16 Şubat 2016 Salı

BATAKLIK


Suriye savaşı için 'bataklık' deniyor!.
Girenin saplanıp kalacağı hesaplanıyor!.
Aslında bu 'iç savaşın' çıkmasında bizim bir yararımız yoktu.
' Vekaleten' arı yuvasına çomak soktuk! Şimdi arılar bizim başımıza üşüştü!

Savaş ABD'nin savaşıydı, o kenarda duruyor, yerine başkaları savaşıyor!
ABD çevreye zararlı bir projeyle, Müslüman halkın enerji kaynaklarını gasp
etmeye geldi. Ortalığı yangın yerine çevirdi. Libya, Tunus, Mısır, Irak ve Suriye'yi
perişan etti! Bunun adı Büyük Ortadoğu Projesi idi. Sağır sultan bile bunu duydu!
Hatta 'bizimkini' de ' Eş Başkan' yaptı. Bunu kendi ağzıyla öğünürken “Biz de Eş Başkanları'ndan biriyiz!” diye kostaklanmasından öğrendik! Sanırsın bütün dünya yanacak bize çıngı dokunmayacak!

Dokundu! Kötü dokundu! Şimdilik üç milyon kadar Suriyeli sığınmacıyla dokundu!
Bakıyor, besliyor ve çocuklarını okutuyoruz. AB'ye geçmek isteyenler kıyılarımızda ölüyorlar! Çaresizliğin getirdiği ile Türkiye'deki işsizliği biraz daha kabarttık!.
Aralarında teröristler de ülkeye giriyor.
Güney sınırlarımız kevgire dönmüş! Giren çıkan belisiz! Başkentin göbeğinde
'canlı bomba' olup insanımıza kıyıyorlar..
ABD, PKK'nın Suriye kolunu kendisine yandaş seçmiş! Her türlü desteği veriyor.
Silah, cephane veriyor. Daraldığında savaş uçaklarıyla ateş desteği sağlıyor; bilgi
desteği veriyor! Suriye'nin kuzeyinde bir 'Kürt Koridoru' açmak istiyorlar.
Aslında bu bir 'petrol ' koridorudur.
Oyunlar başlayınca Rusya ben de varım dedi.
Bilerek bir uçağını bize düşürttü!
Ardından restini çekti! 'Burada Türk uçakları uçamaz!' dedil. Uçarsa düşürürüm
diye meydan okudu. Uçaklarımız orada uçamıyor. O her gün sivilleri bombalıyor. Denize
açılmak için bunu yapıyorlar. Çaresiz kalan insanların zorunlu olarak kuzeye, Türkiye'ye
sığınacaklarını biliyorlar! Türkiye sığınmacıları barındırmak için bütün birikimini harca-
yacak ve dermansız kalacaktır.
Dünya ülkeleri, sığınmacılar için duyarsız! İhale Türkiye'nin üstünde kalmış görünü-
yor. Alman Şansölyesi Türkiye'yi su yolu etti! 'Aman sığınmacıları AB ülkelerine salma-
yın!. Her nasılsa gelmiş olanları da geriye kabul edin. Biz de size üç, beş kuruş yardım edelim. Doğmaz ayın on beşinde size vizesiz giriş hakkı tanıyalım, hatta AB'ye kabul edelim!' diye yalvarıyor. Esasen AB'nin ne derece bencil bir kuruluş olduğunu açığa vuruyorlar.

İnsanlık, insan hakları diye zart zurt edenlerin de işi laftan öteye geçmiyor! Arının kovanını bize kurcalattılar! Arılar bizi sardı! Dahası da olacak!
Halep düşerse, bir milyon kişi daha Türkiye'ye sığınmak isteyecektir.
AB, ABD, Rusya işi oraya sürüklemektedir. Aralarında bilinçli bir işbirliği vardır.
Türkiye'nin başına çorap örülmektedir.
Türkiye, Suudilerle işbirliği yaparak,Halep'i havadan koruyacağını ummaktadır. Suudiler ABD'nin bilgisi dışında tuvalete bile gitmezler!

