18 Mayıs 2016 Çarşamba

EFRENK HALKI'NIN DEMOKRASİ DİRENİŞİ


Efrenk, Aslanköy'ün eski adıdır.
Adı daha Efrenk iken, 1947 yılında, muhtarlık seçimi yapılacaktır..
Zamanın seçim yöntemi 'açık oy, gizli sayım'dır. Mersin il yönetimi, eski muhtar
Tahir Şahin'in kazanmasını istemektedir. Ama halkın tercihi farklıdır. Halk, Harun Yedigöz'ü muhtar seçmek istemektedir. Seçim Halkçılarla Demokratlar arasında bir çekişme konusu olalcaktır. O yıllarda halkın deyimi ile seçim “eskiciler” ile “ yeniciler “ arasında geçecektir.
Seçimin 21 Şubat 1947 günü yapılması gerekirdi. Ayak oyunları erken başlayınca
seçim ertelenmiştir. Köy İhtiyar Heyeti ve eski muhtar, seçimi Köy Odası'nda yapmak iste-
miş, sonra niyet değiştirip Halkevi'nde yapmaya karar vermiştir. Demokratların adayı Ha-run Yedigöz ve arkadaşları, sandık başında müşahit olmak istemişler. Muhtar kabul etme-
miştir. Muhtar ve İhtiyar Heyeti huzurunda seçim başlamıştır. İlk oy kullanan üç dört seçmen seçim sandığının arkasında bir delik olduğunu ihbar edince, tartışma çıkmıştır.
Bucak Müdürü'nün gelişine kadar seçim ertelenmiştir.
Bucak Müdürü 23 Şubat 1947 günü gelmiştir.
Seçim başlatılmış. Sabah 08.30 da oy verme başlamış ve akşam 20.00 de bitmiş-
tir. Bucak müdürü, hastalandığını söyleyerek sayım-döküm işleminin ertesi günü yapılaca-
ğını bildirmiştir. Seçim sandığı Köy Odası'na kilitlenmiş ve başına iki jandarma eri nöbete
konulmuştur. Köy halkından kadınlı, erkekli yüz kişi kadarı da Köy Odası'nın etrafını çevir-
miş ve oy sandığına sahip çıkmıştır. Efrenk halkı karın üstüne ateş yakarak sabaha kadar sandığın güvenliğini korumuşlardır. Bu sırada Jandarma karakolu sandığın Karakolda muhafazasını istemiş ise de halk seçim sandığını vermemiştir. .
24.02.1947 günü Bucak müdürü ve Köy İhtiyar heyeti huzurunda sayım-döküm yapılmıştır. Eski muhtara 54 oy, yeni aday Harun Yedigöz'e 566 oy çıktığı saptanmıştır. Seçim mazbatası ve sonuç belgesi Nahiye Müdürü tarafından tanzim edilmiş ve yeni Muh-
tar Harun Yedigöz'e, vilayete teslim edilmek üzere verilmiştir. Seçim sonuçlarını Valiliğe
teslim etmek üzere, birkaç aza ile yola çıkmışlar.
Köylünün ısrarı ile seçim sandığı ve sayımı- dökümü yapılan oylar mühürlü san-dıkla birlikte öğretmen Mustafa Kubilay'a teslim edilmiştir...
Bunlar olup biterken, eski muhtar, sonucu beklemeden, seçimi kaybettiğini anla-yınca, birkaç azayı yanına alarak Mersin'in yolunu tutmuştur. Zamanın valisi T.S.Gür'e seçimi kaybettiğini haber vermiş ve tedbir istemiştir. Vali seçim sonuçları gelmeden, seçi-mi iptal ettiğini söyleyerek J. Yzb. Dağgeçen ile Özel İdare müdürünü, yeniden seçim yap-mak üzere Efrenk'e yollamıştır. Yanlarına yeteri kadar Jandarma katmıştır. Eski muhtar Tahir Şahin de onlarla birlikte, kamyonla yola çıkmıştır..
