29 Mayıs 2012 Salı

KÜRETAJ

KÜRETAJ
Kestirmeden kürtaj denilir, aslı küretajdır.
Küretaj temizleme, rahmin temizlenmesi anlamına gelir.
Yaygın anlamı “çocuk düşürtmek” dir.
Türk Ceza Yasası ve halk bu eyleme çocuk düşürtmek der..
Tıbbi gereklilik, zorla gebe bırakılma, ensest ilişki, sakat doğum gibi istisnai gebelik
halleri dışında çocuk düşürtmek suçtur..Zorunluluk halinde bile uzman hekim eliyle
yapılmalıdır..
Zorunlu sebepler dışında rahim tahliyesini Türk Ceza Yasası suç saymıştır.
Son değişiklik 4 ile 6 yıl hapis cezası öngörmüştür. Rızası ile çocuk düşürten kadına
bile bir yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür..
Bu konuyu gündeme Sayın Basbakan taşıdı., "Kürtajı bir cinayet olarak görüyorum, her kürtaj
bir Uludere'dir diyorum" mesajı vermiş. Sezaryeni, küretaj ile eş değerli saymış! Sezaryen, rahimdeki çocuğun ameliyatla karından alınmasıdır. Sezar böyle doğmuş. İşleme onun adı verilmiş. Zorunluluk
dışındakiler sosyete işi!..
Uludere faciasının, gündemden düşmemesinden, sayın Başbakan hayli sıkıntılı. Yakınıyor! Uludere üstünden siyaset yapılmasını “ölü sevicilik” diyor!..
Kadın örgütleri, 'bedenimizden, rahmimizden el çek!' diye karşı durmuşlar!.
Ölü sevicilerden henüz tık yok!
Siyasetin kürtajla, sezaryenle ilişkisini görememiş olabilirsiniz! Yakında nüfusu artırma
kampanyası başlatırsa şaşmayın! Zaten üç çocuk isterim diye tutturmuştu! Arkasını bekleyin! Ölü seviciliğini, sezaryeni konuyla ilgisiz görmeniz doğaldır.
Gündemin değişmesi için ilgi, ilişki gerekmez! Bunlar tartışılırsa, gündem değişir!
Artık Uludere konuşulmasın diyor!
Lafı uzatan ve sakız eden Hükumettir!
Orada bir yanlışlık olduğu aşikar!
Birileri kaçakçı çocukları Uludere boğazına sürmüş! Birileri yanlış istihbarat sağlamış!
Birileri karar vermiş! Birileri de “vurun!” demiş, görevliler vurmuş!
Karar veren, vurun diyen yanıltılmış!
Karar yanlışmış! Tezgaha gelinmiş!
İlk örnek Uludere değildir. Kıbrıs harekatında, Ege'de Kocatepe zırhlısını, kendi
uçaklarımız vurmuştu! Facia yaşandı! Böylesi yanılmalar, yanıltmalar olabiliyor.
Hele bilgi (istihbarat) yabancı kaynaklardan geliyorsa, olağan bile sayılmalı!
Kendi gemisini vurdururlar, kendi halkını bombalatırlar!..
Delikanlı gibi çıkar açıklarsın! Özür de dilersin!
Elin ağzına sakız etmeden işi bitirirsin!
El oğlunun ağzı kese, torba değil, bağlayamazsın!
Uludere mağdurları için bankaya tazminat parası yatırılmış! Bankadan kaç kişi
parasını aldı? Yasadışı yerel güçler, yurttaşa parasını çektirtmemiş!
Korkutup engellemişler! Böyle geldi kulağımıza, sır değil!
Güç sende, kadınların rahmiyle, sezaryenle, ölü seviciliğiyle uğraşıp zaman yitirme!
Oradaki yasadışı yerel güçleri saf dışı et!
Bilgileri (istihbaratı) öz kaynaklarından karşıla!
Aracı gereci sağla! Sürpriz yaşama!
İşinin ehli kamu görevlilerini, askerleri hapse tıkmaktan vazgeç!
Ağızda sakız oldukça, yöre halkı bütünden uzaklaştırılıyor!
Elini çabuk tut! Mevsimi geçmiş bile olsa, sayın C. Başkanı'na kulak ver!
Bir delikanlılık, bin ayıbı örter!
Yetmiş yıllık Dersim isyanı üstünden siyaset yaparsın! İlk çukurda sendelersin!
Kendi söylediklerine de kulak ver!..
Sağlıcakla kalın. .. Hasip ÖZTÜRK

