27 Ağustos 2014 Çarşamba

KURULTAYA GİDER İKEN...


 

Şu sıra CHP'nin kurultaya gitmesi zorunlu muydu?

Gündem Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Sayın Muharrem İnce'nin adaylığı

çevresinde döneniyor!.

Cumhurbaşkanı seçilen Sayın R.T.Erdoğan Başbakanlık koltuğunu işgal

etmeyi sürdürüyor. Milletvekilliğinin dokunulmazlığını sürdürüyor. AK Partinin

Genel Başkanlığını sürdürüyor. Bir kafada üç şapka taşıyor!

Başbakanlığa bağlı, Resmi Gazete Yönetimi'nin Cumhurbaşkanlığı seçim sonucunu

yayınlamasını engelliyor. Yani görevini kötüye kullanıyor. Toplumda böyle bir algı

oluşturarak yaptıklarına meşruluk kazandırmaya çalışıyor.

Parti üzerindeki Genel Başkanlık etkisini kullanıp başbakan adayı belirliyor!

Bir yandan, Cumhurbaşkanı yeminini uluslar arası bir gösteri haline getirmek

için çabalıyor. Şu kadar devlet başkanı, şu kadar başbakan, şu kadar bakanla

temsil edilecek ülkeleri sayıp döküyor; Tv.ler, gazeteler!

Yasaları hiçe saymak, Anayasa hükümlerini işlemez hale getirmek gündemde

düşürülmüyor! Cumhurbaşkanı seçilmemiş de, 'başkan, hükümdar' seçilmişliği

gösterişi yapılıyor! Uluslar arası bir gösterişe çevriliyor!

Bunların hiçbirisi günlerder gündemde değil!

Varsa, yoksa CHP'nin 'zoraki kurultaya' gündemi meşgul ediyor!

Bu açık açık gündem değiştirmektir.

AKP'in içinde dönenleri, başbakan belirlenmesini, 'kardeşe atılan kazığı';

yasaların paspas edilmesini gözlerden gizliyor.

Kurultay gündemdedir!

Kurultay'dan CHP'nin bölünmesi, muhaliflerin tasfiyesi, yeni küskünlüklerin

doğmasını; CHP'nin güç kaybetmesini umanlar vardır..

Bir kısım CHP'liler, aculca kazan kaldırdı!

CHP yönetiminin başarısızlığına hükmettiler!

En başta 'çatı adayı seçimini' başarısızlık saydılar!

Sayın Ekmeleddin İhsanoğlu'nu yerden yere vurdular. Seçmenlerin sandık

başına 'tıpış tıpış' gitmesini engellediler! Bir çoğu oyunu vermedi. Sonuçtan

mutsuz (!) olup kurultay istediler!

Bu ne perhiz, bu ne turşu yemeği?

İşi gücü bıraktık! Kurultay hesaplarına daldık!

Zamansız bir siyasi eylem bu! 2015'in ilk altı ayı içinde bir 'baskın seçim'

bekleniyor! Kadroları değiştirdik diyelim. Bu kadar kısa süre içinde mucize mi

yaratacak yeni gelenler? Siyaset boşluk affetmez! AKP'ye 367'yi sağlayacak bir

seçim sonucunu daha, peşinen hediye edecekler! Gelsin başkanlık sistemi!

Gelsin şeriat devleti!..

Sahi kim kimin değirmenine su taşıyor?

Bilerek ya da saflıkla veya öfkeyle kim kime hizmet ediyor?

Parti disiplini, önce partinin aldığı karara uymayı gerektirir. Sonra sandık

başına gidip oyunu verir! Sonra eleştirir, hatta kurultay istenir! Böyle öğrendik!

Böyle yaşadık, böyle biliriz!

Tavşanı kaçırıp ardından tazıyı salmak, hüner değildir.

Siyaset hiç değildir..

Garip işler! CHP''yi, AKP'nin çıkarına göre tanzim mi ediyorlar?

Sağlıcakla kalın... Hasip ÖZTÜRK

Saliyazilari.blogspot.com, Bursa 26.8.14

18 Ağustos 2014 Pazartesi

UÇ DESEN..


