25 Şubat 2014 Salı

İŞİN ASLI


İŞİN ASLI

Paralel yapı, parelel devlet diye yakınan Sayın Başbakan, parelel yapıyı yıktı!

Emekli Vaiz'in devlet içindeki yapılanmasını çökertti!

HSYK Yasası değiştirildi. Artık Adalet Bakanı, esas oğlan oldu. O ne derse o olacak!Onun ardında da Sayın Erdoğan olacak! Artık hakimler, savcılar ondan sorulacak!

Ö.Y.M'ler kalktı! 'Gülenci ' hakimler, savcılar, polisler vb atıldılar! Başka görevlere atandılar. Kulllanılan eşya günü gelir çöpe atılır! Bu işin yasası böyledir! Maşa kulanılır, kora el uzatılmaz!..

Özel Yetkili Mahkemeler tarihin arka odasına atıldı! İşlevi bitti! İktidara hasım sayılan birimler onların aracılığı ile tasfiye edildi. Sıra o mahkemelere gelmişti, tasfiye edildiler!

              Darısı 'Ben bu davaların savcısıyım!' diyen siyasinin başına! O da bir gün tarihin arka 
             odasında yerini alacaktır..

              Ö.Y.M'ler, seksenli yılların Devlet Güvenlik Mahkemeleri'nin kılık değiştirmiş türü idi. 
              D.G.M'ler zamanının muhaliflerini tasfiye etmekte kullanıldı. Ö.Y.M'ler de günün
               muhaliflerini temizledi. Şimdi kullanılan eski eşyaların arasına atıldılar!..

               Herşey açık! Kullanılanlar atılır birgün!

               Bu davaların 'savcısı' da tarihteki yerini alacaktır! Tevatüre göre “... süpürmeyin,
               kullanın!” diye gelmişti..

               Şimdi iki eliyle iktidara yapıştı! Direniyor!..

              HSYK, istediği gibi çıkarıldı.

              İnternet'e dokundu! Muhalif partileri korumaya (!) aldı. Öncelikle kendini korumaya aldı.
              İcraatlarını kimse sanal dünyada dile getiremeyecek! Olanları adamları anında silecekler!
              Hani ortalıkta yeni dolaşmaya başlayan ' ..evdekileri, amcandakileri,vb başka yere               taşıyın!. Geceyi bekleyin!.” gibi talimatlar, telefon dinleme kayıtları ortalıkta
              dolaşamıyacaktır!..

             Tasa,  aman halk duymasın! Seçim arifesinde Pandoranın kutusu açılmasın, kirliler ortalığı
             saçılmasın! Saçılır! Saçılır! İnternet gider, fısıltı gazetesini kimseler durduramaz! Mit'in
             Tırlarını kimse durduramaz! Mit, her yere girer çıkar! Kimse burada ne işin var diye soramaz.
             Dediğiniz dedik, giydiğiniz edik olur! Bunun sonu yok! Vesvese, paranoya girdiği yeri berbat
             eder! Bunun devası da yoktur!

              İyi ki bir Paralel yapı-paralel devlet varmış! Bütün kabahatler ona yüklendi! Mübarek ne
              kadar da güçlüymüş! Ama onun paralel yapısı ayakta! Onun hiç günahı yokmuş meğer!
              Ortak değil miydi? Birisi kazan karası, öteki bembeyaz kalabilir mi?

               Sahi, bu ÖYM'ler çöpe atıldı ya! Verdiği kararlar ne olacak? Adli hata denetimi yapılacak
               mı? Haksızlıklar giderilecek mi? Yoksa, ben onları kullandım! İşleri bitti!  
               Yargıladıklarının da işleri bitti 'mi denilecek?

                Adaletle davrananlar, hakkı gözetenler, tarihin kalıcı isimleri olmuştur. Hz.Ömer'i kimse
                unutmadı. Sadece adil devrandığı için unutulmadı. Yoksul bir Halife'ydi.  Devlet işi
                 görüşürken, devlet mumunu, özel işinde kendi mumunu yakarmış! Dişe dokunur bir miras
                da bırakmamış. Herkes onu hayırla anar... Anımsadınız mı?  Rahmetlinin hiç zulası,
                zulasında milyar doları olmamış. Basılma korkusuyla paralarını saklayacağı yeri bilememe
                sıkıntısı yaşamamış!
 
