22 Ekim 2014 Çarşamba

HSYK SEÇİMİNDE KİM KAZANDI?


                                     



Hükümet kanadı ve bazı basın 'HSYK Hükümetin emrine girdi!' diye yazdılar.

Biz de haftalık yazımızda buna paylaştık! (Sali Yazilari)

Doğrusu nedir?

Cumhuriyetin hakimleri ve savcıları Hükumetin baskısı ve rüşvetine teslim oldular mı?

İşin gerçeğini araştırmak ve kamuoyunu aydınlatmak kamu görevidir.

Adli Yargı'da 13.994 hakim ve savcının oyları ile, Metin Yıldırmaz Balikesir C.Savcısı

5886 oy, Mehmet Yılmaz HSYK Başmüfettişi 5758 oy, Mehmet Durgun, İstanbul

Hakimi 5694 oy, Ömür Topaç İstanbul Anadolu Başsavcı vekili 5665 oy, Ramazan

Kaya Ankara Başsavcı Vekili 5656 oy, İsa Çelik HSYK Müfettişi 5436 oy, Turgay Ateş

Denizli Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı 5354 oy alarak asıl üyeliklere seçilmişlerdir.

Yedek üyeliklere İlker Çetin, Selahattin Menteş, Zeynep Şahin, Okan Gödel, Levent

Ünsal seçilmiştir.

Seçilenler arasında Paralel Yapı unsuru olduğunu sanmam. Eğer olsaydı; en düşük üyenin

oyuna oranlanırsa bütünün içinde, hakim ve savcıların % 32'sinin Fetullahçı hizbine dahil

olduğu sonucuna varılır. Bu inandırıcı değildir.

Asıl üyeliklerde şeklen 7 asıl üye Yargıda Birlik Platform'undan seçilmişse de bunlar hüku-

metin adamları olarak nitelenemez. Söylentilere göre hükümetin Adli Yargıdan kazancı

2 üyeliktir. İdari Yargı'dan 1, Bakan ve Müsteşarı 2, C.Başkanı'nın atayacağı 4 üye ile

birlikte toplam 9 HSYK üyeliği garantidir. Karar yeter sayısı 12'dir..Söylenti bu!..



Hükumetin, istediği kararları aldırabilmesi, diğer üyelerin ikna edilmesi ve karara

katılması gerekir. HSYK'nın Hükumetin emrine girdiği yolundaki yayınların, şimdilik

erken söylem olduğunu düşünüyorum.

HSYK'nın yapısı 6087 sayılı kanun ile değiştirilmiştir.

Buna göre 22 üyenin 1'i Adalet Bakanı, 1'i Müşteşarı sayarsak; 7'si ilk derece Adli Yargı

hakim ve savcılardan, 3'ü ilk derece İdari yargı hakim ve savcılarından, 3'ü Yargıtay Genel

Kurulu'ndan, 2'si Danıştay Genel Kurulu'ndan, 1'i Türkiye Adalet Akademisi Genel

Kurulu'ndan, 4'ü C.Başkanı tarafından, öğretim üyeleri ve Baroların teklif ettiği avukatlar

arasından seçilecektir.

2010 yılında bu kanun yürürlüğe girdiğinde, AKP ile Pararlel Yapı arasında maraza

çıkmamıştı. Hükumet Fethullah Hizbi'ni kendi yapısı içinde görüyordu. Şimdi şartlar

değişmiştir. Seçimleri kazandık, Paralel Yapıyı alt ettik diye naralar atıldıysa da bu

yanıltıcıdır.

Hükumet durumu irdeledikten sonra Anayasa'yı değiştirmek yolu dahil, HSYK'yi kayıtsız

şartsız denetimi altına almak için yeni hamleler arayışına girecektir..

Şimdilik seçilenlerle koalisyon görüşmeleri tüm hızıyla sürecektir.

Gerisini bekleyip göreceğiz! Türk Yargısının hakim ve savcılarının herkesi yanıltacağını

umuyor ve bekliyoruz!

Sağlıcakla kalın... 
 
Hasip ÖZTÜRK

Saliyazilari.blogspot.com, Bursa 22.10.14



14 Ekim 2014 Salı

YARGI KAZANMIŞ


 

HSYK seçimlerinde kazanan yargı olmuş!

