27 Ocak 2014 Pazartesi

TUBİTAK RAPORU

İstanbul 12.Ağır Ceza Mahkemesi, 5 nolu CD'yi Tubitak'a yollamış.
Üç kişilik bilirkişi heyeti ' CD'nin maniple edildiği ' kanaatine varmış! Bunun
anlamı birçok davanın birincil delili kabul edilen, 5 nolu CD kayıtlarına girildiği'dir.
Herkes bilir ki, CD kayıtlarına, bilgisayar hardisklerine hariçten girilebilir. Yeni kayıtlar
yüklenebilir. Mevcut kayıtlara ekleme, çıkarma, değiştirme vb. yapılabilir.. Bu hariçten
gazel okumalar, CD'nin delil olma niteliğini kaldırır!
Bilgisayara, harddiskine, CD'lere el konulurken, sahibinin veya avukatllarının
gözetiminde, el konulanların içeriğinin kopyası alınır. Bir nüshası sahibine veya vekiline teslim edilir. Bu el konulan kayıtların güvenliği için gereklidir..
Başkalarının bilgisayarlarına müdahale etmek, herkesin harcı değildir. Ekstra bu işe
yarayan programlar olması gerekir. Üstün nitelikle bilgisayarlara ve uzman katkısına
gereksinim vardır. Bunlar sıradan kişilerin elinde bulunmaz. Bu amaçla kurulmuş, gelişti-
rilmiş ve örgütlenmiş servislerin elinde olur. Amacı farklı, kurulumu farklı olan Tubitak gibi bilim ve araştırma kurumunda bile bunlar bulunmaz!
Bilgisayar kayıtlarının, harddisk kayıtlarının ve CD kayıtların kesin delil olması bu
yüzden tartışmalıdır. Maniple edilmiş ise tümden güvenirliğini yitirir.
Bu nedenle 'truecrypt' adı verilen, bilgisayarın kullanıcısına, çözülmesi imkansız
şifre sağlayan programlar geliştirilmiştir. TSK'nin, Donanma Komutanlığı vb. gizli kayıtların
hatta darbe (!) planlarının şifresiz kayıt altında tutulabileceğini düşünmek saflık olur
Bunları delil diye toplayanların, iddialarına delil gösterenlerin; öncelikle bakacağı
şey 'maniple' edilip edilmediğidir. Delilin güvenli olmadığı yolundaki zanlı savunma-
sını ciddiye alan bir makam çıkar!..
12.Ağır Ceza Mahkemesi, savunmayı ciddiye alarak, Tubitak'a sormuştur. Bilirkişi Tubitak heyeti, 5 nolu CD'nin maniple olduğu kanaatine varmıştır. Bu CD içindeki bilgi-
lerin tümümün güvenilmez olduğunu gösterir. CD'nin delil niteliği bitmiştir..
Basına yansıyan CD'nin delil niteliğine itirazların ciddi olduğunun da bir kanıtıdır.
Bunları göre göre bu delile dayınılarak hüküm verilmesi de çok sakıncalıdır. Bazı
kararları Yargıtay'ın onamış olmasının isabetli olmadığı ortaya çıkmıştır. Bu bilirkişi raporu, bu CD ile varılan bütün kararları ve sonuçları tartışılır hale getirmiştir
Delil diye dayanılan kanıtların her türlü şüpheden ari olması gerekir. Şüpheden sanık
yararlanır ilkesi de bunun içindir...
Tubitak raporu, açılmış ve soruşturması süren birçok davayı ve dosyayı etkiler. Veril-mış kararlar varsa, dayanağı delil güvenilir olmayınca, kararların değişmesi de olasıdır.
Yargılamanın yenilenmesi sebebidir. Hükümlülerin başvurusu ile yargılamanın yenilenmesi kararı verilerek, bu müniple edilmiş delille verilmeş kararlar yeniden gözden geçirilmelidir. Adli hata olasılığı giderilmelidir.
Özel Yetkili Mahkemeler'deki bitmiş, süren davalar ile yeni soruşturmalar da bu
rapordan etkilenecektir. Balyoz davası, İkinci Poyrazköy davası, İkinci Amirallere Suikast davası, Ergenekon davası vb. 13.ncü Ağır Ceza Mahkemesi'nin hükümle birlikteki suç
duyuruları bile bu rapordan etkilenebililir. Araştırma yapan savcıları, iddianame altında imzası olan savcıları, bu delile dayanarak karar veren hakimleri bile etkiler.
Bu soruşturmaya katılan polisler, savcılar ve yargıçların neredeyse tümü başka yerlere
atanmıştır. Başbakan ve baş danışmanı ağız birliği ile ' Derhal tahliye edilmeleri gerekir!' buyurmuşlar.. Haksız sayılmazlar! Sayın Başbakan bu davaların 'savcısıyım' demişti!
Baştan beri bildikleri olmalı! Ondan iyi mi bileceğiz?
İktidarlar güçle kurulurlar, adaletle sürerler!
Gücün bittiği aşikar! Adalet ne zaman gelir? Yakındır diyelim!
Sağlıcakla kalın....
 Hasip ÖZTÜRK

