22 Eylül 2014 Pazartesi

IŞİD KÖŞESİ


 

IŞİD yangını sürüyor!

Altlarında bilmem ne marka binlerce kamyonet!

Üstlerinde gelişmiş silahlar monte edilmiş!

Irak ve Suriye'de harmanlıyorlar!

Kime karşı? Silahsız halka karşı!

Hafif silahlı yerel milislere karşı!

Para dertleri yok! Herkesi soyuyorlar! Bankaları soyuyorlar.

İnsanları öldürüyorlar. Müslüman tapınaklarını yıkıyorlar!

Cephane dertleri yok! Yakıt dertleri yok!

Hesap soran yok!

Taşları bağlayıp itleri kim saldı yazıya? Cevap yok!

Kimse IŞİD'in doğumuna tanık olmamış! Hüday-ı nabit de değil!

Bunlardan kim yarar umuyorsa, babası-anası onlardır! Petrol bölgesini

elinin altında tutmaya kim hevesleniyorsa; silahlandırıp piyasaya sürenler

onlardır! Lojistik destek, iletişim sağlayan, bilgi aktaran da onlardır..

Hani şu Bağdadi denilen IŞİD'in başı, 'sözde halife' yıllardar ABD

elinde değil miydi? Meşhur Esir Adası'da eğitmemişler miydi?

Para, pul, silah, cesaret, bilgi, iletişim sağlanıp zenginlik ümidiyle

yazıya salınmamış mıydı?

Yakınlarda, bir ABD hava saldırısında, yanlışlıkla öldürülmemiş miydi?

Siz anladınız onu!..

Yedeği bizdeydi. Ölümden korunmuştu!

' Sakla samanı, gelir zamanı demiş' atalar!

Zamanı geldi! Onu verdik! Aldık 49 rehine yurttaşımızı!

Türkiye sevincinden bayram etti!..

Birilerinin ' operasyon, takas-makas' diye gevelediği şey odur!

O birilerinin artık susması gerekir!

İşi kotaranlar konuşsun! Onlar diplomattır! Diplomasi dili kullanırlar!

Devletin dili diplomasidir..

Kenara konulmayı kendisi istedi! Çok istedi! Buldu!..

Artık sus! Açılışlar yap! Okulları ziyaret et! Sergileri gez! Gelişmiş

sanat ve kültür hazinenden kamuoyunu nasiplendir.. Devleti devlet adamları yönetsin! Onlar konuşsun!

Hırsınla ters köşeye yattın! Kal orada...

Üzülme! IŞID işinde de ters köşeye yatanlar oldu! ABD, İngiltere, İsrail,

Fransa, hatta Almanya ters köşelere yatanlar!

Almanya Kürtleri kaşımaya çalışıyor.

Onun da ters köşeye yatacağı günler yakındır!

Kuzey Irak Küçük Türkiye olmuş....

Sağlıcakla kalın... Hasip ÖZTÜRK

Saliyazilari.blogspot.com, 22.09.14, Bursa

16 Eylül 2014 Salı

OKULLARI AÇTIK


 

16.000.000' u aşkın çocuğu dün okullarına yolladık!

Okula yollayamadıklarımız oldu. Okulları yakılmışlar da vardı.

Ortaokuldan sonrası bir resmi rezaletti!

Veli ister, çocuk Hanya'ya gitsin, devlet yollar Konya'ya gitsin!

Sayın Cumhurbaşkanı İmam Hatip Lisesi mezunu imiş. Bütün okulları imam

hatip yapma hevesine kapılmış; 'kindar ve dindar' yurttaşlar yetiştirecekmiş!

Kafa oralarda takılı kalmış besbelli! O zamandan beri yarım asır geçti ayol!

Dünyada ilim, irfan, teknoloji, bilim çarkı, yılda en azından bir tur dönyor! Çağdaş

dünya, batı dünyası üstümüze kaç tur bindirdi kim bilir?..

Biz hala bir yerlere takılmış debeleniyoruz!..

Toplum dindar olmalıymış! Dindarlık bireyin işidir! Zati'dir! Kitap'dan, sünnetten,

toplumdan; bilimden, irfandan alabildikleridir.. Allah kainata sığmaz ama bir garip

ademin gönlüne sığar! İşin şifresi buradadır. Gerisi dünya işidir..