Kamyonları, yolda kara saplanınca, çevreden temin etttikleri atlarla yollarına devam etmişler. Yolda yeni seçilen muhtar Harun Yedigöz ve arkadaşlarına rastlamışlar. Onları da yanlarına katarak Efrenk'e getirmişler. Yeni Muhtar Harun Yedigöz, elindeki seçim sonuçla-
rnı, azalardan birine vererek Valiliğe iletilmesi için yollmıştır.
Valinin görevlendirdiği heyet, Efrenk'e varınca, ilk iş olarak öğretmen Mustafa Kubi-lay' a teslim edilen seçim sandığını ve sayımı-dökümü yapılmış oyları istemiştir. Öğretmen
Mustafa Kubilay, bu sandığın halk tarafından kendisine tutanakla teslim edildiğini beyan ile
teslime yanaşmamıştır. Ancak Savcıya teslim edebileceğini bildirmiştir.
Olaylar sandığın ve sayılmış oyların teslim edilmemesi üzerine başlamıştır. Jandar-
ma Yüzbaşı'sının sandığı zorla almak üzere Jandarmayı görevlendirmesi, halkın sandığı
ve oylarımızı vermeyiz, “ Oylarımız namusumuzdur! Teslim etmeyiz!” biçiminde öğretme-
nin evi çevresinde toplanmaları ile başlamıştır.
Akşam eski muhtar T. Şahin'in evinde birlikte içen J.Yzb., Tahir Şahin'i muhtar seç-
tirmekte kararlıdır. Jandarmaya süngü takmasını, karşı koyanlara ateş etmesini, kapıyı kı-
rarak sandığı almasını emretmiştir. Yaşlı genç, kadın erkek, kucağı bebeli kadınların evin
etrafını çevirip direnmesi üzerine; Yzb da tabancasını çekip bir, iki şarjörü havaya ve
insanların üstüne doğrultup boşaltmıştır. Öğretmenin evinin kapısı çevresinde insan boyu
hizasından aşağılarda çok sayıda kurşun izi bulunmuştur. Jandarma zor kullanınca halk da
bedenlerini duvar yapıp direnmiştir. Bu arada taşla ya da sopa ile yaralananlar olmuştur. Hamile kadınlar ve nineler de bu saldırıdan nasiplerini almışlardır. Akşamın mahmurluğun-
dan sıyrılamamış Yzb., dengesini yitirip düşerek yaralanmıştır. Savunmasında taş ile sal-
dırıya uğradığını savunmuştur.
Vilayetin desteklediği eski Muhtar Tahir Şahin'in yeniden muhtar seçilmesi için böyle bir çatışma yaşanmıştır. Yaşlı, genç, kucağı bebeli, yüklü kadınlar; erkeklerin yanında ve en önde oylarını savunmuşlar. Olaylar çığrından çıkınca, düzeni koruyacak kamu görevli-leri de taraf haline gelince; Vilayet Silifke Jandarma Okulu'ndan Yedeksubay Mehmet Çağlar komutasında 145 er ve 4 subayı Efrenk'de düzeni sağlamak için yollamıştır.
Bunlar Efrank'e geldiklerinde huzurun yerli yerinde olduğunu görmüşler.
Ortaya yeniden sandık konulmuş ve yeniden seçim yapılmıştır. Demokrat Partililer,
sandığa küsmüşler ve oy vermeye katılmamışlar.
Görevliler şehre dönünce Efrenk halkının bu direnişinin 'devlete karşı isyan olduğu-nu' ihbar etmişler. Haklarında kovuşturma başlatılmış. Köyden kadın, erkek 92 kişi gözaltı-na alınmış. Mersin Sorgu Hakimliği 47 kişiyi tutuklamış. Tutuklular bir süre Mersin Ceza-evin'de tutulmuşlar. Mersin Ağır Ceza Mahkemesinde duruşmaları başlamış. Sonra Adalet Bakanlığı, güvenlik gerekçesiyle, dosyayı Konya Ağır Ceza Mahkemesi'ne nakletmiştir. Tu tuklular Konya Cezaevi'ne nakledilmiş ve tahliyelerine kadar orada kalmışlardır.