23 Mayıs 2012 Çarşamba

PASTA KESTİM

PASTA KESTİM
Matrak şeyler oluyor! On dokuz mayısta pasta kesmişler!
Yemişler, içmişler zahir! Bir şey görmedik!
On dokuz mayıs halka inecekmiş! Okulların bahçesine hapsetmişler!
Nasıl insin halka!
Matrak oynanacakmış! Kalkan, mihver ve birer tahta sopayla, iki kişilik bir savaş oyunu!
Osmanlı saraylarında yaygınmış! Kılıç yerine künt birer ağaç sopa ellerinde. Matrak o!
Matraktan gayri Wushu, Muaythai, Vai-Kru, Tekvando, Coapoeira, Kata, Tabanca atışı,
Kick Boks, Judo, Korfbol, Tandem, Futsal adlı uzak doğu sporları varmış!
Bunlar hep bireysel savaş ve yakın dövüş yöntemleri!
Biz ne yapıyorduk, kitlesel hareketler! Ortak beden ve jimnastik eylemleri!
Kızlar, oğlanlar omuz omuza!
Kitlesel eylemlerden mi ürktüler!
Sayın Başbakan tanklar yürümedi, toplar yürümedi diye keyiflenmiş!
Tank yürümesinden niye gocunurlar?
Toplardan niye sıkıntı duyulur?.
İnsan kendi tankından, topundan ürker mi?
Ürker, ürker!
Vaktiyle, Sincanda yürütenler, balans ayarı yaptık demişlerdi!
Şimdi, tankları yürütenlere balans ayarı yapılıyor!
Men dakka dukka!
Neyin ne olduğunu herkes bilmiyor mu? Biliyor!
Eskiden irtica savunma 'konsepti' içindeydi.
Şimdi iktidar, irtica konsepti elinde!
Amaç Türkiye'ye U dönüşü yaptırmaksa öyle kolay bir iş değil!
Belki takla attırmak isterler!..
Herkes bağırıp durur! 2003 yılında CD'lere yüklendiği söylenen masallar,
2007 tarihinde kotarılmış! Yani sonradan CD'lere sokulmuş! Ordunun bir kesimini
darbeci diye yaftalayıp geri kalanını sindirmek isterler. Büyük Amerika, Küçük Amerika'ya
böyle salık vermiş! Ordu, ABD'nin Türkiye'den beklentilerine hep çomak sokarmış!
Şimdi ABD'ye yakın olanlara soruşturma yok!
Karşıt bilinenlere çomak! Hepsi içeride!
Balans ayarı yapılıyor!
Bunları herkes görsün, gıklarını çıkarmasın diye ' kıssadan hisse'!..
Üç sözün ikisi, kuvvetler ayrılığı var bu ülkede! Doğru, Anayasa'da böyle yazar!
Fiilen öyle mi? Reformla adalet, yani yargı kuvveti idarenin denetimine girdi.
HSYK elhamdülillah!
Anayasa Mahkemesi elhamdülillah! Kemalistler gayri buraya giremez buyurmuş birisi!
Danıştay Başkanı, öyle durdurma filan yok diye avans vermiş! Elhamdülillah!..
Geride ne kaldı? Türkiye Büyük Millet Meclisi! Onun da başkanını idarenin başı
takmıyor! Eskiden 'solda sıfır' bir değer birimiydi. Solda sıfır kalmiş! Uğraşıp didişiyor,
çözüm arıyor! Bir fiske ile herşey sıfıra müncer oluyor! İstifa et diyorlar!
Yani Türkçesi, Anayasa'da kuvvetler ayrılığı T.C.'nin temeli diye yazar. Kuvvetlerin
dengesiyle herşey düzeninde yürür derler! Öyle mi?
Ayrı, gayrı kalmamış!
Herşey idarenin iki dudağı arasındadır!
O ne derse, o olur!
Gerisi boşunadır!
Bu kadar etki ve yetki kimsede olmadı!
Allah beterinden saklasın!
Gidiş iyi gidiş midir? Gidiş midir?
Matrak şeyler oluyor gerçekten!
Sağlıcakla kalın.... Hasip ÖZTÜRK

18 Mayıs 2012 Cuma

İŞTE NEFRET!