 
Cumhurbaşkanı ' ne zaman seçilmiş' sayılır?
Anayasa'nın 101.nci mkaddesi 'halk tarafından seçilir.' diyor. Son fıkrası da
'Cumhurbaşkanı seçilenin varsa partisiyle ilişiği kesilir ve Türkiye Büyük Millet
Meclisi üyeliği sona erer.' demektedir.
6271 sayılı Cumhurbaşkanı Seçim Kanunu'nun 18.nci maddesi 1.ci fıkrası '..tutanak-
ların içeriği ile seçim sonuçlarının birleştirilmesine ilişkin usul ve esaslar YSK tarafından
belirlenir.', 2.nci fıkrası ise 'Yüksek Seçim Kurulu, il seçim kurullarından gelen sonuçları birleştirerek ilân eder.' demektedir.
Cumhurbaşkanı seçilenin, seçildiği an hangi zamandır?
Anılan yasanın '20.nci maddesi, 1. fıkrası ' Cumhurbaşkanı seçiminin kesin sonuçları, Yüksek Seçim Kurulu tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ile Cumhurbaşkanlığı Makamına bildirilir, kamuoyuna ilân edilir ve Resmî Gazetede yayımlanır. 2. fıkrası da ' Seçilen Cumhurbaşkanı adına, Yüksek Seçim Kurulu tarafından Cumhurbaşkanı seçildiğine dair bir tutanak düzenlenir.' demektedir.
İmdi, soruyu bir kez daha yineleyelim, Cumhurbaşkanı ne zaman seçilmiş sayılır?
Çünkü, Cumhurbaşkanı seçilenin partisiyle ilişiği kesilir!
Seçilmiş sayıldığı anda TBMM üyeliği düşer!
Üyelik düşünce, başbakanlık görevi de sona erer! Bunları Anayasa hükmü
söylüyor.
Kanımca ' seçilmiş sayıldığı an, seçim sonucunun ilan edildiği' andır.
Kesin sonuçların TBMM Başkanlığına bildirilmesi, Resmi Gazetede yayınlanması,
Cumhurbaşkanına bildirilmesi, seçilene bir 'tutanak' düzenlenmesi gibi işlemler
kurucu değil, tamamlayıcı işlemlerdir.
Sayın Recap Tayyip Erdoğan, şu anda sadece ' seçilmiş cumhurbaşkanı'dır.
Milletvekili değildir. Milletvekili dokunulmazlığı kalkmıştır!
AKP'nin Genel Başkanlığı ve parti üyeliği sona ermiştir.
Başbakanlık sıfatı kalkmıştır.
Başbakanlık yetkileri kullanması, atamalar yapması, tasarrufta bulunması
hukuka aykırıdır. Hakkı olmayan yetki kullanımıdır.
17.08.2014 günlü R.Gazetede yayınlanan atama kararları ' keenlemyekundur'.
Hiç yapılmamış gibi bir sonuç doğurur.
Sayın Cumhurbaşkanı A. Gül, Sayın R.T.Erdoğan yerine bir başbakanı
geçici olarak ya da vekaleten atamalıydı.
Resmi gazetede seçimi kazananın ilanı, C.Başkanı seçilenin TBMM 'de
and içmesi vs. göreve başlamanın merasimidir.
'Ben teamül meamül tanımam!' diyesi. Teamül devletlerin belirli durumlarda
nasıl hareket edilmesi gerektiğini gösteren, yazılı olmayan kurallarıdır. Sırf bu
işleri izleyen ve uyaran bir Protokol Genel Müdürlüğü vardır..
'Adalet mülkün temelidir.' derken, kast edilen devlet düzeni ve devletin devamlılığıdır. Yoksa apartman dairesinin, ya da villanın tapusu değildir!..
Toplumlar hukukla vardır. Hukukla sürerler. Hukuku tanımayan 'asi' olur.
Sokaktaki garip ozan bile bunu bilir. Hukuku tanımayanlara ' ..eşkiya dünyaya
hükümdar olmaz!' diye türkü yakmışlar. Yüzyıllar ötesinden söylenir gelir.
Hukuk devletinde 'uç' denilince uçulur! 'Koş' denilince koşulur!
Belirsizlik yoktur, keyfilik yoktur!
Sağlıcakla kalın... Hasip ÖZTÜRK