                 'Ecdadımız' diye övündüğü Osmanlı, hükümetten düşenlerin mal varlığına el koyarmış!

                  Bugünün yarını da var!  Boşuna balçık israf edilmesin!..

                   Sağlıcakla kalın... (25.2.14, Bursa)
 
                   Hasip ÖZTÜRK

www.Saliyazilari.blogspot.com

17 Şubat 2014 Pazartesi

TARTIŞMA KÜLTÜRÜ


 

Tartışma kültürü demokrasilerde vardır.. Tartışma, gelişmişlik ölçütüdür.
Tartışma bir birikim işidir; dinlemeyle, katlanmayla ve sabırla yürür. Uygar topluma has bir niteliktir. Söyleyenin dinleyene, dinleyenin söyleyene saygısı ve tahammülü vardır.
Birbirinin dediklerine kulak verirler! Tartışma alınacak karara destek ve katkı sağlar. En azından böyle umulur!..

İktidar, oldu bittileri seviyor! İş bitirici, acul ve becerikli görünmek ister! ' Kendine göre planladığı ' şeyleri, yandaşlarıyla bitirme çabasında! Sorun burada başlıyor! Kendine göre planlamak! Yapılacak şey, bugünün, yarının ihtiyacını görecek; bir tesistir, yatırımdır, kural belirlemedir. Yani sadece iktidarı değil toplumun tümünü, kamunun yararını ilgilendirir.

Herkesin yaşamını, geleceğini etkileyecek karar verilirken; kamuoyunun da hakkı verilmelidir. Doğru anlatılmalı, doğru bilgilendirilmeli, sivil kitlelerin bilgi sahibi olması sağlanmalıdır. STK deyip duruyoruz. Bu, halkın sivil örgütlenmesi demektir. Dernekler, vakıflar, meslek odaları, esnaf odaları, platformlar, siyasi partiler vb. STK'lardır. Arkasında bir halk kitlesi vardır. Bir düşünceyi, fikri, toplumsal çıkarı temsil ederler. Çıkarları her zaman ticari değildir. Parasal kaygıları yoktur..

Çevredir, iklimdir, sanattır, tarihtir, sosyal yaşamdır, enerji tutumudur, ekmeğin israf edilmemesidir, yer altı sularıdır, çevre kirliliğini önlemedir, havanın yörede temiz dolanımıdır, sağlıklı yaşam ortamıdır, daha az gürültüdür, kolay ulaşımdır, sağlıklı beslenmedir, iletişimdir, doğru haber alabilmektir, şeffaflıktır, şehrin silüetidir! Saymakla bitmez, kaygılardır, hedeflerdir, umutlardır!..

İktidar tartışmak istemiyor! Ben yaptım oldu demeye yatkındır! Yatkınlık iktidarın başından geliyor! Tek seçici, tek karar verici ve tek uygulayıcı o olmak istiyor! Ne yargı bağımsızlığına, ne erkler ayrılığına tahammülü var, ne de saygısı! Hepsi 'O' !

Yargı reformu diye Anayasa değişikliği geçirdi! Şimdi yaşanın sıkıntıların, paralel yapının kaynağı odur. Hani o davaların 'savcısı' idi. Şimdi bütün kötülükleri onlardan biliyor! Kabahatleri onlara yükleyip tertemiz çıkmak için debeleniyor! Eleştirileri ağız burun kırarak defediyor Mecliste!

Haliç'den Metro köprüsü geçirmiş! Süleymaniye'nin, Şehrin silüeti umurdun olmamış! Üçüncü Havalimanı yapılacak! Gerekiyorsa yapılır. Bu ayrı bir karardır. Nereye ne ölçüde yapılacağı ayrı bir karardır. Kamusal kararlar, kamu yararına dayanır. Kamunun çıkarı neyi erektiriyorsa o yapılır!
 