Türkiye, topçu limitleri içinde PYD birikimlerini vurmaktadır.
İçeride, ilçelerde PKK gerillalarının sokak savaşları sürüyor.
Öte yandan 'Kürt sorunu' büyütülerek, uluslararası bir zemine çekilmek isteniyor..
Herkes bize düşman! Birisi başkan olmak saplantısıyla, dünyayı umursamıyor!
Eskiden 'Yurtta sulh, dünyada sulh!' derdik. Şimdi 'Yurtta savaş, dünyada savaş!'
kıvamına getirildik!

Bataklıktan uzak durun!

Sağlıcakla kalın... Hasip ÖZTÜRK
Saliyazilari.blogspot.com, hasipozturk@hotmail.com, Bursa

10 Şubat 2016 Çarşamba

EMEKLİNİN ÇİLESİ*

             
                Emeklilerin çilesi bitmiyor.
                %15 destek pirimi kesintisi emeklileri yaktı!
Emekli maaşı ile geçinemeyenler, ek gelir getirici işler yapıyorlar.
Bir işverene bağlı olarak çalışanların ücretinden, destek primi işverence
ödeniyor. Destek piriminden kayıpları yoktur..
Serbest meslek sahibi avukat, hekim, mühendis gibi emeklilerin emekli aylığından
% 15 destek primi kesiliyor. Anonim şirketler dışındaki şirket ortaklarından destek pirimi
kesilir. 2008 de çıkarılan yasa ile destek priminden muaf tutulan avukat ve noterlerden de
SGK destek pirimi kesilmeye başladı. Prim borcunu yapılandıramayanların emekli maaşları
kuşa benzedi. Hem birikmiş %15'ler, hem de cari %15'ler kesiliyor.
Bu yasaya takılan emekli sayısı bir milyonu aşkındır..
Yani Türkiye'deki emeklilerin yarısı, destek primi mağdurudur..
İlaç bedelinden, hekim muayenesinden, reçete yaptırmaktan doğan kesintiler işin
cabasıdır!. Emeklinin maaşı salam dilimi gibi ince ince kesilerek geri alınmaktadır..
Hükumet, emekliye verdiği maaşı ve maaş artışlarını geri almak için çaba harcıyor!
Dolaylı vergilerde artışlarla, zorunlu alıcı oldukları nesnelere yapılan zamlarla işin başından
verdiklerini fazlasıyla geri alıyor.. Bunlar hükumetin hızını kesmiyor. Doğrudan emeklinin
maaşına el uzatıyor!..
Bir yandan da ekonominin çok iyi gittiğiyle, dünyada 27.nci sıradan 16.ncı sıraya
yükseldiğiyle öğünürken; öte yandan emeklinin maaşını %15 tırpanlıyor! Bu ağır bir
çelişkidir.. Maliyenin ve SGK'nın ödevi, emeklinin maaşını, destek primi adıyla geri almak
değildir. Bunu hazineye düzenli gelir kapısı yapmak hiç değildir!.
Ekonomi iyiye gidiyorsa, emeklinin geçimi niye kötüye gidiyor? Niçin ek gelir peşine
düşüyorlar? Türkiye dünyanın sayılı varsıl ülkeleri düzeyinde ise devletin eli, neden emeklinin
cebinde gezinir?
Emekliye verdiğiniz geçimlikte gözünüz kalmasın! Gözünüzde büyütmeyin!