11 Ağustos 2014 Pazartesi

KÖRFEZE BALİNA GİRDİ


 
Sayın Recep Tayyip Erdoğan, cumhurbaşkanı seçildi.
Türk Milletine hayırlı uğurlu olsun! Azından yarısı istedi!..
Körfeze balina girdi. Açık denizlerin balığı körfezde ne eder? Nasıl manevra
yapar? Nasıl beslenir? Ne kadar dayanabilir? Nasıl korunur?..
Onun derdi hem başbakan, hem cumhurbaşkanı olmaktı. Yani başkan olmaktı.
Herşeyin başı olacak! Tek parti, tek karar merci olacak? Yani tek adam olacak!
Sonra ne olacak? Hiiç!..
...
Anayasa'da başkanlık öngörülmemiş. Herşeye karışan bir CB olacaktır.
Başbakan olacak kişinin sırtına binecek! Davul onun boynuna takılacak, sorumluluk başbakanın olacak, tokmak Sayın Erdoğan'da.. İstediği havadan tokmak vuracak, hesabı başbakan ödeyecek! Sürtüşmesiz, kavgasız, nizasız sürer mi? Sürmez!..
Rahmetli Özal da Sayın Akbulut'u kullanmak istemişti! Yürümedi!
Sayın Abdullah Gül razı gelir mi? Gelmez! O halde, 28 Ağustostan önce bir baskın
kurultay toplayıp yeni genel başkanı seçebilirler. Sayın Gül AKP 'den soyutlanır.
Anayasa'yı değiştirebilirler mi?
Tayyip'li iken değiştiremediler. Tayyipsiz daha da zordur!
Önümüzdeki günlerde AKP içinde önemli çekişmeler yaşanacaktır.
Yeni genel başkan demek yeni düzen demektir. Eski düzenin nimetlerini kepçele-
yenler nöbet değiştirecektir. Eskiler mutsuz, yeniler aç gözlü olacaktır. Yeni genel başkan
ister istemez kadrolaşacaktır. Kalıcı olmak isteyecektir. Kimi seçerlerse seçsinler, Sayın Abdullah Gül kadar yumuşak ve uyumlu olmayacaktır.
Haydi bre aslanlar! Meydan yiğitleri görsün!
...
Merak ettiğim, fazladan basılan oy puslaları ile kullanılmayan oy pusulalarının
bir sayımı yapıldı mı? Sandıklara 'sahte' oy pusulaları girdi mi? Evet mührü basılmış
çok sayıda oy puslası ile 7 kişininin göz altına alındığı, haberlere yansımıştı. Hepsi
bu kadar değildi zahir! Huylu huyundan, hırsız suyundan vazgeçmiyor anlaşılan!
Yüksek Seçim Kurulu, fazla basılan ve kullanılmayan oy pusulalarının
hesabını da yapıp kamuoyu ile paylaşacaktır umarım!..
...
Sayın Ekmeleddin İhsanoğlu Türkiye'nin bir kazancıdır!.
Bütün olumsuzluklara, eşitsizliğe, maddi yetersizliğe, süre azlığına karşın, arslanlar
gibi çalıştı. El hak, başarılı da oldu sayılır!
CHP'nin solakları ile MHP'nin fanatikleri Sayın Ekmeleddin'e oy vermediler.
Ya Tayyip'e verdiler, ya da boş verdiler. Sandık başına gitmeyenler bir hayli çoktu.
30 mart seçimlerine göre beş milyon kişi kadar bunlar. Tayyip Erdoğan'ı CB. yaptılar! Onlara da hayırlı uğurlu olsun!
Sayın Ekmeleddin İhsanoğlu'na katlanamayanlar, şimdi Sayın Tayyip Erdoğan'a
katlanacaklar!. Bu onların seçimi. Bağnazlık, ön yargılılık ve peşin hükümlülük hiç bir zaman çıkış yoluna ışık olmamıştır. İnsanlığın hayrına iş görmemiştir!..
Sağdaki on partinin sadece tabelelaları kalmış anlaşılan!
O tabelaları da kaldırsınlar! Görüntü kirliliği yaratmasınlar!..
CHP' de de bir fokurdama yaşanacaktır.
MHP'nin de devrini tamamladığı görülüyor!
Hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.
Sağlıcakla kalın.... Hasip ÖZTÜRK
Saliyazilari.blogspot.com, 11.08.14, Bursa

4 Ağustos 2014 Pazartesi

CEMAATİ BİZ YERLEŞTİRDİK!


     

AKP kurucularından Dengir M. Fırat partisinden istifa etmiş!

'Cemaat'i Emniyet'e, Askere ve MİT'e karşı biz yerleştirdik!' demiştir.

Sayın BB bunu reddetmiyor! Israrla 'paralel yapı' diyor. Paralel yapının

öteki yarısı kendisi ve yönetimindeki AKP'dir!

Günahlarını 'paralel yapı', 'darbe', 'ergenekon', 'balyoz' vb. diyerek 'Cemaat',

suç ortağının üstüne yığmaktadır!...