92 milyon metrekare alanın acele kamulaştırılması kararı verilmiş.Orman alanı var, çalılık var, su kaynakları var, göller, sazaklar var, su havsazı var, Terkos Gölü var. Karandeniz'e kadar uzanıyormuş, içinde köyler varmış. Hayvan yetiştirirlermiş.Kayıpları nasıl karşılanacaktır?
 
92 milyon metrekare yeterli midir? Fazla mıdır? Fazlası kamulaştırılmış ise amaç nedir? Gelecekte buraları özel ve güzel sektöre, yandaşlara rant alanı mı ayırılmıştır? Bu acele niye, el çabukluğu niye? Trakya' yı ikiye bölecek kanal projesi gibi. Gece rüyada gör, gündüz kazmaya sarıl! Olacak iş mi?
 
İnternete erişimi engelleme yasası, kavgalı döğüşlü oturumlarla Meclis'den geçti! Karşı çıkanlar ağır biçimde eleştirildi ve suçlandı! 'Paralel Yapı' ile ilişkilendirildi! Siz on yıllar boyunca işbirliği içindeydiniz! Dedikleriniz, ithamlarınız size teget mi geçti yoksa! Sadece bir kaçından söz edebildik.

Vaktiyle tartışılabilseydi, karşı çıkanlara kulak verilseydi, hiç bunlar olur muydu?

Boğazın altından yol geçirilirken, tarihi eserleri, çanak çömlek diye küçümsediniz. Sonra zeminde sakıncalı yerlere oturulduğundan söz edildi. Tartışma ortamı olabilseydi, ürtiker çıkarmadan boğazın altından gelip geçerdik!

Demokrasi zordur! Herkesin ağzına bakarak “at kuyruğu” kesme zanatıdır! Sabır ister, saygı ister, olgunluk ister! Ne at ziyan olur, ne kuyruk elde kalır! Acemi gavur  eşeğinde öğrenir diyenlere kulak asma! İnanma! Boş yere ustayım diye kasılma! Makas keser, kıl görünüverir kucağında!

Sağlıcakla kalın... 
                                                                                                                 Hasip ÖZTÜRK

Saliyazilari.blogspot.com, 17.02.14, Bursa . .

10 Şubat 2014 Pazartesi

'İNTERNETİME DOKUNMA'


Günün yaygın söylemi bu! 'İnternetime dokunma!'

Devletin yürütme kanadı istedi, MeclisE internet üzerinde denetim yasasını, Torba Yasa içinde kabul ettirdi. Meşrutiyette ' Gavur'a gavur denmeyecekti!. Şimdi de 'hırsıza hırsız' denmeyecek!

Medya denilen yazılı, sözlü, görüntülü iletişim kurumları üstünde hükumet otorite oluşturdu. Medya kurumları embedded oldular. Toprağı bol olsun Abdülhamit Han bile bu kadarına pes!! demiştir. O, boş gazeteler çıkartırdı. Şimdi zorunlu övgüler ve suskunluk çıkıyor! Usulsüzlük, yolsuzluk haberleri sansür ettiriliyor. 'Alo Fatih!' diyor uzaktan!.. Yetiyor.. Yolsuzluk haberleri hasır altına giriyor! Özgür basın, özgür medya böyle çalışıyor. Televizyonun alt yazıları bile bir emirle siliniyor!
 
Elbirliği ile yolsuzlukların önü kapatılıyor! Soruşturma başlatan savcılar, adli polisler; paralel yapı savcısı diye yaftalanıp işten alındılar. Anayasa hükmüne göre kimse hakimlere,savcılara yol gösteremez, baskı yapamaz vs. Meclis Başkanı bile, Anayasa'nın 138.nci maddesinin fiilen Anayasa'dan çıkarıldığından yakınıyor. Yargıçlar, savcılar hallaç pamuğu gibi atıldılar!. Elleri eteğine uzanmış! Yıllardır kan kusanlar ne olacak?
İnternet, 'insanları itibarsızlaştırıyormuş', 'ahlaksızlıkmış!' Eyvallah! Doğrulara katılırız! Ayakkabı kutuları dolusu paraları, falandan şu kadar yüz milyon dolar salma salmaları internetçiler mi yaptı? Bunlara gelince ahlak çuvala mı girdi, zırhlı minibüse mi?  Bunları internet kullanıcıları mı yaptı? Paralel yapılanma mı?