22 Ocak 2014 Çarşamba

2. PERİNÇEK SAVUNMASI


 
Dünyada yirmiyi aşkın ülkenin palementosu, ' Ermeni'lere soykırım yapılmıştır.'

kararı almıştı. Fransa ve İsviçre, bu karara, inkar edenlere, ceza yaptırımı hükmü de

eklemişti. Yani bilim, siyaset adamlarına, tarihçileri, sokaktaki adama tartışma yasağı

getirmişti. Aksini savunanlara hapis dahil bir dizi ceza öngörüyordu.

Fransa'nın çıkardığı yasa, Anayasa Mahkemesi tarafından oybirliğiyle iptal olundu.

Özgürlükçü (!) İsviçre'de ceza yaptırımı ile bu yasayı pekiştirmişti!.

Ermeni Diasporası, ülke ülke dolaşarak, parlementolardan böylesi garip azınlık

kararları çıkartıyordu. Türkiye'yi Ermenilere soykırım yapan ülke yaftasıyla sarmak,

kendini savunmaktan alıkoymak istiyordu..

24 Nisan'da ABD Başkanı demecinde 'soykırım sözü edecek mi?' diye dikkat

kesilirdik.Kesilmekle kalmaz parlemento heyeti yollayıp baskı yapıyorduk.

Ermeni Diasporası 2015 yılında, 100.ncü yılı diyerek, dünyaya etkili propaganda

hazırlığı yaptığı sırada bu karar iyi gelmiştir..

2005 yılında, İsviçre'nin ceza hükmü taşıyan yasa çıkarması üzerine, Doğu Perinçek

ve duyarlı yurttaşlar; bilim ve siyaset adamları Merhum Rauf Denktaş başkanlığında Talat

Paşa Komitesi adıyla örgütlendiler. Prof.Dr.Kemal Alemdaroğlu,.Kadri Yamaç, Süheyl Batum, Günseli Başar, Doğu Perinçek, Barlas Doğu, Nüzhet Kandemir, Mehmet Gül, Pulat Tacar, Hayati Güven, Ertuğrul Apakan gibi çok sayıda yurttaş bu çalışmaya katıldı..

Sayın Perinçek ve çok sayıdaki yurttaş birlikte İsviçre'ye gittiler! Ceza öngören yasayı

orada, açık açık ihlat ettiler! Ermeni Soykırımı ' Uluslar arası bir yalandır!' diyerek

açık ve kapalı toplantılarda haykırdılar! Talat Paşa Komitesi üyeleri de Perinçek'i destekle-diler. Bilerek bu abuk yasayı ihlal ettiler.

Yöresel Ermeni Derneği'nin suç duyurusu üzerin soruşturma açıldı ve Perinçek hak-

kında ceza davası açıldı. Perinçek iki valiz dolusu belge ile gitti ve kendini savundu. Mah-

keme Perinçek'i suçlu bulup ceza hükmü verdi. Temyiz Mahkemesi kararı onadı. Bu kez Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde dava açtı..

Talat Paşa Komitesi'nin çabaları bununla kalmadı. Ermeni Soykırımı iddialarına

yanıt veren, savunmayı destekleyen belgeleri kitap yaparak on binlerce kişiye kendi

dillerinde eriştirdiler. Yüz binlerce belgeyi ilglili tüm resmi ve özel kuruluşlara, sokaktaki

adama kadar ilettiler..Toplantılar, gösteri yürüyüşleri, açık oturumlar yaptılar..