Milletvekillerine sağladığınız kıyaklar yanında, kıytırık kalır! Hariçten gazel okuyan
bir yabancı; Türkiye'de emekli maaşlarını “yüksek” bulmuştu! Öğüdü ciddiye almışsınız meğer!
Dolduruşa gelip tırpanlayıverdiniz hemen!
Bundan sonrakilerin emekli maaşları daha düşük olacaktır. Çalışanların çoğunun aylık
ücreti asgari ücretten... Primleri de buna göre! Alacakları emekli aylıklarını bir düşünün!
Asgari ücretin altında kalacaklar! Geçinmek için ek iş bulmak zorunda kalacaklar!
Gün doğacak diye sevinmeyin!!
Öte yandan ek iş yaratıp çalışanların ekonomiye katkısını unutmayın!!
Gelirinden gelir vergisi ödüyorlar. Üstüne üstlük bir de %15 destek pirimi..
Niye ödediği vergi tutarını, destek piriminden mahsup etmiyorsunuz?.
Kanun önünde eşitlik ilkesine, bu daha uygun düşmez mi?
Emekli çalışan, üretim yapıyor. Ekonomiye katkı sağlıyor.. Vergi ödüyor, istihdam yaratı-
yor! Emekli aylığından % 15 destek primi kesilmesi aleyhinde açık ayırımcılıktır!
Üretim yapıp vergi ödeyen, istihdam yaratan emeklinin, maaşından %15 kesinti yapmak
insan haklarına aykırıdır. İşkencedir. Bunun neresi adil? Neresi insani? Anayasa'ya ve Uluslararası sözleşmelere de aykırıdır. Kanun önünde eşitlik, toplumun refahının devletçe sağlanması, sosyal
güvenlik hakkına, yaşlıların özellikle korunması ilkelerine, sonuçta Anayasa ilkelerine aykırıdır..
Hem niye %15 kesinti yapılıyor.? Niye %3 veya % 5 değil de % 15 kesilir? Emekli cebinden
hazineye gelir aktarılıyor! Vergi alınmayan emekli maaşının bir kısmını, gizli vergi gibi geri alan
bir tuzak bu!..Bu yasal ve anayasal bir amaç değildir.
Kamuya gelir sağlanacaksa, gelir vergisi tabana yayılır. Kurumlar Vergisi verimli kılınır.
Vergi yükümlüsü sayısı artırılır. Kayıt dışılık bitirilir. Gelir getiren, vergi alınmayan alanlar vergi
yasaları kapsamına alınır. Hem mücevher ticareti niye Katma Değer Vergisi dışıdır?
Vergi maliyeti azaltılır. İstihdama dönük yatırım yapılır.
Emeklilerin emekli maaşını tırtıklamak, kamusal bir çözüm değildir.
Kümesteki tavukları tilkiler de yolar!..
Hem uzmanlaşmış, deneyimli, donanımlı emeklileri, toplum dışına itmek, üretimden uzaklaş-
tırmak akılcı mıdır? Eğitimli emek israfına hakkınız var mıdır?.
Bunları aklınızda tutun ve birkaç kere daha düşünün!.
Daralırsanız emekliler yardımcı olurlıar!...
Sağlıcakla kalın... Hasip ÖZTÜRK
Saliyazilari.blogspot.com hasipozturk.@hotmail.com, Bursa
*Bu yazının beş yıldır güncelliğini koruduğunu düşündüm.

