30 Eylül 2013 Pazartesi

SARI TARAFTAR

SARI TARAFTAR
Beşiktaş- Galatasaray maçında, bir kısım seyirci, sahayı bastı!
Maç bitimine dakikalar kala maç tatil edildi!..
Merkez Ceza Kurulu, Beşiktaş Klubü'ne dört maçlık seyircisiz oynama cezası
verdi. Durduk yerde Beşiktaş'ın başına taş(!) düştü!.. Teknik direktörü de bilmem kaç
maç takımın başında olamayacakmış!
Öte yandan, üç büyüklerin amigoları, taraftar önde gelenleri de göz altına alınmış!
Resimlerden saptanan, sahaya giren bazı 'sarı taraftar' da göz altına alınmış..
Galatasaray'ın, Fenerbahçe'nin ve Beşiktaş'ın taraftar gruplarının önde gelenleri
özellikle gözaltına alınmış....
Düğün değil, bayram değil, 'eniştem beni niye öptü?' diyen genç kızın saflığı ile
soralım! Nereden çıktı bu saha basma işi? Üç büyüklerin taraftar gruplarına bu baskı
niye? İyi giden bir Beşiktaş'ın önünün kesilmesi neyin nesidir? Kime dokundular?
Kimin tavuğuna kış dediler?
Beşiktaş'ın Çarşı Kümesi'nin, staddaki yeri yurdu belli! Sahaya inenler bunlar
değil! Çarşı Grubu, disiplinlidir. Böyle bir eylemin içinde olmazlar. Beşiktaş'a zarar
verecek her eylemden uzak dururlar!
Eee! Kim yaptı o zaman bunları? Kim planladı, kim yol verdi? Kışkırtanlar kim?
Bilet sahteciliği var deniyor! Biletlerin fotokopileri ile girenler olmuş. Sahici bileti olanlar
kapıda kalmışlar deniyor! İç kısımda bilet denetleme yerinde, biletleri havadan göster
gir diyenler kim? Kapılar kırılmış vs.vs.
Düğün değil, bayram gelmemiş! Bu ne cürettir? Bu ne pervasızlıktır?
Sendikanın sarısını gördük! Derneğin sarısını gördük! Siyasi partinin sırısını gördük!
Futbol seyircisinin, taraftar grubunun 'sarısı' yeni icattır! Beşiktaş'ın önünü kestiler!
Seyircisiz oynayacaklar! Gerçek seyirci cezalandırıldı. Spor klübü cezalanrdırıldı!
Üçüncü kişilerin eyleminde sorumlu tutuldular!..
Şimdi şikeci deyip Fenerbahçe'nin de önünün kesilmesinden endişeliyim! Akşam
haberlerde, 5'te 5 yapmışlar! Şampiyon olsa bile Avrupa'ya çıkmaktan yasaklılar!
İster misiniz, şike var desinler! Galatasaray'da durduk yerde Terim kavgası çıkardılar!
Var bu olanlarda bir iş!
Gezi eylemlerinde, bu taraftar kümelerinin ortak protestolarının hesabı soruluyor
olmasın? Güya taraftarın oturacağı yer belli imiş! Yüzleri resimleniyormuş. Bilgisayarla takip edilirmiş. Belgeliymiş! Böyleyse, yerinden kalkmayanlar niye cezalandırılır? Takımının maçını izlemekten niye alıkonulurlar? Klüp niçin seyircisiz oynamaya mahkumdur? Disiplinli seyirci niçin cezalandırılır?
Eşkıya düzeni bozmuştur! Eşkiya tutlur cezalandırılır! Kamu yönetimi, eşkiyanın
cezasını keser! Masum olanlar niye cezalandırılır? Provokasyona sahalar niçin açıktır?
Var bu işin için de bir iş!..
Ya Allah! Bismillah!” futbol sahalarının sloganı değildir. Bu sloganla saldıran
güruh kimdir? Kışkırtan, hazırlayan, yönlendirenler, kollayanlar kimlerdir?
Öğrenebilecek miyiz?
Stad kargaşaları, bir buçuk yıl önce takibe alınmış. Bu yeni yeni bir olay, yeni bir
yöntemdir! Daha önce böylesi bir olay yaşanmamış! Bu tarz, siyasi himaye görmeden
yenecek elma değildir! Bu bir “sarı taraftar” işidir! Organizedir, toplum suçudur, örgüt işidir. Dürüst kulüplere, dürüst seyirciye darbedir! Yasa dışıdır! Özel yetkili savcıların ilgi alanına girer! Yok mu birkaç 'tanıdık tanık'?
Birileri, stadlarda, maçlarda aleyhime gösteri yapayın, bağırmayın diyor aslında!
Stada girmiş muhalifleri susturmak istiyor! Olmadı, üzerlerine 'sarı taraftarı', evlerinde
zor tutulan yandaşları salacağını uyarıyor! İlkini yaptı, uyardı!
Olmaz iş mi? Neden olmasın! Bu devirde olmadık ne kaldı?..
Sağlıcakla kalın.... Hasip ÖZTÜRK