Olay Türkiye bazında çok gürültü koparmıştır. Adana, Mersin, Konya, Isparta, Anka-ra, İstanbul, Antakya, Afyon, Kayseri , Muğla vb illerin avukatlarından çok sayıda kişi
Efrenk sanıklarını gönüllü savunmayı üstlenmişler..
Aralarında çok sayıda çocuklu kadınların, yaşlı kadınların da bulunduğu Efrenk'li
sanıkların yargılaması 1947 yılında başlamış, 11 duruşmadan sonra 23.06.1948 tarihinde karara bağlanmıştır. Konya Ağır Ceza Mahkemesi, bir süre sonra sanıkları salıvermiştir.
Duruşmalar sırasında kimsede silah, patlayıcı madde vs. olmadığı anlaşılmakla;
suçun vasfı değişmiştir. 'Devlete karşı isyan yerine, ' kamu görevlisine mukavemet ve yaralama' suçları sabit görülmüştür. Duruşma sonucunda sanıkların 19 'una 6'şar ay 11'er gün; 11'ine de 6' şar ay hapis cezası verilmişmiştir. Geri kalanlar da beraat etmişlerdir.
Karar duruşmasına sanıklar gelmemiş ve avukatların yüzünde karar bildirilmiştir.
Sanıklardan Hasan Koç, Osman Yavuz, Yahya Özgür, Tahir Bozkurt, Muhittin Yıl-dırım, Cemal Kurt, Osman Gürbüz, Selim Gündüz, Hamza Özgür, Harun Yedigöz, Ömer Gürbüz, Hacı Ali Yıldız, Abdulkadir Yavuz, Elife Dağdur, Elife Bozdoğan, Nedime Yıldız,
Mehmet Uçar, Zeynep Türkmen, Ayşe Çelik altışar ay 11'er gün ; Bilal Gün, Ahmet Kurt, Mehmet Gürbüz, Osman Öztürk, Ümmü Kurt, Mumine Koçak, Müslime Yazmış, Hasan Yavuz, Durmuş Yıldız, Emin Dindar ve Osman Keçeli'nin altışar ay hapislerine karar veril-
miştir.
'1947 yılında yapılan muhtarlık seçimlerinin köy muhtarlıklarının % 91’ni CHP, % 4’nü DP ve % 5’ini bağımsızlar kazanmıştır. Halkın %95'inin Demokrat Partili oldu-ğu bilinen köylerde bile sonuç değişmemiştir. Demokrat Partili olup da muhtar seçi-
lenlerin mazbataları iptal edilmiştir. Dönemin Başbakanı Recep Peker’in “Seçimlerde zor kullanma olmamıştır” demesini' yaşanan olaylar yalanlamıştır..
Efrenk -Aslanköy halkı oylarına sahip çıkmıştır. Kamu görevlilerinin yasa dışı müdahalelerine direnmişler; oy sandığını ve oylarını kaptırmamışlar. Demokrasi uğ-runa kadınlar emzikli bebeleriyle aylarca hapislerde yatmışlar. Konya gibi aykırı bir yerdeki mahkemeye gidip gelmek zorunda kalmışlar. Halk onlara sahip çıkmış, araç tahsis etmiş; Konya'da yemek ve yatacak yer göstermişlerdir....
Efrenk- Aslanköy, Torosların 1400 m. rakımında; Bulgar Dağları eteğinde kurulmuş bir Yörük-Türkmen köyüdür. Şimdi yeni açılan yoldan Mersin'e uzaklığı 60 km dir. O yıllarda Mersin'e inmek için önce Fındıkpınar'a inmeleri gerekirdi. Fındık-pınar'dan sonra daha 40 km yol vardı. Düzenli yol yoktu. Düzenli araç yoktu. Aşırı kar yağardı. İlk karla birlikte Durnaz Boğazı kapanırdı. Boğaz 1500 m rakımlıydı.
Bütün bu yokluklara karşın halkı okumaya, yazmaya meraklıydı. Bugün halkın okuma-yazma oranı %100 dür. Gençlerinin yarıdan çoğu lise ve hatta üniversite mezunudur. Türkiye'nin hemen her yerinde, her kurumunda görev yapan bir Aslanköylü vardır.
