Hükumet,
Meclisten geçmesi zor kararları, Kanun Hükmünde Kararnamelerle
çözmektedir.
Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması
hakkındaki
696
sayılı K.H.K. bunlardan birisidir. 137 maddelik bu K.H.K. ile çok
sayıda yasada değişiklik yapılmıştır. (24.Aralık.2017 tarihli
30280 sayılı RG)
Bu
değişiklikler arasında, en çok tartışma yaratanı mad. 121 ile
yapılan değişikliktir. 8.11.-2016 tarihli, 6755 sayılı
Olağanüstü Hal Kapsamında Alınması gereken Tedbirler ile Bazı
Kurum ve Kuruluşlara Dair Düzenlemeler Yapılması hakkında
K.H.K.nin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanunun 37.
maddesi en çok su kaldıran madde olmuştur.
Eklenen
fıkra “ Resmi bir sıfat taşıyıp taşımadıklarına veya
resmi bir görevi yerine getirip getirmediklerine bakılmaksızın
15.07.2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe teşebbüsü ve terör
eylemleri ile bunların devamı niteliğindeki eylemlerin
bastırılması kapsamında hareket eden kişiler hakkında da
birinci fıkra hükümleri uygulanır.
Aynı
Yasanın, Sorumluluk kenar başlığı taşıyan 37. maddesinin 1.
fıkrası “ (1) 15.07.2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe
teşebbüsü ve terör eylemleri ile bunların devamı niteliğindeki
eylemlerin bastırılması kapsamında karar alan, karar veya
tedbirler icra eden her türlü adli ve idari önlemler kapsamında
görev alan kişiler ile olağan-üstü hal süresince yayımlanan
kanun hükmünde kararnameler kapsamında karar alan ve görevleri
yerine getiren kişilerin bu karar, görev ve fiilleri nedeniyle
hukuki, idari, mali ve cezai sorumluluğu doğmaz.”
denilmiştir.
Pratikte
yasanın 1. fıkrası resmi görevlileri kapsamaktadır. Olağanüstü
Hal Süresince de bu koruma sürmektedir.
İkinci
fıkra, resmi bir sıfat taşıyıp taşımadıklarına veya resmi
bir görevi yerine getirip getirmediklerine bakılmaksızın sivil
şahısları da kapsamıştır. Başlangıç 15.7.2016 darbe
teşebbüsü olarak gösteriliyor olsa da “ bunların devamı
niteliğinde” olaylarda da geçerli tutul-muştur. Bu söylem
ucu açık bir söylemdir. Gelecekte silahlandırılacak “milis
güçlerine” de aynı korumayı sağlamaya açık bir hükümdür.
Nitekim 15 Temmuz gecesinde, sıradan insanlar; kadınlar, erkekler,
ev kadınları, işsizler, az gelirliler, hatta engelli kişiler vb.;
kendilerini görevli bilip köprü üstüne koşmuşlar; tankların
önüne, üstüne çıkmışlar, altına yatmışlardır. Bunlardan
ölenler, yaralananlar ve sakatlananlar olmuştur...Hatta çocuklarını
yanlarında getirenlere bile rastlanmıştır..
Bu
davranış olağan ve sıradan bir davranış olarak görülmemiştir.
Sanki önceden bir hazırlık yapıldığı kuşkusu
vermektedir. Önceden bir hazırlık olduğu kanaati uyandırmaktadır.
Sıradan insanların, demokrasi bekçisi kesilmesi hoşa giden bir
davranıştır. Ancak silahlı güçlere karşı, önce toplumun en
sıradan kişilerin bu role soyunması alışılmış bir tepki
değildir.
Terörist
olmadıkları, emir kulu olarak köprü üstüne çıktıkları
anlaşılan erlerin, bu süreçte boğazlarının kesilmesi de
alışılmış sıradan insanlardan umulan tepkiler değildir. Fetöcü
olup bu maceraya katılanların davranışlarında bir gariplik
yoktur. Onlar birinin emriyle ' ya devlet başa, ya kuzgun
leşe' demişlerdir. Olumsuzlukları göze almışlardır. Ama
sıradan insanların, bir yerden emir almış gibi, bu gözü dönmüş
silahlı güruhun önüne, tankların önüne atılması
dikkat
çekicidir!..
Devlet
bunlara ciddi tazminatlar ödemiş, maaşlar bağlamıştır.
Yaptıkları hizmetin bedeli karşılanmıştır. Görülmemiş bir
hızda ve tutarda bu karşılıklar verilmiştir. Bizi koruyanların
hizmetleri hemen değerlendirilir, biz de onları koruruz gibi bir
imaj yaratılmıştır.
Niyetler,
amellere göre değerlendirilir. İlk defa bir cemaat örgütü,
darbe girişiminde bulun-muştur. T.S.K. içine sızmış unsurlarla,
devlet içine sızdırılmış sivil militanlar da darbe girişi-mine
katılmışlardır. Sıradan yurttaşların fiilen darbe girişimine
karşı duruşları da ilk defa yaşanmıştır. Darbeyi kim yaparsa
yapsın, terörü kim yaparsa yapsın ona karşıyız. En sert
biçimde karşılık görmelidirler.. Bu ayrıdır. Aslında
Fetöcülerin darbe girişimi yıllar öncesinde başlamıştır. Her
yere ve hizmete göre insanları yetiştirip devletin içine
yerleştirmişler. Adliyeyi ele geçirmişler. Kumpaslar yapmışlar.
Devletin Kozmik Odası'na girmişler ve binlerce sayfa
plan
ve projelerini ele geçirmişler. Darbe girişimi o zaman
başlamıştır.
Askeri
hiyerarşi daha o zamanda bozulmuştur. On yıllar ötesine kadar
planlı, oturmuş terfi sırası ve zinciri bozulmuştur. Sonuçta
beklenmedik kişiler askerin başına geçirilmiştir.
Askerin
alışılmış disiplini, sadakati ve temel ilkeleri darbeyi
engellemiştir..
Bütün
bu olanlarda ciddi bir gariplik yok mudur?
Sağlıcakla
kalın...
Hasip ÖZTÜRK
Saliyaziları.blogspot.com,
Bursa, 19.01.2018, hasipozturk@hotmail.com