23 Eylül 2013 Pazartesi

Gazete manşetleri

 
GAZETE MANŞETLERİ
Dünkü gazetelerin bazı başlıklarına bir göz atalım.
Cumhuriyet, 22.09. ilk sayfa:
TOMA'ların Gezi Direnişçilerine kimyasal sıktığı belgelendi.
'Tazyikli kimyasal' Tomalardan 'gezi eylemcileri' üstüne sıkılan tazyikli
suyun içinde basbayağı kimyasal olduğu saptanmış! Ç.Ü.Adli Tıp A.B.D. Raporuna
göre 'Oleoresin Casicum' maddesi suda çözünmemiş. Aseton, metanol gibi çözücülerde çözünüyormuş. Bu madde suyun üstünde kaldığı için tomalarla, halkın üstüne kimyasallı
su değil, doğrudan kimyasal sıkılıyormuş!..”
Ölüme neden olabilir.” denilmiş..Söz konusu kimyasal, gözlerde yanma, kas
kasılması, nefes darlığı, apne nöbeti gibi çeşitli semptomlara yol açıyormuş. Şiddetine
ve süresine göre ciltte yanma, çok ağrılı kızarıklıklara neden olan kimyasalın “ bazı
olgularda ölüme bile neden olduğu..” belirtilmiş.
Tahlili yaptıran M.Vekili Ümit Özgümüş,” Gezi eylemcilerinin neden epilepsi
gibi bir kriz geçirdiği” anlaşıldı demiş....
Atasözünü,” ele verir talkımı, kendi yutar salkımı!” anımsayın. Suriye'de
barış meleği kesilenler, içeride kendi halkına zulmediyor. Bunu anlatmak için destan
yazmaya gerek kalmış mı? ( Talkan-talkın koruk, Div. Lüg. Türk, s:99, 215)
Aramızdaki bir yabancıya kulak verelim. (Cumh. 22.9. 1.ve 16 sayfa)
Batılı Türkiye istiyoruz!”
Filistin'in Ankara Büyükelçisi Nebil Maaruf “Yeni bir Arap ülkesi değil, batılı bir Türkiye istediklerini.” söylemiş. Leyla Tavşanoğlu ile uzun bir söyleşi yapmış.
Ara başlıklar söylediklerinin sadece özetidir..:
Bize batılı Türkiye lazım.”
İsrail Türkiye ilişkileri bozulunca Türkiye'nin barış sürecinden uzaklaştığı
gibi bir görüntü ortaya çıktı. Belki ABD de böyle bir durumun ortaya çıkmasını istemiştir.
Büyük Patron ABD. ABD'nin Araplarla ilişkileri onları dinleyip emir vermeye
dayalıdır. Bütün dünyada bu siyaset geçerlidir. O zaman da tabii ki büyük patron
karar alıcı oluyor.”
Hamas, Erdoğan'a Gazze'yi ziyaret etmesi için baskı yaptı. Çünkü Hamas
dışarıdan daha çok üst düzey yetkili davet ederek, Gazze'de kendi konumuna
meşruiyet kazandırmak istiyor.”
Ortadoğu haritası yeniden çiziliyor.”
Müslüman müslümanı öldürünce bölünüyoruz.” demiş. Söyleşinin tümünü
okumak kuşkusuz gereklidir. Aramızdaki yabancının sözleri bilindik olsa da çarpıcıdır.
Uyarıcıdır! Müslüman Kardeşler yandaşlığına soyunmuş birilerinin, şeriat devleti sap-
lantısı olan birilerinin, bu uyarıları anlaması zordur. Bıraksalar Suriye'nin kuzeyinden
girip güneyinden çıkacağını umuyor!
' Arap parası ile Araplarla savaşacak!' mış. Geçenlerde Cumhuriyet'in başlığı idi.
Paralı bazı Arap ülkeleri ABD'ye önermişler bunu. Parası bizden demişler. ABD
hayır dememiş, düşüneceğiz demiş!
Bizi yönetenlere ne oluyor? Savaş, savaş diye önde koşturuyorlar. Rakı yerine ayran önermişlerdi. Ayranları yok içmeye...
Sözcü'nün, 22.09. Manşeti, bir uçtan bir uca: “ Açılım peşinde koşuyorlar, gerçekleri
görmüyorlar, Tayyip paket yapıyor, PKK yığınak yapıyor. Erdoğan 'Açılım paketini
30 Eylül'de açıklayacağım' diyor ama PKK da boş durmuyor. 3 bin PKK'lı şehirlere
dağıldı.” Yoruma gerek var mı? Dağdaki pire, yatağa yorgana dağılmıştır!
Polise atılan roketten, istihbarat zaafı çıktı.” demiş ara başlıkta. Polis ergenekoncu,
eski, yeni darbeci, emekli asker ararken, gizli tanık ayarlarken; sıçanlar evi basmış!
Gazete başlıkları, Türkiye'nin hal ve gidişini yorumsuz anlatıyor!
Anlayabilenlere aşkolsun! Azrail bile üç kere 'geldim' diye yoklarmış!..
Sağlıcakla kalın.. Hasip ÖZTÜRK
Saliyazilari.blogspot.com