Avrupa Parlementosu, 2006 yılında, AKP hükumetinden Talat Paşa Komitesi'nin

dağıtılmasını istemiştir.

Aralık ayı ortasında AİHMahkemesi, Ermeni Soykırımı davasını Doğu Perinçek ve müdahil Türkiye Cumhuriyet Hukümeti lehine bitirmiştir. Perinçek ve Türk Hükumetinin

tezine büyük ölçüde hak vererek; AİHM İsviçre Hükumetinin savının aksine AİHM,

1915 olayları ile Yahudi Soykırımı'nın kıyaslanamayacağı; İsiviçre otoritelerinin Perinçek’i mahkum ederken kullandıkları gerekçe ve tezleri “yetersiz” bulmuştur.

AİHM, Perinçek hakkındaki mahkumiyet kararının 'sosyal bir ihtiyaçtan kaynak-

landığı ve demokratik bir toplum için gerekli olduğunun kanıtlanamadığı sonucuna

varmıştır. İsviçreli yargıçların yetki marjlarını aştığına kanaat getiren AİHM, İnsan Hakları

sözleşmesinin 'ifade özgürlüğünü' ihlal ettiğine hükmetmiştir.

Karar kesinleştikten sonra, Avrupa Konseyine üye 47 ülkede bu karar bağlayıcı ve

emsal olacaktır. Soykırım yapılmadı diye savunanlar ceza ile tehdit olunamayacaktır!

Doğu Perinçek bu sonucu özgürlüğünü riske ederek sağlamıştır. Bu onur onundur..

Sağlıcakla kalın.... Hasip ÖZTÜRK

www.Saliyazilari.blogspot.com . 22.01.14. Bursa


14 Ocak 2014 Salı

KATIR İLE SATIR ARASI


 
Katır, kırk katırdır. Satır de bildiğiniz satır!

Günlerdir ikisi arasında gidip geliyoruz!

Gülen'in 'hakimleri, savcıları' gitsin; 'Tayyip'in hakimleri ve savcıları' gelsin?'

Bu çekişme tüm hızıyla sürüyor! Gülen Cemaati, devlete sızdırdığı, kilit noktalara yerleş-

miş 'paralel hakim ve savcıları' korumanın telaşında. HSYK'nun 'paralel kanadı' da

çatışma alanına atlayıverdi! Hamileri yanında bir bildiriyle savaşa girdi!

Hükumet kanun teklifiyle, “mevcut “ HSYK hakim ve savcılarını toptan yerinden edip, HSYK'nin kurullarını azledip; kendi adamları ile dolduracaktır! Yargı erkini tümüyle Adalet Bakanının denetimine almayı ummaktadır!

'Abdullah Kardeş' yol ayrımında! Taraf olamayan, bertaraf olur kavşağında!..

Hesabın daha incesiyse, çıkacak yasa, Anayasa'ya aykırı bile olsa; durdurma veya

iptal kararına kadar atamalar yapılmış olacaktır! Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararı

geriye yürümez. Atanan, atandığı yerde kalır! Maksat hasıl olur! Hükumet ve üyelerinin yolsuzluklarının soruşturulması, yargı eliyle durdurulacak ve örtülecektir! Güvenli yargı

              dediğin olsa olsa bu kadar olur!..

Çekişme, sille tokat sürüyor! Tekmeyi, silleyi yiyenler, ortadakiler! Onlar, kırk satır ile kırk katır arasında sıkıştılar! Kısaca 'muhalefet' deniyor onlara! Eski düzen kalsın dese katırların, gitsin derse satırların arasında ezilecekler!

'Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyeleri, yargının tarafsız temsilcilerinden

kurulsun! Yargının bağımsızlığı, yansızlığı ve güvenirliği sağlansın! “ diyorlar.Demesine diyorlar da 'davulcu o... gibi, gümgümler arasında kaynayıp gidiyor!' Yanlışı görüyorlar! Sorunu nasıl aşacaklarını bilemiyorlar. TBB Başkanı Feyzioğlu'nun Yeniden yargılansın!