İŞTE NEFRET!
Nefretten medet umanlara, işte nefret!
Şampiyon takım, şampiyon olduğu statta kupasını alamadı!
Alabilmek için, saatlerce soyunma odasında mahpus kaldı! Başbakan'ın müdahalesi gerekti! Vali oradaydı. Emniyet Müdürü oradaydı. Federasyon Başkanı oradaydı. Devlet onlardı! Hükümet başkanı, haydi demeden ortamı sağlayamadılar! Bu ayıptır!
Şampiyon G.S. kupasını karanlıkta kendi başına aldı!
İşte nefretin vardığı yer!
Çiçek gibi stadyumu harabeye çevirdiler! Kadıköy savaş alanına döndürüldü!
Kamu düzenini bozdular! Şampiyon takım, kupasını seyirciler önünde alamadı. Tur atamadı!
Hatta soyunma odasında kupa almaya zorlandı! Razı olmadılar! Haklıydılar!
Kamu düzenini sağlamakla görevli olanlar, ürktüler! Devlet ürker mi?
Gemi azıya almış güruh, polislere saldırdı! Polis arabalarını devirip ateşe verdiler!
Benzin istasyonunu harabeye çevirdiler. Yangın orayı sarsaydı Kadıköy ilçesi ve halkı
büyük zarara uğrayacaktı! Bu taraftar tepkisi diye geçiştirilemez! Bu terördür!
Kamu hizmet araçları zarar gördü.Onlarcası yakıldı!
Çevredeki iş yerleri zarar gördü! Esnaf ağır zarar gördü!
Sokaktaki yurttaşlar zarar gördü. Özgürlükleri ve can güvenlikleri tehlikeye girdi!
Maç izlemeye gelenler, kadın erkek tehdit edildiler, dövüldüler! Biber gazıyla ağlaştılar!
Polisler yaralandı!
Eli bıçaklı terörist holigan, elinde bıçakla Emniyet Amirini tehdit etti!
Birçok polisin dirimi tehlikeye girdi. Sonunda havaya ateş açtılar.
Kendi siyaseti için nefrete sığınanlar, fırtınayı biçtiler!
Alt tarafı iki takımdan birisi şampiyon oldu! Sevinci paylaşmaları, neredeyse
Türkiye'de sorun oldu! Dövüldüler, sövüldüler!
Öteki takım şampiyon alsaydı ne olacaktı? Aynısı olacaktı. Tek farkı, coşkuyla kupasını
seyirciler önünde alacaklar ve tur atacaklardı!
Sokaklar yine benzer manzaraya bulanacaktı!
Nefretten siyasi yarar umanlara bu bir derstir! Ders almaya niyeti varsa derstir!
Nefret kontrol edilemez! Toplumsal olaylarda nefretin adı taşkınlıktır. Kalabalıklardan taşan
saldırganlıktır! Sorumsuzluktur! Acımasızlıktır! Kamu düzenini bozmaktır! Kamu mallarının zarar görmesidir.
Sokaktaki yurttaşı mağdur etmektir. Kamu düzeninin sağladığı güvenceyi, özgürlüğü
yok etmektir!.
Sokakların taşkınlığa, saldırganlığa teslim olmasıdır..
Olup bitenlerin spor ahlakı ile, taraftarlıkla, taraftar tepkisiyle bir ilgisi yoktur!
Spor bahane edilmiştir! Taraftar kimliği kullanılmıştır..
Bu terörizmdir! Taraftar görüntüsü altında ayaklanmadır.
Düzeni bozmak kolaydır, düzeni sürdürmek zordur!
Oysa, yıllardır insanlarımıza birbirini sevmesini, saymasını telkin ettik!
İnsanlar, siyaseten duygu ve düşüncelerini özgürlük içinde anlatamazsa, bir yerde,
bir fırsatta sosyal patlama olur! Umulmadık yerlerde, umulmadık öfke histerileri yaşanır!
Toplumda adalet zedelenirse, adalet bir işkence aracına dönerse, şiddet patlar!
Toplumda şiddet eğilimi, acımasızlık, tahammülsüzlük artmıştır! Arabadan sokağa şişe atanlar,
kendilerini uyaran yurttaşı bıçaklayabilir! Olanlar sıradan şiddetle açıklanamaz! Taraftar tepkisiyle hiç açıklanamaz!
Taraftar kılığına bürünmüş basbayağı terördür bu! Toplu ve organize suç işlenmektedir!
Nefret ekenler, fırtına biçtiklerini görmüş müdür?
Galatasaray'ı tebrik ederim. Zaten ligi şampiyon bitirmişti!.
Fenerbahçe'yi kutlarım! Her şeye, her şeye rağmen geldiği yer şampiyonluktur!
Hak edenlere, en okkalı biçimde, ağzının payını vermiştir!
Sağlıcakla kalın!.. Hasip ÖZTÜRK