16 Eylül 2013 Pazartesi

GİZLİ ANLAŞMA


GİZLİ ANLAŞMA
Ülkelerin yaptığı gizli anlaşmalar olmaz mı? Elbette olur!
2003 yılında dönemin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ile ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell
9 maddelik bir gizli anlaşma yapmışlar. Anlaşmayla, Türkiye, ABD'ye ciddi ödünler vermiş!
Bunu ilk kamuoyu ile paylaşan Doğu Perinçek'di. 2000'e Doğru dergisinde yayınladı diye anımsarım. Perinçek şimdi Cezaevi'nde. Bu anlaşmayı açığa vurmanın bedelini ödetiyorlar ona!
Sayın Başbakan övünürken bakın neler neler söylüyor?
Türkiye'nin Orta Doğu'da bir görevi vardır! Biz geniş Ortadoğu ve Kuzey Afrika'nın
Eşbaşkanları'ndan birisiyiz! Bu görevi yapıyoruz!”
Türkiye Anayasası'nda böyle bir görev tanımı var mıdır? Yoktur!
Anlaşmanın içeriğinin, özetle aşağıdaki gibi olduğu ileri sürülür:.
1-Irak'ın kuzeyindeki Türk Birlikleri ve Özel Kuvvetler, Türkiye sınırlarına çekilecektir.
Türk ordusu hangi gerekçeyle olursa olsun, sınır ötesi harekatta bulunmayacaktır.
PKK/KADEK'in Türkiye sınırları dışında, takip ve bastırılması harekatına son verilecektir.
PKK/KADEK’e karşı Türkiye Devletinin egemenlik alanı içinde yapılacak askeri harekâtlar
için ABD askeri makamlarına bilgi verilecektir..
2- Eğer TSK, PKK/KADEK’e karşı ABD askeri makamlarına bilgi vermeden ve izin almadan harekat
yapacak olursa, ABD hükümeti, Kürt halkına karşı şiddet kullanıldığı ve soykırım uygulandığı
uyarısında bulunabilecektir. ABD gerekli gördüğü ambargo ve silahlı müdahale gibi siyasal ve
askerî yaptırımları saklı tutacaktır.
3- Türkiye, ABD’nin İran’a ve diğer Ortadoğu ülkelerine karşı uygulayacağı sınırlı askerî
harekâtlara, ABD’nin istemesi halinde Türkiye şartsız üs ve taşıma kolaylığı vercektir.
Askeri birlik verecektır. Komuta ABD komutanlığında olacaktır.
4- Türk ordusunun asker sayısı ve silah gücü ABD'nin istemine göre sınırlandırılacaktır. Tank ve
ağır silahların miktarı düşürülecek, savaş uçağı sayısı sınırlanacaktır. Bütün silah ve cephane
buna göre kısa menzilli tatkik savunmaya göre ayarlanacaktır.