Osman Şahin bu köyden yetişmiş bir yazardır. Çok sayıda dizinin senaryosunu yaz-
mıştır. Çok sayıda eseri filme çekilmiştir. Onlarca dile çevrilmiştir. Behzat Ay bu köyden yetişmiş bir yazardı.. Kestel Onbaşı bu köydendi. Kadınları akşama kadar tarlada, bahçe-de çalışırlar; kendi yazdıkları oyunu akşam oynarlardı. Dünyada namları yayılmıştır. Hemen her kıta'da gösterilerini yapmışlar ve davet olunmuşlardır. Ümmiye Koçak önde gelen bir örnektir.. 'Anaocağı' dizisinin Ümmiye Anası odur.
Efrenk adı, MS. 999 yılında, I.Harçlı Seferleri sırasında, Kılıçaslan'ın baskısından yılan Frankların, Dümbelek Boğazı'ndan yöreye inmesiyle alınmıştır. Bu ad 1950 yılına değin köyün adı olarak kalmıştır. Sonra Yörük-Türkmen halk yöreye yerleşmiştir. Kışın çok
karın yağdığı bir yer olarak bilinir. Fındıkpınar üstünden Mersin'e erişilirdi. 1500 m rakımlı
Durnaz geçitinden geçilmesi gerekirdi. Sonra Yavca üstünden yeni bir yol açıldı. Yaz- kış
açık olan bu yol ulaşımı rahatlattı.
Efrenk adı 1950 yılında Aslanköy olarak değiştirildi. Bu değişim Şanlıurfa, Gaziantep Karamanmaraş gibi bir değişimdir. Kurtuluş Savaşı sırasında, Kuvayı Milliyenin direniş odaklarının birisi olmuştur. Fransız üniforması ve silahları ile donatılmış Ermeni Lejyonu militanlarına karşı koymuşlardır..
Yakın zamana kadar belediyelik bir yerdi.
Lise ve meslek okullarını barındıran bir kasabadır...
Demokrasi kavgası vermiş oylarına sahip çıkmış; bu uğurda yaşlı genç, kadın -erkek demeden bedel ödemişler; aylarca hapishanelerde 'devlete isyan edenler!' yaftasıyla yat-
mışlar. Demokrasi savaşçısı bir halkın köyüdür Efrenk!.
Yetmiş yıl kadar önce yaşanan bu olay kamuoyunda yeterince bilinmez. Ya da unutulmuştur. Atatürk'ün de imi ile köye ' Aslanköy' adı verilmiştir. Bu ancak 1950 yılında yerine getirilmiştir. Dünün Efrenk adı, bugün Aslanköy'dür. 17.05.2016
Sağlıcakla kalın.... Hasip ÖZTÜRK
Saliyazilari. blogspot.com. Hasipozturk@hotmail.com.
17.05.2016, Bursa

2 Mayıs 2016 Pazartesi

KUT'ÜL- AMARE


Atatürk düşmanları, her fırsatı onun aleyhinde kullanırIar.
Günün modası Kut'ül-Amare Zaferi'nin kutlanmasıdır. Niye kutlanmasın?.
Elbette bu zafer kutlanmalıdır. Çanakkale Zarferi'nden sonra Osmanlı Devleti'nin İngiliz
Sömürgeciliğine karşı kazandığı tek zafer Kut'ül-Amare zaferidir!
Kut'ül- Amare'deki Osmanlı ordusunun başında Alman Goltz Paşa vardı. Altındaki Tümen
komutanlarından birisi Albay Nurettin (Sakallı Nurettin) diğeri Albay Halil Bey idi. Enver
Paşa'nın amcasıydı. Goltz Paşa ölünce, ordunun başına Halil Paşa geçmişti.
Kabaca 1953 yılına değin Kut'ül-Amare zaferi kutlanırdı. İlkokula 1950 yılında başlamıştım.
Bu zaferi bilirdim. Bu savaşı yaşamış Gaziler aramızdaydı. Bizzat öyküsünü onların
ağzından dinleyerek öğrenmiştik. Halil Paşa adını ve General Tavşend'in adını da bilirdik.
