23 Mart 2012 Cuma

4+4+4= 12 Mİ?

4+4+4= 12 Mİ?
Sekiz yıllık temel eğitim, ya da zorunlu eğitimden beklenen başarı sağlanamamış!
Nereden çıktı bu hüküm? Eğitimin 4+4+4 = 12 yıl olarak belirlenmesine ilişkin bir kanun
teklifi var Mecliste..
Eğitim Komisyonundan kanun teklifi geçmiş! Hem de 24 dakikada, sille tokat eşliğinde kabul edilmiş!
Muhalefet millet vekilleri komisyona bile sokulmamış! Girmek isteyene tekme tokat girişmişler!
Komisyon başkanı tek kale oylama yapmış!!
Komisyon Başkanı, eski öğretmeninden öyle bir azar yemiş ki, akıllara zarar!
Eğitim, gelecek kuşakların eğitilmesi ve uygar bir toplum yaratılmasının biricik yoludur.
Burada herkes hemfikir! Herkes fikirde uzlaşıyor. Eğitimin nasıl olacağına gelince işin rengi değişiyor.
Her ağızdan ilim, bilim, medeniyet, gelişmiş toplumlar, batı, Avrupa Birliği, demokrasi sözü çıkıyor da
sonuçta uzlaşma olmuyor! Uzlaşma eksikliği tekme, tokatla gideriliyor!
Belli ki bu nesli, bu çoğunluğu eğitememişiz!
Öyleyse değiştirelim!..
Önce ana sınıfı dediler. Vazgeçtiler. Ana sınıfı açılması gerekli.. Ama derslik,beslenme ünitesi ves hazır değil. Yeterince ana sınıfı öğretmeni yok! Ortam anasınıfı açılmasına, yaygınlaştırılmasına uygun değil.
Zorunlu eğitim 60 aylıktan başlasın, en geç 72 aylık olanlar kesinlikle okula başlasın! Uygulamayı
Bakanlık belirlesin demişler. Eyvallah! Şimdi çocuklar televizyon çocuğu. Eskilere göre manen daha hızlı gelişiyorlar. Yaşlarına göre bilgililer. Bütün dünya evlerinin içine geliyor. Bilgisayar araçlarıyla içli dışlılar.
Okula başlama yaşının bir yaş öne alınması gerekli olmuştur..
Eskiden adı ilkokuldu, 5 yıl zorunluydu. Bunu üç yıllık ortaokul izlerdi.Biz bu iki okulu birleştirdik!
Adına ilköğretim dedik! 8 yıllık kesintisiz ve zorunlu eğitime geçtik! Daha ilköğretim okullarının meyvesini almadık! İyi mi ettik, yanlış mı ettik? Bilmiyoruz. İlmi araştırma bile yapmadık. Ne sonuç aldığımızı bilmeden, ilköğretimden, sekiz yıllık kesintisiz ve zorunlu eğitimden vazgeçiyoruz!
. Üniversite öncesi eğitimi 4+4+4 gibi üç bölüme ayırıyoruz. Yani, Meclise gelen kanun teklifi böyle istiyor, İşin başında 8 yıllık zorunlu ve kesintisiz eğitimi bozmak için, iktidar bloku oluşturulmuş. Tekme tokat kanu-nu geçirme hazırlığında iktidar. Sayın Başbakan geçirin demiş. Kimseye kulak astıkları yok!