Türkiye’de bulunan ABD ve NATO irtibat subaylarının görev alanları ve yetkileri genişletilecektir.
5-Irak’ın kuzeyinde kurulmuş olan Kürdistan devleti, resmen ilan edildikten sonra, Türkiye
resmen tanıyacaktır. Türk devletinin Kürdistan kurulmasını “savaş nedeni” sayan Millî
Güvenlik Siyaset Belgesini kaldıracaktır. Kürdistan sınırları içinde kalacak olan ve özellikle
Kerkük, Musul ve Süleymaniye’deki Türkmenler, ABD tarafından güvenli bir şekilde başta
Bağdat ve diğer Güney Irak şehirlerine nakledilecek. ABD yetkilileri göç edecek olan tüm
Türkmenlere iş olanakları sağlayacak.
6- Abdullah Öcalan ve diğer dört lideri dışında bütün PKK/KADEK yönetici ve elemanlarına geniş
kapsamlı af çıkarılacak.
Etnik grupların yasal siyasete katılmaları önündeki yasal kısıtlamalar ve engeller kaldırılacaktır.
Af yasasıyla bağlantılı olarak PKK/KADEK’e yasal siyaset düzleminde yer alma olanağı
sağlanacak, hapiste veya dağda bulunan yöneticilerin siyasal mücadeleye katılmaları için gerekli
hukukî ve siyasal önlemler alınacak ve uygulanacaktır.
7- Kamu Reformu Yasası ve yeni Yerel Yönetim Yasaları hızla çıkartılarak, Türkiye’deki Kürt
nüfusun yoğun olduğu şehir ve kasabaların belediyeleri özerkleştirilecektir.
Türkiye, dört yıl içinde uygulanacak bir planla üniter devlet yapısını terk edecek,
Federasyona geçecektir!
8- KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, “Arafat modeli” yle devre dışı bırakılacak, Annan Planı
bazı küçük değişikliklerle hayata geçirilecektir. Ege kıta sahanlığında, Yunan doktrinine esnek
davranılacak ve Türk jetlerinin uçuş alanı daraltılacak, 'it dalaşı' Yunanistan rahatsız edilmeden
çözülecektir!
9- Türkiye-Ermenistan ile ilişkileri iyileştirilecek. Sınır ticareti Ermeniler lehine düzenlenecek.
Ermenilerin Türkiye'yi ziyareti önündeki engeller kaldırılacaktır.. vb.
Buna anlaşma denilebilir mi? Bu bir teslimiyet tutanağıdır. Mondros silah bırakışması gibi . Sevr'in
yüz yıl sonra, bölgesel bir hortlamasıdır. Son on yılın hükümet icraatlarına göre çoğu hayata geçmiştir!
Uyan Türkiye, uyan!
Sağlıcakla kalın... Hasip ÖZTÜRK