Başka? Dürüstlüktür. Paylaşımdır. Yardımlaşmadır. Yetimin, yoksulun hakkını

gözetmektir. Allaha teslim olmaktır. Sevgidir, saygıdır.. Şeksiz, gösterişsiz, riyasız

ibadettir! Tanrıya şükürdür!.İbadet yeri, her yerdir! Önce müminin kalbidir. Gönülden

yapılan ibadet; kişinin, Allah'la buluşmasıdır.. Ötesi yok!...

Böyle bir müslümanın kalbinde kindarlığa yer kalır mı? Hem kindarlık dünya işidir!.

On sekiz yaş altı, on altı milyon gencimiz okullarına döndü! Sekiz yüz bini aşkın öğretmeniyle buluştu!.. Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller yetiştirme işine döndüler!

Döndüler dedim de, bu iş bu kadar kolay mı?

Müslüman dünyasına bakın bir!

             Önce Araplara bakın!

             Petrol olmasaydı su, deve sütü, hurma için birbirbirlerini kıracaklardı! Denklemden

petrolü çıkarın, geriye bunlar kalır! Bin beş yüz yılı boşa geçirmişler!

Bağnazlık, dar kafalılık, günah işleme korkusu, softalık; ilim, irfan ve vicdanların özgürlüğüne pes ettirmiş!. Müslüman dünyası on asırdan beri İbn-i Haldun gibi bir

sosyolog çıkarabilmiş mi? Bir Razi, El Cebra türetebilmiş mi? İbn-i Sina gibi bir

öğretmen-hekim çıkarabilmiş midir? İkinci bir İbn-i Rüşt'e rastladınız mı? Uzaya kaç

hilal işaretli uydu yolladılar?

Okulları açmasına açtık! Çocukları, öğretmenlerle buluşturduk!

Hiç düşündünüz mü? Bin yıl önce çıkardığımız dehaların soyu mu tükendi?

Şimdi niye ortaya çıkmazlar? Niye herşeyi ' batı toplumlarından' bekler olduk?

Bu sonuçtaki günahınızı hiç düşündünüz mü?

Niye iyileştirmeyi düşünmezsiniz? Özgür düşüncenin kapılarını tıkarsınız?

Millet adına yönetmek varken, efendiler hesabına yönetmek daha mı kolaydır?

Azından iktidara gelmek ve tutunmak daha kolaydır!

Hani bir 'çağdaş uygarlık düzeyini aşma emelimiz' vardı. Aşacak mıyız?

Gençlerimiz fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür insanlar olacaklar mı? Yoksa

akıllarını şeriat devleti, kindar-dindar nesiller batağında bozacaklar mı?

Neden mi sordum?

Bakın İslam Dünyası'na!

Var mı ' burnundan öpülecek' harika bir ülke?

Un var, yağ var! Niye helva olmuyor?

Herkes kendine sorsun! Birbirine sorsun! Günahını önüne koysun! Düşünsün!

Kibirinden burnundan kıl aldırmayanlar da sorsun! Yüzleşsin!

Sağlıcakla kalın.. Hasip ÖZTÜRK

Saliyazilari.blogspot.com, 16.9.14, Bursa

hasipozturk@hotmail.com

8 Eylül 2014 Pazartesi

CHP KURULTAYI


 

CHP'nin zorunlu ve zoraki Kurultayı bitti!

Önce Genel Başkanlık seçimi oldu. Sayın Muharrem İnce adaylardan birisi,

Sayın Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu da ötekisiydi..

C.B. Seçimi başarısız olunca, Sayın K. Kılıçdaroğlu risk aldı. Sayın Muharrem

İnce kısbetin kasnağına yapışıp Kılıçdaroğlu'nu er meydanına çekti! 415 oy topladı.

Sayın Genel Başkan K.Kılıçdaroğlu yerini korudu. Ama delegeler ' dikkatli ol!' diye

sarstılar. Genel Başkanı korudular! Sayın Muharrem İnce'yi de yitirmediler!..

Öte yandan Parti Meclisi kadrolarında esaslı bir değişim yaşandı.