Kuşatmanın sonunda General Tavşend yönetimindeki 5 İngiliz Generalini ve 13.000'i aşkın
subay ve askerini esir almıştık. İngiliz'in itibarını beş paralık etmiştik!
Albay Sakallı Nurettin'in pek adını duymamıştık.
Sonradan gelip İstiklal Savaşı'na katıldı. Kolordu Komutanlığı da yaptı..
Biraz sofu tabiatlı olduğundan, devrimci karargahın aykırı paşalarından idi..
1953 'de veya öncesinde ABD veya İngiltere'nin ricası ile Rahmetli Menderes'den bu zaferi
kutlamayın ricası geldi. Belki de Nato'ya katılmanın ön koşullarından birisiydi.
O günden beri bu zafer kutlanmaz! Böylece İngiliz'in rencide olması önlenmiştir!
Bu gün bu konu niye gündeme geldi? Sakallı Nurettin Paşa Kurtuluş Savaşı'nın önemli paşa-
larından biriydi. Tutucu yapıda olduğu için, sonradan biraz gerilerde kalmıştır. Kut'ül-Ama-
re savaşında, 6.nci Tümenin komutanı idi..
Cumhuriyeti Kuranlar, Sakallı Nurettin Paşa'yı sevmedikleri için, Cumhuriyet döneminde
Kut'ül-Amare Zaferi'nin kutlanmadığını ima ederler. Bu imanın altında yatan Cumhuriyeti
kuranlara taan vardır. Kötüleme vardır. Haksızlık ve gıybet vardır. İşin aslı yukarı özetlendiği
gibidir. Menderes iktidarı döneminde bu Zafer'in kutlanması boşlanmıştır.
Önce bilgilenmek, sonra imada bulunmak gerekir!..
Kut'ül-Amare kasabası, Irak'da Basra Körfezi'nin kuzeyinde; Bağdat'a 80-100 km
uzaklıktadır. Dicle ırmağı kıyısında, stratejik bir yerdir. O topraklarda yüzbinlerce şehit
bırakıp gledik...
'Hasta Adam' I. Dünya Paylaşım Savaşı'nı yenik kapatınca; o topraklar İngiliz'in eline
geçti. Petrol bulunan yerler, cetvelle çizilerek yapay devletçikler üretildi. Toprağın üstünü
sözüm ona yerel devletçikler yönetti; altındaki petrolü de İngiliz ve ABD'nin Uluslararası
sermayesi işletti. Şimidi 'Arap Baharı' bahanesiyle petrol bulunan topraklar yangın yerine
çevrildi. Suriye, Irak, Mısır, Tunus, Libya, Somali ve Sudan'ın vb kurulu düzeni yıkıldı.
AB, İngiliz ve ABD'nin Uluslar arası sermayesi bu tophrakların petrolünü sömürüyorlar.
Bu yörelerin halkı da birbirini boğazlıyorlar!.
Kisinger ne demişti? Artık Hıristiyanlarla Müslümanlar savaşmayacaklar. Bundan böyle
Müslümanlarla müslümanlar savaşacaktır! Aynen öyle oluyor, Deccalin dediği gibi..
Bakın Müslüman dünyasına! Mezheplere, tarikatlara bölünmüşler. ' Allahüekber!' diyerek
birbirlerini boğazlıyorlar! Ölenler de 'Allahüekber!' diyorlar. Ellerindeki silahlar hep
petrolü sömürenlerin verdiği silahlar!. Tam bir kördöğüş sarmalındalar!
Türkiye'ye gelen 'Işid'ci olduğu sanılan patlayıcı yüklü, müslümanlar, Türkiye'nin müslüman
halkının üzerine ' Allahüekber!' diyerek bombayla patlıyorlar!.
Bu ne cehalettir! Bu ne bilgisizliktir! Kitabımız “ Oku!” diyerek indirilmiştir! Okumadan,
anlamadan müslüman olunur mu? Olursa böyle olur!
Sağlıcakla kalın! Hasip ÖZTÜRK
Saliyazilari.blogspot.com ; hasipozturk@hotmail.com