9 Eylül 2013 Pazartesi

KAYBETTİRDİ

 
KAYBETTİRDİ
2020 Yaz Olimpiyadı Tokyo'da yapılacak!..
İstanbul kaybetti! Aslında kaybeden İstanbul değildi.
İstanbul'u ve Türkiye'yi yönetemeyenler. İstanbul'a kaybettirdiler!.
Yalnız onlar akıllı, dünya, alem sersem! Artık kimsenin saklısı, gizlisi kalmadı!
Herkes, herşeyi biliyor! Öyle çeri çöpü altına süpürecek halı,kilim de kalmadı!
Yabancılar, olup biteni bizden daha iyi biliyor!
Bizim gözümüz bağlanabilir! Kulağımız tıkanabilir. Medya sansürcü, yandaş olabilir!
Güdümlü haber, uydurma haber verebilir. Doğruyu karartabilir, değiştirebilir, gizleyebilir!
Medya denilen iletişim araçlarının % 80'ini yönetim denetleyebilir. Yalakalıkta birbirlerini
çiğneyebilirler! Gerçeği anlatan medyaya da ceza üstüne ceza kesilebilir!
Nereye kadar sürer bu iki yüzlü tutum?
Gün gelir ' kıral çıplak' kalıverir!
Nitekim sihir bozuldu! Dünya açık açık 'kıral çıplak!' dedi.
Olimpiyatın yerinin saptanması, uluslararası bir yarıştı! İstanbul en uygunuydu..
Türk halkı umutluydu. Üç büyük imparatorluğun başkenti, doğu ile batının köprüsüydü.!
2020 Olimpiyadı, İstanbul'a yakışırdı! Olmadı! Olamadı!..
Dünya açıkça 'kıral çıphlak!' dedi! Duymazdan, anlamazdan geldiler...
Çapulculara pislik attılar! Çapulcular olmasaymış, herşey güzel olacakmış! Buna kimse
inanmaz. İnanmadılar zaten..
'Taksim Gezisini' yıkın AVM, Kışla yapın diyenler, çapulcular mıydı?
Ağaçları onlar mi kestirdi? Atatürk Orman Çiftliğini onlar mı yağmaladı?
Onlar mı Atatürk'ün millete emanet ettiği, 'ağaçlandırılmış, insanlığa kazandırılmış'
Çiftlik topraklarına, Amerikanvari Başbakanlık binası yap!' dedi?
Çapulcular mı, Esad'ı Eset yaptı? 'Kardeş ol! Birlikte ye iç, ortak Bakanlar Kurulu
topla, vizeleri kaldır! 'Sonra düşman ol, saldır' diyenler çapulcular mıydı?
Yurttaşlarının üstüne polisi salanlar çapulcular mıydı? Oylama sırasında, ODTÜ öğrencileri
üstüne saldıranlara saldır emrini, çapulcular mı verdi?
Biri eteğinden çekti! ' Suriye'ye saldır!' dedi, saldırdı!.
Ne kadar profesyonel saldırgan, terörist varsa Suriye'ye saldırttı! Onlara kapıları açtı!.