8 Mayıs 2012 Salı

SÜTE DÜŞEN

SÜTE DÜŞEN
İlkokulun ilk sınıflarında bir okuma kitabı vardı.
İçine kısa öyküler konulmuştu. Diyet, İki Eşek Bir Olmuş, Süte Düşen Kurbağalar vb.
Öykünün birinde iki kurbağa bir süt kabına düşmüştü!
Birisi debelenmeyi sürdürmüş!
Ötekisi pes etmiş! Pes eden boğulmuştu!
Debelenen kurbağa, sütün içindeki yağın topaklandığını görmüş. Çabalamış, yağ
topağının üstüne çıkıp canını kurtarmıştı!.
O yıllarda, her okumadan bir 'kıssa'dan hisse çıkarılırdı.
Okuyucunun, aldığı derse kıssa denirdi....
Öykünün kıssası, savaşanın, direnenin kazanacağı idi.
İzmir Büyükşehir Belediyesi, yıllardır, okullarda binlerce öğrenciye süt dağıtır!
Öğrencilerin zehirlendiği, fenalaştığı, hassasiyet gösterdiği görülmemişti!
Hayrettir “ kamuya zarar vermek” suçlamasıyla Belediye Yöneticileri hakkında soruşturma açılmıştı.
Hükumet İzmir Büyük Şehir Belediyesi'ne özenmiş!
Kamuyu zarara uğratmayı göze alıp hergün 7.2 milyon öğrenciye paket süt dağıtmaya
başlamış! İhale herhalde yandaş firmalara verilmişti!
İlk günden binlerce öğrenci “hassasiyet” göstermiş! İçleri bulanmış, bağırsakları
bozulmuş! Türkçesi zehirlenmişler!
Adının yanında uzman yazanlar, Hükumete ayıp olur diye zehirlenme diyememişler;
inek sütüne hassasiyet” demişler!
Bu hassasiyet denilen niteliğin, belli okullara, belli yerlere toplanmasına bir şey dememişler!
Ya da uzmanlar korkmuşlar! Ya sahte belge düzenlediler diye haklarında soruşturma
başlatılırsa! Ne uzmanın, ne yargıcın, ne savcının bu konuda bir garantisi yoktur!
Yıllardır İzmir'de çocuklara süt dağıtılır, ne mide bozar, ne hassasiyet görülür!
İşin özü dağıtılan süttedir! Bu nasıl süttür böyle! Çocuklar içince fena olurlar!
Türkçesi, bu sütler bozuktur! Bekletilmiştir!
Furyada, depoda birikmiş sütleri çocuklara içirdiler!
Bu nasıl bir ahlaktır?
Bu ahlak, bu inanç hangi kitaba sığar?
Yolsuzluklara bir de sütü bozukların skandalı eklenmiştir!
Nereye el atsalar yolsuzluk, yozlaşma ve çürüme var!
İpin ucu kaçmıştır!
Bu sütleri dağıtanlara, çocuklara içirenlere kovuşturma açılmış mıdır?
Bekleyip göreceğiz!
İzmir Belediyesi'ni çocuklara süt dağıttı diye kovuşturanlar, çocukları zehirleyenlere

               ne yapacaklar acep? Merak ediyorum.
               Lafa gelince, sütten çıkmış ak kaşık rolü oynarlar!
               Mikrofona çıkınca Darülbedayi orta oyuncularına taş çıkartırlar!
               Yüzyıl öncenin yaralarını kaşırlar!
               Günümüze söyleyecek sözleri kalmamıştır anlaşılan!
               Şimdi günümüze dönün! Geçen haftanın bozuk sütüne bakın!
               Bu sütten nasıl çıkacaksınız? Anlatın!...
               Sağlıcakla kalın... Hasip ÖZTÜRK