ÖYM kaldırılsın! Sivil ağır ceza mahkemelerinde yargılansınlar!' diyorlar. R.T.E. İşine

yaramıyor bu çözüm! Cemaat hakimleri orda, Demoklesin kılıcı gibi asılı duruyor!!

Hükumet iki yanlı çalışıyor. Anayasaya aykırılığını bile bile yasa teklifi verdiler.

Meclisten geçirecekler. HSYK kadrolarını kendi adamlarıyla dolduracaklar. Atama yapıl-dıktan sonra AYM'nin itpal kararı solda sıfır kalır! Amaç bu Alicengiz oyunu nu yürütecek-ler! Yolsuzlukların soruşturulmasının önü kapatılmış olacaktır!.İktidarın anlı şanlı anayasa uzmanları, bu çareyi buldular! Patronu Yüce Divana yollamayacak HSYK oluşturacaklar!

Ne olur, ne olmaz diye; muhalefete de kanca atıyorlar! Anayasa değişikliği'nde anlaşa-lım, teklifi geri çekelim! Diye 'ayak oyunu' yapıyorlar..

Allahın sopası yok! Bu Yüce devleti yoktan var edenlere 'iki ayyaş' demişti!.

Tarih onu ve yandaşlarını hangi sıfatlariyla anacaktır? Yolsuzluk yapanlara, kamu malını, kamu parasını hortumlatanlara, hırsızlara, uğursuzlara çanak tutanlara, koruyup

kollayanlara, çoluğunun çocuğunun adını kirli işlere bulaştıranlara, elleri hep kirli

kalanlara tarih şimdiye kadar ne demişse onları diyecektir! O adlarıyla anılacaklar!

Yolsuzluklarını, pisliklerini sokağa dökmemek için yasa çıkaranlara, onlara yardım

ve yataklık edenlere ne demesini beklerdiniz tarihten? Yüce Türk Milleti adına karar verenlere de bir çift sözüm var! Türk Milleti adına karar vermenin onuru az mı geldi? Fetullah'ın, Tayyip'in adına hüküm vermeye özendiniz! Çocuklarınıza bırakacağınız ad

bu mu olacak?

Türk Milleti adına, yansız, bağımsız ve güvenli hüküm verenlere sözüm yok! Onlar

bu milletin her zaman yüzakı oldular! Göl yeri gibi, suları hiç eksik olmadı. Nemrut

Mustafa Paşa divanında hüküm verenleri tarih nasıl anıyor? Yüce Divan adıyla Rahmetli Menderes'i yargılayanları halk nasıl yargılıyor? 12 Eylül DGM'leri bile şimdikilerin hakim

ve savcılarından daha adilmiş meğer! Hiç değilse sahte CD, delil üretip hüküm vermediler!

Orada da Yüce Türk Milleti adına karar verenler vardı.

Sizi nasıl anacaklar?..Hiç düşündünüz mü? ..

Sağlıcakla kalın... Hasip ÖZTÜRK




7 Ocak 2014 Salı

KUTU KUTU TIR




Koca tır ayakkabı kutusuna sığar mı? Sığmış bile!

Ordunun Kozmik odasına girebilen Yargı, Tır'a girememiş!

MİT görevlileri, Suriye'ye silah taşıdığı iddia olunan, Tır'a Özel yetkili savcıyı sokmamış! Sonuçta yetkili savcı olay yerinde, Mit görevlileriyle başbaşa kalmış!
Savcıya yardım için yollanan kamui görevlileri, üstlerinin emriyle geri çekilmiş. Savcı MİT görevlileriyle başbaşa kalmış! Fizik güç, yetkiye üstün gelmiş!..

Savcı canımı zor kurtardım diye yakınmış! Herkes hakkında suç duyurusu yapmış!
Yeni İçişleri Bakanı, 'Türkmenlere yardım gidiyordu, herkes işine baksın!' demiş.
Yöre Milletvekili 'Tır'ın güzergahında Türkmenler yoktur!' demiş.

