sözünü ettiği hangi demokrasidir?..
Sağlıcakla kalın.... Hasip ÖZTÜRK

22 Temmuz 2013 Pazartesi

EMEKLİNİN ÇİLESİ


                Emeklilerin çilesi bitmiyor.
Emekli maaşı ile geçinemeyenler, ek gelir getirici işler yapıyorlar.
Bir işverene bağlı olarak çalışanların ücretinden, destek primi işverence
ödeniyor. Destek piriminden kayıpları yoktur..
Serbest meslek sahibi avukat, hekim, mühendis gibi emeklilerin emekli
maaşından % 15 destek primi kesiliyor. Anonim şirketler dışındaki şirket ortaklarından
da destek primi kesilmektedir.
2008 de çıkarılan yasa ile destek priminden muaf tutulan avukat ve noterlerden de
SGK destek pirimi kesilmeye başlanmıştır. Prim borcunu yapılandıramayanların
emekli maaşları kuşa benzedi. Hem birikmiş %15'ler, hem de cari %15'ler kesiliyor.
Bu yasaya takılan emekli sayısı bir milyona yakındır.
Yani Türkiye'deki emeklilerin yarısı bu destek primi mağdurudur..
İlaç bedelinden, hekim muayenesinden, reçete yaptırmaktan doğan kesintiler
işin cabasıdır. Emeklinin maaşı salam dilimi gibi ince ince kesilerek geri alınmaktadır..
Hükumet, emekliye verdiği maaşı ve maaş artışlarını geri almak için çaba
harcıyor! Dolaylı vergilerde artışlarla, zorunlu alıcı oldukları nesnelere yapılan
zamlarla daha baştan artışları geri alıyorlar. Bu, hükumetin hızını kesmiyor. Bir de
doğrudan emekli maaşlarına el uzatıyorlar..
Bir yandan da ekonominin çok iyi gittiğiyle, dünyada 27.nci sıradan 16.ncı
sıraya yükseldiğiyle öğünürken, öte yandan emeklinin maaşından %15 kesinti yapmak
ağır bir çelişkidir!..Maliye'nin ve SGK'nın ödevi, emeklinin maaşını, destek primi adıyla
geri almak değildir. Bunu düzenli gelir kapısı yapmak hiç değildir.
Ekonomi iyiye gidiyorsa, emeklinin geçimi niye kötüye gidiyor? Niçin ek gelir
peşine düşüyor? Türkiye dünyanın sayılı varsıl ülkeleri düzeyinde ise devletin alma eli,
niye emeklinin maaş cebinde geziniyor?
Emekliye verdiğiniz geçimlikte gözünüz kalmasın! Gözünüzde büyütmeyin!
Milletvekillerine sağladığınız kıyaklar yanında, kıytırık kalır! Hariçten gazel okuyan
bir yabancı; Türkiye'de emekli maaşlarını “yüksek” bulduğunu söylemişti!
Ciddiye almışsınız meğer!
Dolduruşa gelip tırpanlayıverdiniz hemen!
Bundan sonrakilerin emekli maaşları daha düşük olacaktır.
Çalışanların çoğunun aylık ücreti asgari ücretten... Primleri de buna göre!
Alacakları emekli aylıkları,nı bir düşünün! Asgari ücretin hayli altında kalacaktır!
Geçinmek için ek iş bulmak zorunda kalacaklar!
Gün doğacak diye sevinmeyin!!
Öte yandan ek iş yaratıp çalışanların ekonomiye katkısını unutmayın!!
Gelirinden gelir vergisi ödüyorlar. Üstüne üstlük bir de %15 destek pirimi..
Niye ödediği vergi tutarını, destek piriminden mahsup etmiyorsunuz?.
Kanun önünde eşitlik ilkesine, bu daha uygun düşmez mi?
Emekli çalışan üretim yapıyor. Ekonomiye katkı yapıyor. Vergi ödüyor, istihdam
sağlıyor! Emekli aylığından % 15 destek primi kesilmesi aleyhte ayırımcılıktır!
Üretim yapıp vergi ödeyen, istihdam yaratan emeklinin, maaşından %15 kesinti yapmak
insan haklarına aykırıdır. İşkencedir. Bunun neresi adil? Neresi insani? Anayasa'ya ve Uluslararası sözleşmelere de aykırıdır. Kanun önünde eşitlik, toplumun refahının devletçe sağlanması, sosyal
güvenlik hakkına, yaşlıların özellikle korunması Anayasa ilkelerine açık açık aykırıdır..
Hem niye %15 kesinti yapılıyor.? Niye %3 veya % 5 değil de % 15 kesinti yapılır? Emekli
cebinden hazineye gelir aktarılıyor! Vergi alınmayan emekli maaşının bir kısmını, vergi gibi geri
alan bir tuzaktır bu! Bu yasal ve anayasal bir amaç değildir.
Kamuya gelir sağlanacaksa, gelir vergisi tabana yayılır. Kurumlar Vergisi verimli kılınır.
Vergi yükümlüsü sayısı artırılır. Kayıt dışılık bitirilir. Gelir getiren, vergi alınmayan alanlar vergi
yasaları kapsamına alınır. Vergi maliyeti azaltılır. Emeklilerin emekli maaşını tırtıklamak, kamusal
bir çözüm değildir. Kümesteki tavukları tilkiler de yolabilir!..
Hem uzmanlaşmış, deniyimli, donanımla emeklileri, toplum dışına itmek, üretimden uzak
tutmak akılcı mıdır? Eğitimli emek israfına hakkınız var mıdır?.
Bunları aklınızda tutun ve birkaç kere daha düşünün!.
Emekliler yardıma hazırdır!
Sağlıcakla kalın... Hasip ÖZTÜRK