Bunun Türkçesi paralel yapıya bağlı hakim ve savcı adaylar hSYK seçiminde

başarılı olamamış. Kim başarılı olmuş?

Hükumetin destek verdiği YBP, Yargıda Birlik Platformu üyesi adaylar.

HSYK'ya seçilmişler. Adalet Bakanı mutlu, Başbakan mutlu, Cumhurbaşkanı

mutlu! Ağıza birliği ile kazanan Yargı oldu diyorlar!

Bir başka deyimle HSYK 'paralel yapıdan' kurtuldu, Hükumetin 'güdümüne'

girdi! Şimdi Yargı kazanmış mı oluyor? Ha kırk satır olmuş, ha kırk katır!

Farkı nedir?

Olan 'yargı bağımsızlığına', 'hukukun üstünlüğüne', ' kuvvetler ayrılığına' olmuştur.

Yargı yolsuzluk dosyalarını açamayacaktır!

Yolsuzluklar cezasız kalacaktır!

Yargıya güven aşındıkça aşınacaktır!

Yolsuzluklara el atacak savcı ve hakimler oradan oraya sürülecektir.

Deniz Feneri dosyasındaki gibi, iftiralarla sürüm sürüm süründürülecektir.

Şimdi kazanan Bağımsız Türk Yargısı mı olmuştur?

Seyyanen bin yüz elli beş TL'lik maaş zammı da seçimi kazandıktan sonra

gündeme girmiştir! Geçim için zorunlu, ama hakim ve savcıları küçük düşürücü bir

tavırdır. Görünen hükümetin Yargıya çarpık bakışının bir yansımasıdır..

Yargı dediğin hükumete ayak bağı değil, dilediği kararları veren bir kurum olarak

nitelenmektedir..

Tut kelin perçeminden!

****

PKK militanları, 37 ilimizi savaş alanına çevirmiş! 1419 olay çıkarmış!

2039 binayı yakarak hasara uğratmış! Kaymakamlık, emniyet, belediye binaları,

kamu hizmet binaları, kitaplıklar, dersaneler ve esnafın ekmek tekneleri saldırıya

uğramış! Binalar, mağazalar yağmalanmış!..

Üstüne üstlük 212'yi aşkın okulu yakmışlar!

Dertleri neymiş? Kobani'ye IŞİD militanları saldırmış! Türkiye askerini yollayıp

İŞİD saldırısını önlememiş!

Kobani, Büyük Kürdistan'ın batıdaki bölümünün merkezi olacakmış!

IŞİD saldırısından, burayıTürk askeri korumalıymış! Breh! Breh!..

Öfkeleri bunaymış! Yerseniz!..

Bu bir kalkışmadır..

IŞİD saldırısı ile şehit edilen polislerin ne ilgisi var?

Hayatını kaybeden kırkı aşkın yurttaşımızın ne günahı var?

Mesele o değil! Ülkeye zarar vermeyi marifet biliyorlar!

O kadar kahramanlar ki, Kobani'yi Türk askerinin korumasını istiyorlar!

Yiğitsen git Kobani'yi koru! Orada adam gibi savaş! Nerede o yürek?

Molotof kokteyli atmak, yakıp yıkmak, yağmalamak yürek istemiyor! Ama

savaşmak mertlik, cesaret ve yürek ister! Pusu atmaya, mayın döşemeye, arkadan

vurmaya benzemez savaşmak! Caka sattırmazlar adama!

Sebep Kobani imiş! Hadi canım sende!

Varsa yiğitliğini Kobani'de IŞİD'e karşı göster!

Bu isyandır! Kalkışmadır. Olaya bu gözle bakılmalıdır.

Meydanlarda kardeşlik, birlik - beraberlik nutku atmak kolaydır!

Bunu sağlamak yürek ister!..Sokağa dökülün dersen, başına büyük iş açarsın!

Demokrasi, özgürlük ucuz şeyler değildir! Bedeli kandır!..

Sağlıcakla kalın... Hasip ÖZTÜRK

Saliyazilari.blogspot.com, 14.10.14, Bursa

11 Ekim 2014 Cumartesi

ORTA DOĞU SATRANCI


 
Orta doğu'da bir satranç oynanıyor.