Bu girişim ilkokula geri dönüş müdür? Okula başlama yaşı indiriliyor, eğitim süresi 4 yıla iniyor.
Çocuk on yaşında, ilk 4 yılın ardından ortada kalacak gibi! Çok seçenek varmış gibi istediğini seçebilecekmiş! Açık eğitim, Kur'an kursu, yatay geçiş, ikinci dört yıla devam gibi! Çırak bile olamaz! Çıraklık yaşı 14, inse
olacak 13!. Birinci dört yılın sonunda bir boşluk ve karmaşa çocukları bekliyor.
İkinci 4 yıl, ortaokul çağı. Adı konulmadan geri getiriliyor. Yine önünde işleyeceği kuşkulu seçenekler
var. Meslek okullarına gitmek, yatay geçiş, seçmeli ders tuzakları!..
Son 4 yıl, lise eğitimi. Yani şimdi 4+4+4= on iki yıl ediyor mu?.
Hoca rahmetlinin kardan helvası gibi! Kendisi de beğenmemiş..
İnatlaşmaktan, dindar., kindar söyleminden vaz geçilmeli! İtişip kakışmaktan da vaz geçilmeli.
Bu toplumun geleceği birlikte inşa edilmeli. % 50+%50 bir bütün eder. Yüce Türk milleti.. Kimi kimin için
itip kakabilirsiniz? Bir zamanlar Anadolu liseleri yaygınlaşırken, devlet kendi kadroları için Anadolu liselerini kuruyor demişlerdi. Öteki okullardan çıkacaklar da işçi, esnaf olacak denilmişti. Dedikleri çıktı mı? Bu işte fantezilere yer yoktur.
Çocukların %70'ini hala düz liselerde okutuyoruz. Lise bitiyor, gencin bir mesleği yok! Acı olan bu!
İş üniversite lotaryasına kalıyor. Üniversite kapısında, içindekilerin iki, üç katı birikmiş! Giren de mutsuz, dışarıda kalan da! Bitiren de işsiz, bitirmeyen de!
Gelin meslek okullarını iyileştirelim, yaygınlaştıralım! Lise öğrenimini bitiren herkesin mesleği olsun! Ekonomik bir işlevi olsun. Yetenekli, bilgili ve gayretli olanlara üniversite kapısını açık tutalım. Kimse
üniversite kapısının önünde ve ardında hayal kırıklığı yaşamasın! Yeteneği olan zorlasın!
Ama bu kapı gençliği kurtuluşa götüren tek kapı olmaktan çıkarılsın!
Devir bilişim çağı! Teknoloji çağı! Rekabet çağı! Çağın gerisine düşmeyelim.
Sayın Başbakan, herkesten üç çocuk istemiş! Çağın gereklerine göre bu çocuklar hangi okullarda okuyacaklar? Ben Yol Vergisini anımsarım! Altı çocuğu olan Yol vergisinden bağışıktı! O kalabalıklar oy
deposu oldular! Yine mi?
Kesintisiz, zorunlu eğitim herkes için olsun. Herkesin bir mesleği olsun! Yeteneği olanlara, üniversite
açık tutulsun! Bir kere olsun uzlaşmayı deneyin! Tekmesiz, tokatsız bir uzlaşma olsun!
Çocuklarımızı iyi eğitelim! Geleceklerine onlar karar versin!
Sağlıcakla kalın.. Hasip ÖZTÜRK