16 Temmuz 2013 Salı

PKK ŞEHİTLİĞİ


Bu nasıl bir Kürt açılımı?
Türkiye'yi terketmek adamların keyfine bırakılmış!
PKK Şehitliği kurmuşlar...
Ölülerini getirip alenen gömüyorlar!.
Gerektğinde silah ve mühimmat gömüyorlar..
Mezarlık yolunda arama-tarama yapıyorlar!
Bir kaç km berisinde de Jandarma-Polis arama tarama yapıyor.
Ne güzel açılım sağlanmış!
Yüzlerce kişiyi, denetim elemanı olarak (polis) eğitmişler.
PKK bayrağı altında, halkın katılımı ile “diploma töreni” yapıyorlar.
Diyarbakır'da “ Kuzey Kürdistan Birlik ve Çözüm Konferansı” tertip
etmişler. Kararlar almışlar. Dört parçalı Büyük Kürdistan için toplantılara
devam edilmesini kararlaştırmışlar.
Aldıkları kararlara bakın :” Kürdistan halkları kendi tercihleriyle statülerini
(özerklik- federasyon-bağımsızlık) belirleme hakkına sahip olduğunu,
Kürdistan halklarının kendi kaderlerini tayin hakkının sadece Kürdistan halkının
kararına ve onayına bırakılması ortaklaşılan(!) bir ilkedir.. “ demişler.
Sayın Başbakan ve Hukümetine de bir selam yollamışlar! “ Konferansımız,
Kürdistan'ın bir statüsü olmadan Kürt sorununun nihai olarak çözülemeyece-
ğini...” karar altına almıştır!
Hükumet ile Teröristbaşı arasında halka açıklanmamış daha neler var kimbilir.
Hükumet nerede derseniz? Dimyat'ta pirinç peşinde! Aziz dostları ve müttefikleri
Müsavi'nin iktidardan düşüşünün yasını tutuyorlar! Evdeki bulgur gidiyor!
Geri kalanları da Taksim Gezisi'nde sinek kovalamakla meşguller!
Adamlar ülkenin bir yarısını bölüp götürmenin peşindeler!
Kimsenin tık ettiği yok!
' Biz ayırımcılık yapmayız! Kucaklarız! ' diyorlar. Sayın Şerafettin Elçi'yi
kucaklıyorlar. Şırnak'da yeni yapılan Hava Limanı'na adını vereceklermiş!
Şerafettin Elçi milletvekilliği, bakanlık, parti başkanlığı yapmış birisidir.
Adının bir hava limanına verilmesini yadırgamam. Amma,“ PKK'nın ölüleri şehittir”
diyen birisidir.
Bunca açılıp saçılmaya hazırdınız da; onca generali, ordu komutanını, genel
kurmay başkanını, gazeteciyi, vatanseveri ne diye Ergenekon cenderesine teroröst diye soktunuz? Adamları, dolayısiyle TSK yı aşağılattınız?
Yarattığınız emsallerle sizleri ne yapacağız?
Kendi hükmünüzü kendiniz vermediniz mi?
Eski Dışişleri Bakanı şimdi C.Başkanı olan zatın, ABD Dışişleri Bakanı Colin
Powel ile yaptığı gizli anlaşma bunlar için miydi?
Başka bir ülkenin adamı olmak ve verdiği memuriyetle öğünmek nasıl bir ilişkidir?
Ucu nereye varır?
Oyunu esirgemeyen yurttaşlar, bir gün bu gerçekleri görürler mi?
Görürse ne olur?
Bunları biz görür müyüz? Sonra sizleri görür müyüz?
Sağlıcakla kalın... Hasip ÖZTÜRK
Saliyazilari.blogspot.com