Kimin eli, kimin cebinde belli değil!

Şah kim, vezir kim, piyon hangisi? Birbirine karışmış!

Bu oyunda piyondan vezir olur, ama vezirden şah olduğu görülmemiştir.

Petrol denilen nesnenin varlığı anlaşılmakla, emperyalizmin-küresel güçlerin

elleri Orta Doğu'dan çıkmaz olmuştur. Bilinen petrol yataklarına göre cetvelle ülke sınırları

çizilmiştir. Bununla yetinilmemiş, yapay devletlerin koruyucuları, hakimleri oluşmuştur.

Demokrasi denilen mucize buraya girememiştir. Girenler de küresel güçlere hizmet

ettiği kadar yaşatılmıştır...

Küresel güçler yine karıştırıyor! Yine kan, ölüm, göç, zulüm, ümitsizlik sardı!.

Kepçe IŞİD denilen ucubedir. Kepçenin sapı ABD'nin ve yandaşı küresel güçlerin elinde.

Eski kepçe Kürtler'di. Derde deva olamadılar. Kendi heveslerine kapıldılar.

Yerine mezhepçi IŞİD çileri koydular. Kanlı elleriyle Irak'ın ve Suriye'nin gerekli

yerlerini; başka din ve mezheplerden yalıttılar. Sürdüler, kestiler, soydular, yaktılar, yıktılar!

Amaç emperyalizmin güdümünde, yapay bir devlet oluşturmak. Petrolün üstüne oturacak,

petrolün batıya akmasını sağlayacak bir güç! Hem de batıya üs olacak!

BOP ya da GOP adlı projenin gereği buydu.. GOP'un 'Eşbaşkanıyız!' diye kabaran

kişi, vezirden şah oldu! Ayağı suya erdi mi bilemem? Ama Arap dransözlerine taş çıkartan

kıvraklıkla kıvırtmaya başladı!..

Küresel güçler bizim derenin taşları ile bizim derenin kuşlarını; bize vurdurtmanın

hevesindeler! IŞİD denilen ucube, işlevini bitirmiştir! Gerekli ayıklama, yalıtım sağlanmıştır.

Artık temizlenmesi gereken IŞİD'dir! Şimdi ABD ve yandaşları, bizim askerin gidip bunları

temizlemesini istiyorlar! Bizi yönettiğini sananlar da buna çoktan hevesliler. Henüz halktan

yüz bulamadılar. Bizi ikna için PKK terörünü kullanıyorlar. Kamuoyunu asker yollamaya hazırlıyorlar! Hepsi kayıkçı kavgası bunların!..

Eski bir Yemen Türküsü düştü aklıma: Yemen yolu çukurdandır / Karavanası

bakırdandır/ Zenginimiz bedel verir / Askerimiz fakirdendir../ Yüz yıllardır düzen değişmemiş! Bedelli Askerlik yasası yine ufukta! Zenginimiz bedel verecek, fakirlerin

evlatları, tezkere peşinde, yaban ellerde can vermeye gidecek!!..

Bu kör saltanat böyle sürer gider mi?

Din iman yüklemesiyle, körlemesine oy verme sürer gider mi?

Günahı işleyenlerle, sebep olanların, çanak tutanların aynı cezayı göreceklerini

Müslümanlar ne zaman öğrenecek?

Bakın Mustafa Kemal “..Bir gün, cihan harbinden sonra Ortadoğu'da kurulan

suni devletlerin halkları ayaklanacaktır. O gün geldiğinde, yeni kurduğumuz

Cumhuriyetin yöneticileri, bu halkların yanında DEĞİL, EMPERYALİST

GÜÇLERİN YANINDA YER ALIRLARSA, aynı akibete kendileri de

uğrayacaktır ve Kurtuluş Savaşı'nda yedi düvele haddini bildiren Türk halkı,

onların da hakkından gelecektir..” demiş! Neredeyse yüz yıl önce!..

Bu öngörüye şapka çıkarılır!

Anlaşılan Orta Doğu halklarının uyanması için biraz daha canları yanacak!

Bir de bizim bilinci körelmişlerin cehennemi ucundan accık yaşaması gerekecek!

Kötü ve acımasız biniciyi at bile sırtında tutmaz! Kaç kez düşürmedi mi?