14 Mart 2012 Çarşamba

ADI SİYASET

ADI SİYASET
Uludere su yolu oldu!
İktidara yakın olanlar bir bir gidiyorlar! Aile boyu baskılar var.
Bombalama emrini kimin verdiği bir türlü açıklanamıyor!
Otuzlu yılların sonlarına rastlayan Dersim İsyanı'nda CHP'yi bir çırpıda suçlu
bulan, Sayın Başbakan'ın dili, Uludere Bombalamasına gelince tutuluyor!
Belli ki halkın gözünden gizlenen bir şeyler var! Olayı soğutmayı, unutturmayı
yeğliyorlar. Parayla pulla mağdurları susturmaya çabalıyorlar.
Balyoz soruşturması bile bitiriliyor. Uludere soruşturması bitmiyor!
Cumhuriyetin kuruluşu ve izleyen yıllarda yaşanmışları, isyanları teklemeden suçlu
ilan ediyorlar. İstiklal Mahkemeleri'nde yargılanıp mahkum olanlara itibarlarını iade
ediliyor. Olabilir! Cumhuriyet, Yüz Elliliklerin bile itibarlarını iade etti. Saygın yurttaş olmanın kapılarını açtı. Geçmişte, suçlu görülüp yargılanan ve hatta infaz edilenlere kapılar kapalı değildir.
Tek parti dönemini dile dolayıp CHP'ye saldırmanın dayanılmaz tadını bir yana bırakın!
Orada tarih yazıldı! Orada tarih yaşandı! Toplum bunların bağışlanmasını taşıyacak hoşgörüye
varınca, onlarında itibarları iade edilir. Yeterki, hıyanet çekim merkezi olmasın!
Hükümet kendi kafa yapısına uygun olanların peşindedir. Onları bağışlamanın yolunu
arıyor. Yüzde elli oyla, her şeyin galibi saymaktadır iktidarı. .Cumhuriyeti dönüştürmek istiyor!
Kafasındaki düğümleri, ne bahasına olursa olsun hayata geçirmenin sevdasına düşmüştür!
Yüzde ellinin istediğini herkes istemek zorundadır diyor. Buna kimsenin engel olamayacağını söylüyor! Kırk sekiz saat geçmeden kavga döğüş, 4+4+4 eğitim tasarısı Meclis Komisyonundan
geçiyor. Ana Muhalefet liderinin “ Eşkıya güpe gündüz meclise inmiş!” mealindeki yakınmasına bakılırsa; komisyon kararı uzlaşmayla değil, kaba kuvvetle geçirilmiş!
Yani muhalefete oy veren yüzde elli döğülerek, karar geçirilmiştir!
Topluma vaad edilen ileri demokrasi bu olmalı! Yalova Milletvekili Sayın Muharrem İnce'nin deyimiyle, ileri demokrasinin faşizm olduğu anlaşılmıştır...
Sayın Başbakan, sürekli Tek Parti Yönetiminde geçen yılları eleştirmektedir.
1950 yılında iktidar olan Demokrat Parti liderleri, tek parti döneminin liderleri değil miydi? Başbakan, bakan, Meclis Başkanı, milletvekili değil miydiler? Alınan kararların altında imzaları,
rızaları yok muydu? Eylemde ortak değil miydiler?
Şimdi, iktidarın lideri tek parti sürecine giden yola girdiğinin farkında değil mi?
Milletvekillerinin, Türkiye'nin milletvekili gibi değil, liderin milletvekili gibi davrandığını görmüyor mu? Meclisin özgür iradesi yürümekte midir?
Geçen hafta Danıştay'ın bir dairesinin hakimlerinin yarıdan çoğu değiştirilmedi mi? Yetkili savcı,
MİT yöneticilerini soruşturmakta ısrar ederse, açılacak davaya bakacak Danıştay Dairesi, hakimleri değiştirilen daire, değil midir?
Hani yargı bağımsızdı? Hani yargıçlar istekleri dışında tayin edilemezdi. HSYK'dan, Danıştay
Başkanı'nın isteğinden söz açmayın. Kimin ne istediği bellidir!
Sayın Başbakan, ayağına dolaşacak engel istemiyor!
Zevkle eleştirdiği Tek Parti döneminde bunlar olmadı.
En güçlü lider, yargı kademeleriyle uğraşmadı!
Kamu görevinde eli kirlendiği söylenenlere, Bağımsız Yargıyı, Yüce Divanı adres
gösterdi. Yargının önünde aklanıp döndüler!
Bu korku niye? Yargı Reformu diye geçirilen kurallar yetmedi mi?
Ankara'da hakimler var! Demeye niçin zorlanırsınız?
Bir bildiğiniz varsa, ona bir şey diyemem!
Sağlıcakla kalın... Hasip ÖZTÜRK