Ülke yönetimindeki çürümeye bakın! Herkes işine bakamıyor!
Anayasal kurumlar, lotüs hastalığına tutulmuş! Birbirine yabancı ve düşman gibi davranırlar. Lotüs sadece biyolojik değil siyasi hastalıklar arasına girmiş!

Devlet içinde ' paralel devlet olgusu ' olup biteni anlatmaya yetmiyor mu? Cema'at denilen, kuş desen uçmaz, kaç desen koşmaz gayri resmi yapıyı oraya kim soktu? Kritik organları ele geçirirken kuzu mu güdüyordu?

Yürütmeyi engelleyecek kadar güçlenince mi farketti? Özel Yetkili yargıyı kaptırdığınızı yeni mi anladınız? Bir olumlu oya karşılık iki olumsuz oyla kararlar çıkıyordu! O bir oyu da garip
ve haksız soruşturmalarla yok ettiniz! Uyanmadınız mı?

Anayasa Mahkemesi'nin bildiklerini, ÖYM hakimleri, savcıları bilmiyor muydu? Orası karar vermeden, Milletvekillerini bile tahliye etmediler!..

Çıkardığınız bir, iki, üç dalga yasaları takmayınca mı uyandınız?
12 Eylül günü, Anayasa değişikliğini reform diye satmadınız mı dünyaya?
Bir kötünün yanına, bir iyi koyarak oylattınız!
HSYK'yı hakimlere, savcılara seçtirdiniz! Tulum çıkardılar. Kendi başarınız mı sandınız? Soruşturma yönetmeliğine karşı bildiri yayınlanınca mı ayağınız suya erdi?

' Yetkim olsa kendim yargılardım ' diye çerçevelik sözler ettiniz!
Devleti tümüyle ele geçirmek isterken, kaleleri kaptırdınız! Ne oldu? Yetkili Savcı

Tır'a giremedi! Mit onu engelledi! İdare, yargıyı tanımadı. Sahiden Türkmenlere yardım gidiyorsa, savcının görmesinde ne sakınca olabilirdi. Anayasa “idarenin hiçbir eylemi, yargı denetimi dışında tutulamaz” diyordu! Basbayağı tutulmuş işte! 

İki bin kişi, paralel yapılanma üyesidir, tasfiye edilecek diye fişlenmiş! Tek tek tesbit edilmiş çürük elmalar! Kamu hizmetinden çıkarılacaklar! Bekletiliyor şimdilik! Belki pazarlık için! Belki uygun zaman ve rüzgar bekleniyor!

Cema'atın sözcüsü bilinen biri “ Dostların kaybedileceği, çürüklerin ayıklanacağı bir fırtınaya girildiğini.. Cumhuriyet tarihinde görülmemiş sıkıntılara hazır olunmasını..” uyarmış! Bu, yeni yolsuzlukların ortaya döküleceğinin işareti midir?

Hadi birinci soruşturma dalgasi, dosyalar 'bizim adamlara' verildi, durduruldu! İkinci dalgayı, soruşturma yönetmeliği ile frenlendi, örtüldü! Yeni dalgaların her birisi için 'torba yasa” mı çıkaracaksınız? Hazır 'Mektup gelmiş!' uzlaşmanın tam zamanıdır!

Paralel devletin 'fişlenmiş adamları tasfiye edilmeyecek!' Karşılığında 'yolsuzluk dosyaları sümenaltı' edilecek! Al gülüm, ver gülüm! Kazığı Türkiye yiyecek!

Kutu kutu tırlar geçecek! Ne istenirse o geçecek! Ama yolsuzluk dosyaları günyüzü görmeyecek! Milli irade dedikleri, paralel devletin elinde rehin tutulacak!

İstiklal Savaşı'nda analar, çocukların üstündeki örtüyü top mermilerine örterdi!

Şimdi yoksulların örtüsü, yolsuzlukların üstünü örtecek! Zaman değişmiş! Değer yargıları değersizleşmiş! Milli irade, cehaletten beslenir olmuş! Milli irade, yolsuzlukları örtme bahasına, yolsuzun eline rehin düşmüş!

Aynı güneşin altında, kim kimin kirlilerini yıkamakla meşgul!

Sağlıcakla kalın.... Hasip ÖZTÜRK

Saliyazilari.blogspot.com, Bursa, 07.01.14