2 Mayıs 2012 Çarşamba

KARŞI DARBE

KARŞI DARBE
Karşı devrim adım adım yürüyor.
Cumhuriyetin yeşerttiği kurumlar bir bir özelleştirildi.
Parasıyla, Cumhuriyet karşıtı siyaseti finanse ettiler!.
Reform diye diye, adaletin içi boşaltıldı. Sadece partinin adında geçiyor Adalet!
Bir de bakanlık kapısında..
Kendileri Adalet yerine AK diyorlar. Zahir adalet demeye dilleri varmadı!
Yönetime karşı özgür, yansız ve bağımsız olması gereken adalet, hükümetin elinde kızılcık sopasına döndürüldü.
Ana Muhalefet lideri, bu durumu hemen her demecinde eleştiriyor...
Adil Yargı'da direnen yargıçlar, savcılar takibata uğruyor.
İstekleri dışında atanıyorlar. Yerine gelenler, idarenin isteğine direnemiyorlar.
Oysa ortaçağda 'Roma'da hakimler var!” denirmiş! Roma İmparatorluğu'nda bile
hakim güvencesi varmış..
Şimdi 'Ankara'da hakimler var!' var demek istiyor insan!
Her yerde hakimler var denilse gerek! Baskı yoğun!
Yine de göl yerinde su eksik olmuyor! Gençlik Bayramı kısıtlamasına “ dur!” dediler!
Adaletin üstünde baskı olmamalı!.
Yargı'nın “idarenin kösteği olmasından” söz edilmemeli! .
Deniz Feneri eylemleri, Almanya'da mahkum edildi!
Türkiye'de delilleri toplayan savcılar sanık şimdi! Neredeyse onlar mahkum olacaklar!
Allahtan, Ankara'da hakimler var!
Yeniler, baskıyı görünce, yargılamadan aklayıverdiler fenercileri!
Görünen köy ortada!
Eskiden “ Adalet isterse, tekeden süt sağar!” derlerdi.
Ankara'da hakimler var, yerine süt sağdırmak istiyorlar!
Adaletin işlemediği yerde tuz koktu derlerdi!
Tuz koktu mu bilmem! Ama, terörle suçlanan gazeteciler, paşalar, komutanlar, askerler, aydınlar, zindanlarda “beton” koktular!
Şimdi tiyatrolara geldi sıra! İstanbul Şehir Tiyatroları'ndan başladılar. Yakında özelleşir! Devlet Tiyatroları da nasibini alır.
Bir Kültür Bakanı vardı. Koltuk uğruna sesi soluğu duyulmuyor şimdi!
Basını sindirdiler!
Ya yandaş olacak, ya yalaka! Gayrısının hali perişan!
Gazeteciler ya işsiz kalacaklar, ya da “beton” kokacaklar!
Eşbaşkan eski defterlerin peşinde! CHP camileri ahır yapmış!
Eskiden kalma çirkin bir iddia! Camileri ahır yapanlar Yunan işgal ordularıydı!
Bursa Ulucami bile nasibini almıştı!
CHP'yi Yunan gavuru ile bir tutar!
Dinin yarısı insaftır!
CHP'yi kuranlar, Türkiye'yi işgalden kurtaranlardır!
Bunu bilmez mi? Bilir!
İster ki CHP muhalefet etmesin! Suskun kalsın! Önüne attığı boncuklarla oynasın!
O, Suriye'yi karıştırırken, Amerikan davulunu çalarken, kimse ses etmesin!
Ortadoğu'nun değişimini ve yeniden şekillenmesini organize edecekmiş!
Dur diyecek kimse kalmadı diye düşünür!
Bu iş böyledir! Tek adam olmanın sıkıntısı büyüktür!
Ne diyelim? Yakında kendisi diyecektir zaten !..
Sağlıcakla kalın... Hasip ÖZTÜRK