Silah, cephane, destek verdi! Hepsi Suriye'ye çullandı! Esad ne yapacaktı? Nefsini
savunacaktı, savunuyor! Saldırganlara desteği kim veriyor? Türkiye'yi yönetemeyenler!
Silahı, cephaneyi kim veriyor? Türkiye'yi yönetmekten aciz olanlar!
Yüz bulsa, Türkiye'yi gözünü kırpamadan bu batağın içine atıverecek!
Yeşile düşman! Yurttaşlarına düşman! Polisi ölesiye saldırtıyor! Çapulcular ölünce gözleri
yaşarmıyor. Yurttaş ölümlerine duyarsız! Amacına hizmet veren polisler kahraman! Mısır'ın
çapulcusu 'Esma'ya gözyaşı döküyor medyanın önünde!
Haçlılar, Irak'da milyonu aşkın müslümanı öldürdü! Yaraladı, kadınların ırzına geçti! Sudan'da,
Afganistan'da ve başka yerlerde. Ne yaptı o? Amerikan askerlerinin sağlıcakla ülkelerine dönmesine
duacı oldu. Bu ne yaman çelişkidir?..
Atatürk'ün adını, resimlerini kitaplardan sileceksin! Anıtlarına milli günlerde çelenk koyanlara
ceza keseceksin! Olimpiyat isteyince, Atatürk'ün ardına sığınacaksın! Bu nasıl bir iki yüzlülüktür?
Türkiye'de gözünü, anlayışını bağladığın saflar, bunlara inanabilir! Hatta bazıları yalakalıkta hızını
alamayıp ” bilmem nerenin kılı olmaya” razı gelebilir. Ama dünya insanı gerçeği görüyor, izliyor,
biliyor. Kimin eğriyi, kimin doğruyu söylediğinin farkında..
Suriye'de 'eset' kesileni, Moskova'da 'savaş' isteyeni, Arjantinde barış meleği rolü oynayanları
görüyor! Kim yer bunları? Yemezler! Yemediler! İstanbul'a 2020 Olimpiyadını kaybettirdiler!
Arap parası ile Suriye'yi yıkacak ve kahraman olacakmış! 'Hadi canım sende!'
Arap delegeler oy bile vermedi İstanbul'a!
El biletiyle sinemaya bile girilmez!
ODTÜ'yü teslim alamadı! Şimdi 'hökümet zoruyla' ormanına girecekmiş! Eskiden köylüler:
Eğeri kaltak Osmanlı/ Şalvarı şaltak Osmanlı/ Ekme de yok, biçme de yok/ Harmanda
ortak Osmanlı” diyerek, Osmanlı düzenini kınarmış!
Nerede o zalim Osmanlı? Nerede o köylüler? O köylülerin çocukları, şimde kenar mahalle
şehirlileri oldu. Torunları 'Taksim'de, Taksim Gezisi'nde, ODTÜ'de' çapulcu oldular!
Tarih seni de yazacaktır! Bir düşün ne yazacağını, belki titrer, kendine dönersin!
Sağlıcakla kalın.... Hasip ÖZTÜRK
Saliyazilari.blogspot.com