Onların atamasını, Pensilvanya'dan gelip F.Gülen mi yapmıştı? Yoo!

Sayın Dengir M.Fırat “ Cemaat'i Emniyet'e, Askere ve MİT'e biz yerleştirdik!

diyor. Ne için yerleştirmişler? Sayın BB'nin 'vesayet ' dediği devlete, millete,

ulusal yarara sahip çıkan anayasal kurumları etkisizleştirmek için yerleştirdiler!

El Hak başardılar!..

Herkesi dinlediler! Özel yaşama girdiler! Topladıkları belge ve bilgileri arşivde

biriktirdiler. Yetmedi sahtesini ürettiler! Devlet arşivine karıştırdılar. Tağyir ettiler!

Ardından ihbar ettiler!..Sayın BB, bu davaların savcılığına soyundu. Sonra bir şafak

vakti tutuklamalar başladı! Teğmenden, Genel Kurmay Başkanına kadar emekli ya da

görevdeki; yüzlerce subayı, assubayı, bürokratı, gazeteciyi sokaktaki adamı içeri tıktılar!

Özel yetkili mahkemelerde, özel yetkili yargıçlarla, özel yetkili savcılarla yargıladılar!

Duyulmadık ağır cezalarla cezalandırıldılar. Şimdi Anayasa Mahkemesi'nin ' hak ihlali var'

kararı ile tutuklu, hükümlü kim varsa serbest bırakıldılar! Ömürleri gitti! İtibarları gitti! Rütbeleri gitti! Emeklilik hakları gitti! Ordunun doğal hiyerarşisi bozuldu!

MİT Başbakanlığa bağlandı. Dokunulamaz haklarla donatıldı. Devlet içinde devlet oldu.

Eskiden buna 'paralel yapı' derlerdi!..

Özel yetkili hakimler, savcılar oraya buraya dağıtıldı. Haklarında soruşturmalar başladı.

Mendiller kullanıldı, çöplüğe atıldı..!

Emniyet içine yerleştirilen unsurlar direniyor!

Tutuklamalar var. Soruşturmalar var! İstifa etsinler diye baskılar var!

Kullanılan her şey gibi atılacaklar!

Cemaat denilen hem var, hem yok örgüte 'Özür dileyin! Barışalım!' diyorlar.

Cemaat yönetimi 'He!' dese; 'Gördünüz mü? Bütün günah onların!' diyecekler.

İktidarın paraleli, bu dolmayı yutmadı! Kora kor pazarlıklar ve savaş sürüyor!..

Sınırsız imkan ve yetkilerle donatılan Emniyet birimleri herkesi dinlemişler! Gözle-

mişler! Bulguları kayıt altına almışlar! Bir muhalefet liderini, uçkurundan tutup safdışı

ettiler! Bazı muhalif milletvekillerinin yolları kesildi. Belden aşağıya vurdular!..'Sakla samanı, elir zamanı' diye arşivlerde tutuyorlar. Herkesin ve yakınlarının burada kaydı

belgesi, resmi, videosu, dinleme kayıtları saklanıyor. Gün gelir aşikar olur. Yasa çıkarıp yasak etmekle bunlar çözümlenmez!

'Sıfırlamalar' ile milyar avrolar gözden ırak edilebilir. Ayakkabı kutuları geri verilebilir!

'Ama hırsızlık, ahlaksızlık, işbirliği, çete halleri gün gelir ayaklara dolaşır. Atadığı paralel

adamlar 'montaj' diyebilir. Gün gelir, dürüst bilirkişiler tersini söyler!..

Gizlice sevişen aşikar doğurur!

Sayın Ekmelettin İhsanoğlu'ndan oyunu esirgeyenler de bu yapının destekçisidir.

Tudeh yanlıları da Humeyni'ye çanık tutmuştu! Humeyni iktidar olunca önce onları

astı meydanlarda! Yargılamaya bile gerek görmedi!

Neymiş, Sayın Ekmeleddin'i dayatmışlar! Yıllardır dayatılanları görmediniz mi?

Sayın BB ' nin adaylığı basbayağı dayatma değil mi? Kazara seçilirse, başkanlık adıyla

diktatörlüğü dayatmayacak mı?

Gözleri, izanları bu denli kapalı mı? Yoksa oruç bozmaya, papaz mı ararlar?

Zaman bahane üretme zamanı değil! Hele bir düze çıkalım!

Sağlıcakla kalın... Hasip ÖZTÜRK

Saliyazilari.blogspot.com, Bursa, 4.8.14