Yeni ve göreceli genç bir kadro parti meclisine girdi. Ağırlıklı olarak Genel Başkanın

listesi seçildi. Listede Sayın Muharrem İnce'nin öngördüğü üyeler de vardı. Listeyi, delegenin desteğiyle delenler de oldu. Bir uzlaşma listesi denebilir.

.....

Düzgün, seviyeli bir Kurultay yaşandı. Parti içi demokrasinin 'etkili bir örneği'

gösterildi. Tek tehdit 'elitistlerin, rakı masasında' siyaset üretenlerden CHP'den

temizleneceği yolundaydı. Kastını aşan bir sözdü. Sayın K.Kılıçdaroğlu'na imza veren

dokuz yüz delegenin, yüz yetmişi, oyunu esirgedi. Biraz bu tehditlerden, birazı da zoraki

imza verdiğinden ötürü .. Ayrıca CHP'de rakı masası başında siyaset yapılmaz!

Birinci elden cevabı verildi...

Sayın M.İnce, seçim sonucunu saygıyla ve olgunlukla karşıladı. ' Bir saat öncesinde,

Sayın K. Kılıçdaroğlu rakibimdi, şimdi Genel Başkanım!' diyerek sonucu kabullendi...

....

Ben 'sağcı değilim' diyen Bekaroğlu parti meclisine, bilim kurulundan girdi!

Belli ki, Sayın G.Başkan'bu kişiden keramet ummaktadır. Bir kitle partisi, sağdan

da, soldan da oy ister. Kitle partisi olmanın gereği budur. Sayın Bekaroğlu'nun sözleri de

ilgi çekicidir! Türkiye'de sağ seçmen CHP'ye oy vermez! 'Kodları' farklıdır. Sağ kesim

'din ve inanç' kodlarına' göre oy verir. 'Özgürlük ve demokrasi etkili değildir!' dedi!

Dinciliğin vardığı noktayı, sağ siyasetçilerin niçin din ve inanç sömürüsü yaptığını

veciz biçimde ortaya koymuş oldu. Bunu da not etmek gerekir!..

...

Sayın M. İnce uyardı. '2015 yılında yapılacak genel seçimde AKP %45'in üzerinde

oy alırsa, 367 sınırını aşar, Anayasa'yı tek başına değiştirir ve başkanlık sistemine geçer!

Artık CHP'nin başına kimin geçeceğinin önemi kalmaz!' diye uyardı.

Bunu da not etmeli!..

....

Usulen Parti Tüzüğünde bazı değişiklikler yapıldı..

Parti Meclisini, TBMM'ne girmenin aracı sayanlar, burayı zorladılar! Delegeler

'ön seçimin' adaylığın tek yolu olduğunda direttiler. Yakın bir zamanda daha kapsamlı

bir tüzük kurultayı beklenir! Genel Başkan 'çalışan adam' istiyorsa, bu kapıyı açmalıdır.

...

Bu arada Nato görüşmeleri gözden ırak kaldı..

Asıl konu 'IŞİD' belasının nasıl def edileceği idi! IŞİD'e yol veren Batı, miadının

dolduğuna, çöpe atılmasına karar verdi. Irak ve Suriye topraklarında, mezhepsel arıtma,

yalıtım sağlanmıştır. 'Sünni' müslümanlara yer açılmıştır!. Petrolü koruma çemberi

oluşturulmuştur. Artık taşeron IŞİD'e ihtiyaç kalmamıştır. Acilen temizlenecektir!

Sayın R.T.E. bir kez olsun, bunlara 'terörist' diyememişti.

Obama 'açmazını' iyi kullandı. 'İti öldürene sürütürler! Türk Atasözü gereğince, işi

Türkiye'ye yıkıyor! Sayın RTE, vereceğiniz silahlar, bizim 'açılımı vurur' diyebildi!

Bir Türk Atasözü 'El atıyla gerdek odasına gidilmez! Pahalıya gelir!' demiştir...

Sağlıcakla kalın.. Hasip ÖZTÜRK

Saliyazilari.blogspot.com, 08.09.2014, Bursa

2 Eylül 2014 Salı

YAĞDANLIKLAR


        

Yağdanlık olmak, dünyanın en eski mesleklerinden biridir.