Medya sindi! Sinmeyenler üstünde RTÜK ceza üstüne ceza yağdırıyor! Kimi vergi şoku yaşadı! Kimine kredi kullandırıldı, ipin ucu teslim edildi. Kiminin yazarı, çizeri içeri tıkıldı!

Kimi işten atıldı! Kimi ihale aldı, sustu! Medya kurumlarının her birinin susmak için, övgü düzmek için haklı (!) bir sebebi var! Halkın doğru haber alma özgürlüğünü yok etmenin haklı sebebi var mı? Sıra internette! İnternet kuralsız mı kalsın? Tabi ki bir düzeni olsun. Özel hayat korunsun.Müstehcenlik, çocuk istismarı, fuhuş vb. bunlar önlensin. Buna kim itiraz edebilir? Buna has hükümler var zaten!
 
Amaç interneti bahane edip yolsuzlukların konuşulmasını, tartışılmasını haber yapılmasını önlemektir! Fikir özgürlüğü, haber alma özgürlüğü, fikirlerin paylaşılması arada kaynayacaktır. Hukuk asgari ahlaktır. Kuralı uygulayacak olana güven olmayınca, en iyi yasa bile iktidarı azdırır. Korkum o ki, internet denetimi altında yolsuzluklar, ahlaksız ilişkiler halkın gözünden, kulağından saklanacaktır..

Medya susturuldu. Geride internet ile fısıltı gazetesi kaldı! Fısıltı, geçmişin en etkili interneti sayılırdı. Bırakın kim neyi söylemek isterse söylesin, kim neyi duymak isterse duysun! Engellemek neye yarar? Kaçışı yok bunun!

Suriye'ye taşınan tırların içinde ne vardı? Devletin öteki ucu görseydi, herkes için güvenilir tanıktı. Ya şimdi? Fısıltı gazetesi çalışıyor! Yedi tır dolusu nelerin taşındığını söylüyor! Kim fısıltıdan kendini koruyup savunabilir? Ağzı olan konuşacaktır..
İnternet yasası çıktı! Hırsızlıklar duracak mı? Peşkeşler bitecek mi? Milyon dolarla salma salmalar ne olacak? Kim kime milyon dolarları, neyin karşılığında ödedi. Bu paralar kimin cebinden çıktı? Kimin cebine girdi? Bu sorular susacak mı?
 
Hem parayı veren biri 'Milletin a.na..” demiş! Bunu diyen onursuz kimdir? Ardında duran kimdir? Bu küfür Anayasal düzene değil midir? Anayasa düzeni ne olacak? Bir kereyle bir şey olmaz mı denecek? Anayasa'nın 90.ncı maddesinde sözü edilen Uluslararası anlaşmalar ne olacak? Onları da susturabilecek misiniz?

Bu ham hayallerden vazgeçin! Bilmem kacıncı anayasa paketi de çıkarmayın. Her defasında salam dilimi gibi kesip atıyorsunuz! Sonu yok! Rahmetli Menderes'in parasal yolsuzluğu yoktu! Tahkikat Komisyonu başını yedi! İbret alan yok mudur?

Sağlıcakla kalın...

Hasip ÖZTÜRK

4 Şubat 2014 Salı

YATSIYA KADAR


 
Yolsuzluk almış yürümüş!
Taşları kaldırmaya gerek yok! Her taşın altından pis kokular geliyor.
Bahaneleri hazır! 'Paralel Yapı' yapıyor bu işleri! Bizim ellerimiz temiz diyorlar!

Paralel Yapı dediği de Fethullah Gülen Cemaatine bağlı, onun emirlerine göre
davranan kamu görevlileri. Bunlar emniyetin, özel yetkili yargının içinde yuvalanmış unsurlar. Mülkiyenin, Adliyenin içinde kilit noktalara yerleşmişler. Hatta askeriyenin
içine yerleşmiş hücreler de var. Sayıları çok değilse bile ortak hareket ediyorlar.