3 Eylül 2013 Salı

ADLİ YIL AÇILIR

 
ADLİ YIL AÇILIR
Heryıl bu günlerde yeni adli yıl açılır!
Yargıtay Başkanı, Adalet Bakanı ve T.Barolar Birliği başkanı açılışta konuşurlar.
Adaletin işleyişi ile ilgili eleştiriler gündeme gelir. Konuşmacıların seçtiği konular,
eleştiriler Adalet yılına renk katar, unutlandırır!..
Bu yıl Türkiye Barolar Birliği Başkanı Prof.Dr.Metin Feyzioğlu'nun konuşması
açılışa renk katmıştır! C.Başkanı, Başbakan, Adalet Bakanı, Anayasa Mahkemesi Başkanı,
Ganel Kurmay Başkanı, Meclis Başkan, Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı protokolde
yanyana yer almışlar ve konuşmaları izlemişlerdir..
Yargıtay Başkanı A.Alkan “ İfade Özgürlüğüne” vurgu yaparak din ve vicdan özgür-lüğünün, özgürce düşünebilmenin temeli olduğuna işaret etmiştir..İfadenin açıklama biçi-minin en az
içeriği kadar önemli olduğunu belirterek; şiddet ve nefret söyleminin artmasından yakınmıştır...
Sayın Alkan terörü “..Devletin erklerini şiddet, tehdit, yıldırma yoluyla hedef alan, örgütlü eylemler..” olarak nitelemiştir.. Karar verici erkin başının, bu nitelemesi yargının niyetini önceden açıklaması gibi algılanmıştır..
TBB Başkanı Prof.Dr. Metin Feyzioğlu'nun hükumeti eleştiren sözleri, açılışa renk vermiştir. . Özetle;
- Avukatlar baskı altındadır.
- Mesleki faaliyetlerinden ötürü soruşturulmakta ve kovuşturulmaktadır.
- 'Benim hakimim, senin hakimim' sınıflandırılması yapılamaz!
- Milli irade 'seçimle işbaşına gelmiş ancak çoğulculuk yerine çoğunculuğu benimsemiş,
otoriter eğilimler sergileyen iktidarların tercihi' olmuştur.
- Milli irade, 'çoğunluğun azınlığa tahakküm ettiği, siyasi iktidarın her kurumu eline
geçirdiği, yaşamın her alanını düzünlemeye soyunduğu, insanların yaşam biçimine
müdahale ettiği ' dönemlerdeki içeriğinden farklı anlaşılması gerekir.
- Cumhuriyetin temel ilkeleri, çoğunluğun azınlığa tahakkümünü sınırlamaktadır.
Burada kastolunan katılımcı demokrasidir. Çoğunluğun azınlık üzerinde egemenlik
kurmasına engel olmaktır.
- Kimin nasıl yaşayacağına, hangi okula gideceğine, hangi inanca sahip olacağına,
hangi yerde ibadet edeceğine, hangi ahlak kuralını benimseyeceğine dayatmaya
kalkışmamaktır..
- Demokrasilerde “seçim sandığı” vazgeçilmezdir. Ancak demokrasi seçimden seçime
sandığa oy vermekle sınırlı bir rejim değildir. Bir yaşam biçimidir.
- Demokratik hukuk devletinde, siyasi iktidar, parlementoda çoğunluğu ne olursa olsun,
hukuk kurallarıyla bağlı olduğunu bilir.
- Siyasi iktidarlar, demokratik kitle örgütlerinin eleştirilerinden hazzetmek zorunda
değildir. Ancak çoğulcu demokrasilerde bu eliştirileri hoşgörüyle karşılamak zorundadır.
- Siyasi iktidarlar, bindikleri demokrasi dalını elleriyle kesemezler..
- Türk tipi başkanlık sistemi, aslında başkanlık sistemi değil, otoriter bir yapılanmayı
hedeflemektedir.
- Demokratik hukuk devletinde düşünme, düşündüğünü ifade etme ve basın özgürlüğü
vazgeçilmezdir. Basın özgürlüğüne yönelik en büyük tehdit yalnızca gazetecilere
açılan davalar veya gazete sahiplerine yönelik idari-mali uygulamalar ve otosansür değil;
tekelleşme ve basın çalışanlarının örgütlenmesinin önüne getirilen kısıtlamalardır.Demiştir.
Adalet Bakanı Ergin, anında cevap vermiş ve Meclis açıldığında “ Baronun seçim
sisteminin değiştirilmesiyle ilgili öneriler yapacağız! “ diyerek Adli Yıl açılış konuşmala-
rından Hukümetinin ders almayacağını; 'ileri demokrasinin' yeni hedefinin Barolar ve
Barolar Birliği olacağına işaret etmiştir.
Sözler kanatlıdır! İnsanlar ders alsınlar diye söylenir. Ders alacaklar sadece hükümet
üyeleri değildir. Güçlüye hizmeti yaşam biçimi bilenlere de hukuku hatırlatmaktır.
Yeni Adalet yılı hayırlara vesile olsun..
Sağlıcakla kalın.... Hasip ÖZTÜRK
Saliyazilari.blogspot.com