10 Temmuz 2013 Çarşamba

DARBE Mİ , DEMOKRASİ Mİ

 
DARBE Mİ, DEMOKRASİ Mİ

Arap Baharı diye sattıkları halk hareketi, Mısır'da Müslüman Kardeşler
Hareketini iktidara taşımıştı. Bunu halk ve demokrasi hareketi diye yansıttılar!
Nasılsa İslamcılar iktidar gelmişti! Benimseyenlerin çoğunun referansı bu idi.
Bir yıllık iktidar sürecinde, başarılı olamadı. Halkın beklentilerine karşılık
veremedi. Çözüm üretmedi. Fırsatı şeriat devleti üretmek için harcadı!
Halk yeniden direndi. Mursi gitti! Müslüman Kardeşler Hareketi iktidardan düştü!
Şimdi Tahir Meydanı'nda yeni bir halk hareketi var!
Adeviye Meydanı'nda Mursi yandaşları..
Mısır Ordusu, Adli'yi atadı. O da Baradey'i Başbakan atadı.
Henüz kimse olup bitenden memnun değil!
Kabaran halk eylemi sakinleşip evine dönmedi!
Bekliyorlar!

Kırılma asıl Türkiye'de yaşandı.
Hükumet olanlara 'darbe' dedi! Yandaşlar darbe diye vokal yaptılar!
Yandaş medya gözyaşı döküyor! Mursi'ye ve İslami Harekete umut bağlamışlardı.
Mali, siyasi ve moral destek vermişlerdi! İktidarı yitirmeleri büyük hayal kırıklığı yarattı!
Daha ötesi 'emsal' yarattı! Tam TSK siyasetle uğraşamaz, darbe yapamaz diye 35.nci
maddeyi tıraşlarken olacak şeymi bu! Büyük kırıklık yaşadılar!..
'Bu bir darbedir!' diyerek kınamayanlara ateş püskürdüler. Darbeciliğe pirim vermekle
suçludılar, ayıpladılar!. CHP, AB ve ABD ayıplananlar arasındaydı. Hatta CHP'nin tüm
darbelere karşıyız genellemesi, onları kesmedi! Darbeci bohçasını döktüler!
Bütün dünya AKP'ye ayıp etti!
Seçimle gelen, seçimle gitsin ağıdına başladılar! Seçim sandığı kutsalık kazandı..