6 Mart 2012 Salı

DİNCİ VE KİNCİ

 
DİNCİ VE KİNCİ
İskilipli Atıf Hoca'nın adı, İskilip Devlet Hastanesi'ne verilmiş.
Devlet, İskilipli Atıf Hoca'nın itibarını iade etmiş!
İskilipli Atıf Hoca kimdir?
Teal-i İslam Cemiyeti'nin ikinci başkanıydı. Başkanı da olmuş. 31 Mart faciasını kışkırttığı,
Mahmut Şevket Paşa'nın öldürülmesine neden olduğu da söylenen birisi..
Meşrutiyetten beri yeniliklere ve devrimlere karşıdır. Teal-i İslam (İslam Yüceltme) Cemiyeti
başkanı sıfatıyla yazdığı bildiriyi-fetvayı Yunan uçaklarıyla cephe gerisine attıran bir işbirlikçidir!
Bakın bildiride neler söylemiş:
...Mustafa Kemal ve Kuvvayı Milliye maskaraları, Yunan askerinin önünden kaçıyor!
Bu EŞKiYALARIN ve ASİLERİN en kısa zamanda bertaraf edilmesi HEPİMİZE FARZDIR!”
(...) “ Bu ZALİMLERİN CİNAYETLERİNE daha ne kadar göz yumacaksınız?”;
(...) “Yunan Ordusu, HALİFENİN ORDUSU SAYILIR! Hiç de zararlı bir topluluk değildir!”,
(...) “Asıl KAFASI KOPARILACAK MAHLUKAT ANKARA'DADIR!”
İskilipli Atıf Hoca'nın bildirisi bu doğrultuda sürer!. Ankara'daki Kuvvayı-ı Milliye'ye karşı,
işgal güçleriyle, düşmanla işbirliği içindedir..
Yazı Devrimi'ne karşı çıkmıştır. “...Yeni harfleri kullananlar cehennemde yanacaktır!” diye halkı kışkırtmıştır.
Keza Şapka Devrimi'ne karşı çıkmış “ Şapka giymek küfürdür, dinsizliktir!” diyerek Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ne karşı halkı isyana kışkırtmıştır!
Daha öncesinden “Frenk Mukallitliği ve Şapka” adıyla bir kitap yazarak, doğmadan
Şapka Devrimine karşı tavır koymuştur. Bu kitap toplatılmış ve yasaklanmıştır!.
Ancak, Ankara İstiklal Mahkemesi zabıtlarına göre (1926, 3 şubat Çarşamba, 1. celse)
“..Atıf Hoca, TC'nin yenilik ve ilerlemeye doğru attığı adımlara mani olmak ve halkı isyana
ve irticaa teşvik etmek kastıyla:....1924 sonlarında “Frenk Mukallitliği ve Şapka” adlı eseri
yayınladığı, ..mezkür risalenin toplatılmasının ve dağıtılmasının.. yasaklanmasına..rağmen..eserin,
isyanın çıktığı yerlerde aramalarda elde edildiği,...yargılanan sanıkların sorgusundan isyandan biri iki ay evvel
getirilerek elden ele dolaştırıldığı,...yasaklanmasına karşın basım ve dağıtımının yapıldığı,.. özellikle doğu vilayetlere
 ücretsiz yollandığı,..Teali İslam Cemiyeti adına düzenlediği beyannameleri, sonradan aldığı inkar tertiplerine rağmen
Yunan uçakları ile istiklal ve hayat hakkı için mücadele eden Anadolu köylerine attırdığı ve yeniliğe ve cumhuriyete
 daima bir düşman vaziyeti almış olan..adı geçen kişinin son isyan hadisesi ile maddeten ve manen
 alakadar olduğu...” anlaşılmakla salben idamına karar verilmiştir.
İskilipli Atıf Hoca'nın idam cezası ile cezalandırılmasını, o günün koşulları içinde değerlendirmek gerekir.
 Devrim karşıtları devrime yaşam hakkı tanımazlar! İşgalcilerle, düşmanla işbirliği yapmaktan çekinmezler! Devrim, düşmanlarını temizler!
Osmanlı'nın külünden Türkiye Cumhuriyeti doğmuşsa, bu suretle doğmuştur. Yoksa daha
doğmadan öldürmeye azmedenler, hiç boş durmamışlar. Atıf Hoca'da bunlardan birisidir..
Türkiye'de, günümüz siyasetinin mimarlarından, ABD Elçiliğinde görevli Graham Fuller adlı, Dışişleri mensubu bakın neler demiş:
Türkler Kemalizm'i terk edip ILIMLI İSLAMI BENİMSEMELİDİR.
Ilımlı İslam, Kemalizm'i silmeye yönelik bir KARŞI DEVRİMDİR.
Bu devrimin karşısındaki tek güç TÜRK ORDUSU ile ULUSALCI AYDINLARDIR
ve TASFİYE EDİLMELERİ gerekir.”
Neymiş? Türkler Kemalizmi terk edip Ilımlı İslamı benimsemeli! Ilımlı İslam karşı devrimdir.
Tek engel Türk Ordusu ile ulusalcı aydınlardır. Tasfiye edilmelidir.
Türk ordusunu yöneten subaylar şimdi nerede? Silivri'de! Terör suçlaması ile tutuklular.
Aydınlar Silivri'de, terör suçlaması ile yıllardır tutuklular!
Niçin? Ilımlı İslamın egemen olması için! Karşı devrim için bunların tasfiyesi gerekiyordu!
Kim demiş bunu: Graham Fuller! ABD Dışişlerinde görevli, bir işbitirici!..
Siyasetin başında kim var? ABD'nin, orta doğuda 22 ülkenin sınırlarını değiştirecek, Büyük
Ortadoğu Projesi'nin Eşbaşkanı!
İskilipli Atıf Hoca'nın itibarını iadede geç bile kalmışlar!.
Sıra Şeyh Sait'e geldi. Şeyh Rıza'yı ve özür dilemeyi de unutmayın!
Sağlıcakla kalın... Hasip ÖZTÜRK