Hükumet üyelerinin, yakınlarının, kamu görevlilerinin yozsuzluklarını yakalayıp
kamuoyu ile, medya ile paylaşıyorlar. Bununla kalmayıp adliye, emniyet, basın içindeki
yandaşlarıyla elbirliği edip soruşturma açtırıyorlar! Gizli bilgileri yayınlıyorlar! Yolsuz işlere bulaşanları piyasaya veriyorlar! Özel yetkili savcılardan, yargıçlardan ve adli kolluktan yararlanıp hükumeti, üyelerini, yakınlarını, yakın olanları vuruyorlar!

Hükumeti, yakın çevresini, kendi eylemleriyle, yolsuzluklarıyla sarsıyorlar!
Hükumeti çaresiz, eli kolu bağlı gösteriyorlar. Topladıkları yolsuzluk belgeleri ile
ÖYM içindeki unsurlara dava açtırıyolar. Yargıtay içinde yuvalanmış yargıçları var. Vereceği hükmü FG ye danışan 'Yargıtay İmam'ları var!..

Cemaatı kuranlar belli! Yerleri belli! Onlara hizmet edenler belli. Aralarında hiyerarşik ilişki var. Emir komuta zinciri oluşmuş! Vergi toplar gibi para topluyorlar! Siyasi parti değiller, siyaset yapıyorlar! Dernek, vakıf vb değiller, örgütleri var, bütçeleri var! Devlet içinde devlet yapısı kazanmışlar. Başbakan söylüyor bunu.. 'Paralel Yapı' dediği bunlardır.

Bu memlekette Genel Kurmay Başkanı'nı 'terörist, terorist başı' yapmaya muktedir
olanlar, bu yasadışı paralel yapıyı, yargının önüne nasıl olur da koyamazlar? Yargıya,
kolluk kuvvetlerine mi güvenemiyorlar? T.C. Yargısı içinde ayrı bir Cemaat yargısı oluşmuş! İlk ve son sözü onlar söyler olmuş! TSK'yı yerle bir etmediler mi? Aydınları, gazetecileri, millet vekillerini içeriye tıkmadılar mı? Donanmayı köreltmediler mi?

Eh, günaydın!

Hükumet bu Paralel Yapı unsurun gücünü kırmak için binlerce emniyet görevlisini
dağıttı! ÖYM'leri kaldırıyor. ÖYM yargıçlarını ve savcılarını oradan buraya atıyor. Güç odaklarını dağıtıyor! Yerel yönetim adayı yaptıklarını, kuşkuyla değiştiriyor! Belli ki hükumetin elinde net bir liste yok. Paranoya içinde.. Bu bahaneyle gündemi değiştiriyor,
devleti tümüyle eline geçirmek istiyor..

AKP'yi ve Paralel Yapı'yı aynı yabancı el meydana getirmişti. Şimdi öküz ölmüş ortaklık
ortaklık bozulmuş görünür. İki yapı birbirini kullandı. Şimdi Cemaat, eriştiği gücü kullan-
              lanıp hükumet olmak ister! Var olanı alaşağı etmek ister! Hamileri, onları birbirine kırdı-
              dırıp ikisinden de kurtulmak ister. Süpürme vakti gelmiştir!..

Bu iki yapının mimarı, ikisinin de kirlendiğini, halk nazarında güvenilmez olduğunun
farkına varmıştır. Kirli ellerden kurtulmak istiyor!. Değiştirme birliklerinin göreve çağır-ması yakındır. Onlar ise, hamilerinin gözüne girebilmek, birbirlerini hırpalamak için
son darbeleri vurma çabasındalar!..

Hükumet elinde kalan tek gücü, Meclisi kullanarak kendine zırh olacak yasalar çıkarma peşinde. 'Yargılamanın iadesi' yöntemiyle, Cemaat yargısının yıktıklarını tamir etmenin arayışında. Kendilerini yargının elinden kurtaracak tılsımı bulduğunda ikisi birden olacaktır..

Dini olup bitenlerin kılıfı yaptılar. Oku desen 'Rabbiyesir' de kırk yanlışları çıkar!
Ama halk bu dolmayı seviyor! Yatsının vakti çoktan geçti! 

Sağlıcakla kalın... Hasip ÖZTÜRK

Saliyazilari.blogspot.com, Bursa 04.02.14