Bu mesleğe 'g. yalayıcılığı' da denilir. Herkesin harcı değildir. Başaranlara

parlak ve verimli bir gelecek sağlar!...

Bizde eskiden 'deve g. yağlayıcılığı' mesleği varmış. Deve kervanları

yolu üstünde, kervansaraylarda iş görürlermiş. Bir yanda nalbant, yanında

deve g. yağlayıcısı bulunurmuş. Sinekler, üvezler, devenin nazik yerlerini

ısırıp taciz etmesin diye, buraları ziftle yağlanırmış.. Şimdiki 'oto lastik tamiri,

oto yağcıları' esnafının işlevini görürlermiş.

Padişahlar, yanlarında 'nedim' dedikleri, ağzı laf yapan, boş boğaz kişiler

bulundururlarmış. Onların latifeleri, şaklabanlıkları ile öfkesini bastırır, işini

sakın ve ölçülü görürmüş!. Nedim arada bir gururunu da yağlarmış!

İncili Çavuş, bu nedimlerin tanınmış örneklerinden biridir.

Padişah, İncili'ye ' Özürü kabahatinden büyük' olmak nasıl bir şeydir

diye sormuş. İncili 'Yeri gelince söylerim Sultanım!' demiş. Bir gün

Padişah önde, İncili ardında Sarayın koridorunda arşınlarken, İncili Padişahın

ardına bir parmak atmış!..Padişah öfkeyle 'Bre ne edersin densiz?' diye

bağırmış. İncili 'Kusura bakma Sultanım, sizi Hanım Sultan sandım!'

diye özür dilemiş!.. Padişah öfkeden boğularak 'Cellad!' diye haykırınca;

İncili Çavuş, 'Özürü, kabahatinden büyük budur Sultanım!' diye hatırlat-

mış. Padişah sorusunun yanıtını almış ve sakinleşmiş. İncili kelleyi kurtarmış!

'Cesur Yürek' filminde İskoçlar, İngilizleri kızdırmak için ardlarını soyup

gösteriyorlardı. Bunun anlamı ' Kıçımı yalarsın!' demekmiş! Avrupa kültürün-

de yağdanlıklar 'g. yalayıcı' olarak nitelenmiştir..

Aşağıdaki anekdot canlı bir örnektir. Seksenli yılların ortasında, İngiliz

İTV televizyonunda bir eğlence proğramının ortasında yayın kesilir, bir 'Son

Dakika' haberi verilir. “Sayın seyirciler, biraz önce St. Anns Hastanesinden

aldığımız habere göre Prens Charles başarılı bir ameliyat geçirdi. Başhekim

Richard Johnston’un verdiği bilgiye göre, 2 saat 45 dakika süren operasyon

sonucunda, Sir Alaistair’i n dili Prens Charlesın makatından çıkarıldı. Prens iki

gün sonra taburcu edilecek…” haberini okur!

Yapılan açıklamada, Sir A.B.'nin 'konuşma yeteneğini yitirdiği..' ama

sağlığının iyi olduğu bildirilir. Sir A.B, Saray muhabirliği de yapmış bir gazete-

cidir. Prens'in makatını yalarken, dilini g. kaçırmış ve kesilerek çıkarılmış!'

yolunda bir şaka haberdir! Yağdanlıkta ölçüyü kaçırdığının uyarısıdır!..

Son derece soğuk ve ciddi bilinen İngiliz'in son derece de şakacı olduğuna

bir örnektir. İngilizlerin eleştiri tarzını da yansıtır. Prens veya Sir A.B. Kanaldan

davacı olmamışlar. Ne kanal yayına kapatılmış ne de ceza kesilmiştir!

Bizde böyle şeyler olmaz! Olsaydı yağdanlıklar sütunlar dolusu ihbarda

bulunurdu! Kanala okkalı bir Rtük cezası gelirdi, belki kanal yayına kapa-

tılırdı. Prens tombul tazminat davaları açardı. Üstüne bir de ' bu savcılar

ne iş yapar?' diye sorardı. Allahtan bizde böyle 'yağdanlıklar' olmaz!

Böyle prensler de yoktur! Allah bizi esirgemiş!!

Sağlıcakla kalın... Hasip ÖZTÜRK

Saliyazilari.blogspot.com, 02.09.14