Atla insanın farkı vardır değil mi?..

Sağlıcakla kalın.... Hasip ÖZTÜRK

Saliyazilari.blogspot.com.,11.10.14, Bursa

1 Ekim 2014 Çarşamba

ESAS OĞLAN


 

Sinema filmi görmediğim,1950'li yılların başlarıydı..

Fındıkpınar'da (Mersin) o yıllarda elektrik vardı! Geceleri kasaba elektrikle

aydınlanırdı. Açık hava sineması da vardı. Bizim Yayla biraz daha yukarıdaydı. Gelip

film seyretmek bize lükstü!. Kasabanın çocukları, Yaylamıza çıkar gelirlerdi.

Gördükleri filimleri (!) ballandırarak anlatırlardı!..

Filmde bir esas oğlan olurmuş! O herkesten yakışıklı, güçlü ve şanslıymış! Rejisör onu tutarmış! En güzel kız, sonunda onun olurmuş! En kahraman, en cesur oymuş! Film böyle sürer gidermiş!..

Şimdi siyasetin esas oğlanı, filmlerin esas oğlanlarını solladı! Top benim, saha

benim, formalar da benim! Kimi istersem onu oynatırım! Golleri ben atarım! Mızıkçılık edeni oyundan atar, başkasını oynatırım! Diyormuş!..

Baş şamar oğlanı ne desin? Sen bilirsin, senin bildiğin doğru, dediğin dediktir!

Deyip boynunu bükmüş! Topunu, formanı de al git diyecek hali yok ya!

İçeriye baş şamaroğlanı, dışarıya da esasoğlan bakacakmış!

Uluslar arası gaflar, vecizeler, keskin ve ani viraj alma sesleri ortalığı kasıp kavuracak besbelli! Bir dediği bir dediğini tutmayan, söylediklerini unutup tersini savunan biri için; dışarısı bayağı şenlikli geçecek anlaşılan!..

'Dünya beşten büyüktür! Esas oğlan herkesten büyüktür!'..

En büyüklerin gafı da büyük olur! Allah saklasın!

***

Bugün 1 Ekim, Dünya çocuklar günü!

Dünya 1959 yılında imzalamış bu anlaşmayı!

'Çocuklar çocukluklarını, çocuk gibi yaşasın' diye umarak..

Aradan geçen 55 senede bu amaca varılabilmiş mi?

Savaşlar, krizler önce çocukları vuruyor! Ortadoğu çocuklar için cehennem!

Ya bizde çocuklar iyi mi?

Kurtarabildiklerimiz okullarda.. Hala araba camı silenler, dilenenler, çocuk

gelinler var! Ölüm var, işkence var, uyuşturcu var! Aile baskısı var!. Suça bulaşan

çocuklar var! Ablalarını infaz eden tetikçiler var!..

Eğitimi 4+4+4 diye bölük pörçük ettiler!

Öğrenim birliği yasası yerle bir oldu.

Artık kindar ve dindar nesiller yetiştirecekler. Esasoğlan'a oy versinler diye!

İkinci dörtten sonra kızlarımız başlarını örtecekler! Sokakta, evde, işte, eğlencede

öyle olacak! Şimdilik 'başı açık' ibaresi kaldırıldı. Yarın okul, aile,sokak, mahalle,

siyaset baskısıyle herkes örtünecek! Sadece Esasoğlana oy versinler diye!

Artık seçmen de onun!

***

Halkın parasıyla, Ata'nın tarlasına, bağının üstüne sarayını da kondurmuş!

Artık kim tutar Esasoğlanı!

Baba Erenlere, bundan sonra ne olur demişler.

Hiiç! Demiş!

Film biter, esas oğlan, baş şamar oğlanı, şamar oğlanları filan hiç olur gider!..

O saate kadar safları bozmayın!

Kurban Bayramı geldi.

İnsanlığın bilinçlendiği ilk günlerden beri kurban rüsumu vardır.

Bu Müslümanların Allah'a kurbanı, ailesine, çocuklarına ve yoksullara yardımıdır.

Ne demiş garip? Allah için kurban, can için sızgıç! Kutlu olsun.

Sağlıcakla kalın... Hasip ÖZTÜRK

Saliyazilari.blogspot.com, 01.10.14, Bursa