Asıl sorunun laiklik anlayışı olduğunu anlamadılar! Anlamazdan geldiler! Laiklik
olmadan demokrasi olur mu? Ilımlı dindarlık diye sabit bir yer yok ki! Hemen ısınır!
Ardından şeriat devleti gelir. Kalabalıkların sorunlarına çözüm beklentisi bu değildir!
Sade yurttaşın hayatına, yaşama tarzına, keyfine yasaklar getirmek şart mıydı?
Düşünceyi, düşünceyi açıklamayı suç saymak akılcı mıdır? Korku toplumu yarattılar!
Özgürlüğün yerini sürekli tutukluluk aldı. Demokrasiyi araç bilip salam dilimi kesip kesip yediler!..

Mursi'nin Meclis gündeminde bekleyen yasa tasarılarından biri, erkeğin ölmüş karısıyla ilk 6
saat içinde cinsel ilişki kurmasına izin verilmesiymiş! Bunların aklı başlarında gezinmiyor!..
İslam adına iktidar olsunlar da, İslam ne olursa olsun umurlarında değil!
Arap Baharı'nın gözdesi adalet ve kalkınma partileri idi. Adalet olmayınca ne kalkındılar,
ne barıştılar! Hukuk devletini zayıflık gördüler!. Nasıl ayakta kalabilirler?
Meydanla geldiler, meydanla gittiler!..
ABD ve AB bunların ardına saklanıp halk desteği aradı. Olmadı. Ortadoğuda ABD'nin
ve AB nin halk desteği azaldı. Etki alanları iyice daraldı!..
Artık meydanlar kendi demokrasisini yaratıyor!

Hukuk devleti dedim de!
Anayasa Mahkemesi, tutukluluk süresini 10 yıla, yani iki katına çıkaran yasayı iptal etti!
İktidarın yediği ikinci darbe oldu! Ne hikmetse, bir yıllık bir erteleme getirilmiş!
Mahkemelerin beş yıllık süreye göre, tutukluları tahliye etmeleri beklenir. Bu iktidar
kindarlığı benimsemiş. İktidarın yargıçları da tutukluları salmayacaktır!
Öfke ve kin kendilerini vuracaktır! Öfke, kin ve sindirme iktidarın ayağındaki bukağıdır!
Abartılı tutukluluk süreleri iktidarı yormaktadır. Meşruiyetini anlatmakta içeride ve dışarıda
zorlanıyorlar! Yargıçları da zorlanıyorlar!
Aslolan masumiyet ve özgürlüktür! Aksi sabit olana kadar geçerlidir!. İktidar ve yargıçları
hesabını veremeyecekler!..

Meydanların ve kalabalıkların gücü, sandık kadar güçlü, yeni bir oluşumdur. İletişim, teknoloji,
meydanlar ve kalabalıklar yeni bir demokrasi ortamı yaratıyor!
Mursi bu değişimin gücünü kavrayamadı! Kardeşi de anlayamadı.
Müslümanı gitti, kardeşleri kaldı!...
Sağlıcakla kalın.... Hasip ÖZTÜRK
Saliyazilari.blogspot.com

1 Temmuz 2013 Pazartesi

KIŞKIRTMA


Eskiden beri insanları kışkırtmanın özgün yolları vardır!
Duyunca, önceden kışkırtılmaya hazır insanlar da sokağa fırlar! Kime saldıracaklarını
bilirler! Ezberletilmiştir! “Vurun solculara, vurun dinsizlere!.vb.” diyerek
Allah ne verdiyse, önüne geleni döverler, söverler, yakarlar, yıkarlar!
On yıllar evvel Osmaniye'de “ Zafer Cami'ine bomba attılar!” diye, koca bir
mahalleyi yerle bir etmişlerdi! Bombayı kim attı? Kim gördü? Kim saptadı? Kim duyurdu?
Bunlar sorulmazdı! Nasıl olsa kışkırtmak için bu kadarı yeterdi!..Hasım da belliydi!..
Ergenekoncular camiye bomba koyacaklarmış! Kendi gemilerini batıracaklarmış!
Hiç değişmez bu bomba motifi! Çorum'da, Maraş'da, Sıvas'da hep aynı numara söktü!
Kışkırtılmış kadrolar, “şartlı refleks” le hemen önceden belirlenmiş hasımlara (!) daldılar!
Vahiy gelmiş gibi kime, nereye saldıracaklarını bilirler! Madımak'da, devletin gözü önünde,
insanlar cayır cayır yakıldılar! Nemrud bile bu kadarını yapamamıştı...