4 Şubat 2016 Perşembe

MEVZUAT


Mevzuatı siyasiler pek sevmezler. Ayak bağı olarak görürler..
'Ben yaptım oldu''yu severler.
Sonra devran değişir.. Yolsuzluktan, görevi kötüye kullanmaktan vb. yargılanırlar. Koruyucu bir meclis çoğunluğu, koruyucu izin makamları varsa, yargılanmaları beklenir.
Mevzuat, yönetimde keyfiliği önlemek için önceden konulmuş, genel ve objektif kurullar bütünüdür. Devlet çarkı bu kurallara göre işler ve yürütülür. Ülkenin her yanında,
her aşamadaki yöneticiler için bu kurallar geçerlidir. Yönetilenler ve yönetenler mevzuata uymak zorundadır.

Sözlük “Bir ülkedeki veya belli bir alandaki yasa, tüzük, yönetmelik gibi toplum düzeni ve işleyişi ile ilgili yazılı kuralların tümüne;..” mevzuat demiştir.(Çağdil Söz.)
Hukuk devletinde yasalara saygı duymak ve uymak asıldır.
Sayın Cumhurbaşkanı, kaymakamlarla toplantısında “..Mevzuatı bir yana koyun!” buyurmuşlar. Anladığım, bu söz kamu hizmetinin çabuk ve yararlı olarak yurttaşa ulaşması isteği ile edilmiş bir sözdür.. Sonuçta bu,Cumhurbaşkanı tarafından verilmiş bir buyruktur.
Yürütmenin en alt birimi kaymakamlıklar ve yerel yönetimlerdir.

Bu tavsiye 'emir telakki' edildiğinde, hukuk devletinde kargaşa ve keyfilik doğacaktır.. Mevzuata aykırı işlemlerin genel adı 'yolsuzluktur, görevi kötüye kullanmaktır vb.” Müfettişlerin olayı soruşturması ve belki de yöneticinin yargılanması gerekecektir..
Her seviyedeki kamu görevlileri, hangi kamusal gücü kullanıyorsa; oralarda benzer
keyfilik doğacaktır. Böylesi bir davranış devlet çarkında kargaşa demektir. Balyoz davala-
rında bunları yaşadık! Bürokrasi sevilmez. Ama iş ve hizmetler bürokasi içinde yerine getirilir. İş ve kamu hizmetinin görülmesini kolaylaştırıyorsa adı sadece bürokrasidir. İşlerin görülmesini yavaşlatıyor ya da engelliyorsa adı 'bürokrasi hazretleri'dir. Kuralları koyan-
lar yenisini yaparlır.

Yasaları T.B.M.M. belli kurallara göre yapar. Bunu değiştirmek ve tümüyle kaldırmak
yine Meclisin görevidir. Yasaların Anayasa'ya uygun olması gerekir. Bunu da Anayasa
Mahkemesi denetler. Şartları varsa yasayı kısmen ve tamamen 'iptal' eder. Bu iki makamın
dışında yasa yapmak ve yürürlükten kaldırmak yetkisi başka kimseye tanınmamıştır.
Cumhurbaşkanı'na da böyle bir yetki tanınmamıştır. Kanunu yetersiz bulursa 'veto' eder,
yeniden görüşülmesini ister.

Hukuk devletinin bir işleyişi vardır. Devlet çarkı, belli bir hiyererşi içinde mevzuat
kurallarına göre işler. Yasama gücünün, yargılama gücünün işleyişi de belli kurallara
bağlanmıştır. Bunların hiçbirisi 'bir kenara konulamaz.” Sayın Cumhurbaşkanı'nın bu
söylemi, talihsiz bir söylemdir.Bir anda devlet çarkını işlemez hale getirebilecek bir tavsiye
ya da emirdir. Daha sonra bu söyleme açıklık getirilmemiştir,.Düzeltme yapılmamıştır.
Halk oyu ile seçilmiş olmak, keyfi işlem yapmaya izin vermez. Bir Anayasa var ve herkes onun şemsiyesi altındaki mevzuata uymak zorundadır.Sözün sahibine, Anayasa ve mevzuat bir ayrıcalık tanımamıştır.

Yeni Anayasa yapma ve başkanlık ısrarı ürküntü veriyor. Gerçekten Başkan
olduğunda, işine gelmeyen mevzuatı 'bir yana koyacak mıdır?' Söylemi bir niyet
açıklaması mıdır?

Devlet adamları gaza gelmezler. Boşa söz etmezler. Kastı aşan sözler için, yalanlama ya da düzeltme yapılır.Osmanlı Padişahları bile astığı astık değildi. Şeri işlerde Şeyhülislam' dan fetva istenirdi. Örfi işlerde işi kadıya havale ederlerdi.. Halk 'Padişahım Çok Yaşa!'
diye bağırır, ardından ' Mağrur olma, senden büyük Allah var!' diye nizamı alemi hatır-
latırdı. Bizim yaptığımız da odur!..

Sağlıcakla kalın.. Hasip ÖZTÜRK
Saliyazilari.blogspot.com hasipozturk@hotmail.com , Bursa