Yetti artık!
Yahu biraz yenilik katın!.. Mizah katın! Gına getirdiniz!..

Şimdi Sayın Başbakan “ Cami'de içki içildi! “ diyerek meydan meydan koşturuyor!
Yandaşlarını coşturuyor! Kucağında altı aylık bebesi olan kadının üstüne işemişler! Pes!
Cami'nin hocası “ Ben Allahtan korkarım! Yalan söyleyemem!” demiş.
Sen misin Allahtan korkan? Adama yapmadıkları kalmamış!..

İktidara gelmiş kişi korkmaz!..
Cahil yandaşlarını kandırmak için yalan da söyleyebilir!..
Allahtan halkımız soğukkanlı!
Siyasetçi sözü, şair sözü gibi, elbet yalandır! Şairler alınmasınlar!
Bunu biliyorlar artık!
Odunu kapıp komşusunu sopalamaya gitmiyorlar!
Halk kendini yeniledi! Siyasetçiler yenileyemedi!
Hala Nuh Nebi'den kalma modeller piyasada!
Taksim Faiz Lobisinin, Lice Uyuşturucu Baronlarının işi!
Siz neyin nesisiniz?

İç Hizmet'in 35.nci maddesi korkusu, nihayet bulacak ( mı)!
Darbeler, bu maddeden mi oluyordu? Yoksa kötü yönetimden mi?
Askerin Cumhuriyeti koruma ve kollama görevi nihayete erecek!
Dışarıdan gelecek tehditlere karşı yurdu koruyacaklar sadece!
İçeriden gelirse “tık!” yok! Yan gelip yatacaklar!
Yasa teklifi öyle demiyor mu?
Ne oluyor? İçeride isyan çıkarsa, TSK seyir mi edecek? Bu ne böyle?
Emperyalist BOProjesinin bir parçası mı?

Adam polisleriAllah Allah! diyerek Taksim'de halkın üstüne sürüyordu!
Lice'de “ Polis-Jandarma” görevi yapacak bölücü örgüt elemanlarına törenle
diploma dağıttılar! Yöre halkı çevrelemiş seyrediyordu. Bayrak dedikleri çaputlar direkte,
eldeydi..Kahraman polisimiz, askerimiz kışlalarına kapatılmış olmalı, ortalıkta yoktular...
Bu ne iştir? Ülkeyi paylaştılar da haberimiz mi olmadı! Kürt açılımı böyle mi yapıldı?
Al gülüm! Ver gülüm ha!
Batıda cop, biber gazı! Toma suyu! Güneydoğuda hop hop!

Bakın! Sizi 'Cami'de içki içtiler' masalı filan kurtaramaz! Adınızın yanına “hain” diye
yazılır! Bu at , sırtında hainleri taşımaz! Aklınızı başınıza devşirin! Halkın sesine kulak verin!
Yanlıştan dönün!..

Rahmetli Menderes, Yassıada'da asılırken, oy verenleri gıkını çıkaramamıştı!
Taksim Alanı'na çıkıp “Yapmayın! Etmeyin! ” bile diyememişlerdi..
Taksimi, Taksim direnişini küçümsemeyin! Yatsı vakti gelir, mum söner!..
Sağlıcakla kalın... Hasip ÖZTÜRK