27 Mart 2013 Çarşamba

ZAMANLAMA İsrail Türkiye'den özür dilemiş! Üç buçuk sene geçmiş! Özür dilememişler. Ne oldu şimdi? İsrail'de üç buçuk atmış! Niye beklemişler? Neyi beklemişler? Meğer özürün vakti gelmiş! Başkan Obama, beyzbol sopasıyla gelmiş! 'Özür dilemenin vakti!' demiş! İsrail, ikiletmemiş, ikilemiş! Netenyahu, “Neden yahu?” dememiş. ' Ölenlere rahmet diler, kalanlara da taz- minat öderiz! ; 'Kesmezse Gazze'den ablukayı kaldırırız, canınız sağolsun!' demiş!.. Siyasette görünen nedenlerin yanında, görünmeyenleri de vardır.. Ne değişti de İsrail özür diledi? Başkan Obama, ne diye onların 'yukasını sıktı?!' Siyasette zamanlama önemlidir! ABD, İsrail, İngiltere, hatta Fransa ve Almanya için!. Suriye'de siyasetin sert önlemlerine sıra gelmiştir.Yemek pişmiş, servise sıra gelmiş!. Müslüman Kardeşler, Hamas, Taleban gibi ABD güdümlü terör örgütlerinin işi bitmiştir! Suriye'yi çökertecekleri kadar çökerttiler! Artık profesyonel kadroların el koyma zamanıdır. Suriye'yi onlar biçimlendirecek! GOP'un, ya da BOB'un sırası gelmiştir.. Suriye kaça bölünecek? İsrail'in payı ne olacak? Golan tepelerini, Kuneytra sırtlarını, sularını topraklarına katacak mı? Kürtler'i denize çıkaracaklar mı? Uyuzu verdikleri gibi tırnak vermeye yanaşacaklar mı? Elleri nereye kadar uzanabilecek? Yoksa, Misak-ı Milli hakkınız, söke söke alınız mı diyecekler?! Olmaz ya, olursa Türkya-Kürtya Federe Devleti mi kurduracaklar?!! Başkan Esed ve Nusayrileri bir kasaba devleti mi olacaklar? Ruslar'a Tartuss limanı ve çevresini kullan, sesini çıkarma mı denilecek? Türkiye, taşaron karı alacak mı? Üste mi verecek? Yoksa, 'Özür dilettik! Boyanı cilaladık! Başkanlık garanti! Seni kahraman yaptık! İçeride kahraman, Araplar gözünde güçlü kıldık! AB uyduramadık, Başkanlık verdik!' mi diyecekler?.. 'Hem artık Doğu Akdeniz'in gazını, tuzunu sorun etmezsin!!.. Büyük Devlet adamısın, idare et!' de diyebilirler.. Olacağa bakın! Deliğe süpürme muhabbetinden çıktı, Çankaya göründü! Onu kahraman yaptılar! Anayasa, başkanlık helal! ' One minute!' bir araçtı, 'özür dilenmesi' bir araçtı,'demokrasi' bir araçtı! Birikti, piyasası açıldı! İthal samanı piyasaya sürüyorlar! Dost ABD'den, İngiltere'den, AB'den küçük bir jest esirgenir mi? Sen büyük bir devletin, büyük bir başkanısın! Kim tutar seni? Başkanlık yetmez ama, evet!.. Zamanlama müthiş! Samanı piyasaya sürme zamanı! Bizde kalmadı, ithal samanı sürecekler! Gerçekten zamanlama ve samanlama harika! Bizimkileri cilaladılar, onlara yetti! Ortadoğu'yu kendileri biçimleyecekler!.. İtiraz eden olmayacak! ABD'nin hedefinde İran var! Türkiye'nin sınıra yakın üsleri, tesisleri var! Yakın dostlara 'kıyak' geçilebilir! Rahmetli Enver Paşa'da öyle yapardı. Tezkereyle olmayan, hatırla olur! Osmanlı İmparatorluğu da öyle hatırla gümlemişti!!.. Kim itiraz edecek? İtiraz edecek münasebetsizler, 'terörist' deposunda kilitliler! Zaman 'Terörist Başı'yla müzakere zamanıdır! Bir başkanlık için, özerkliğin lafı mı olur! Ver özerkliği, al başkanlığı! 'Babanın malını mı veriyorsun? ' demezler. Diyeceklerin ağzı bağlanmıştır! Taşlar bağlanmıştır! Köpekler salınmıştır! Ne gam? Onun beyzbol sopası var! Karacaoğlan da terörist olmuş sanki, ötelerden seslenip 'İğneden ipliğe sorulur birgün!' demiş! Halkın ağzı pirinç kesesi, makarna torbası değil ki büzesin! Şairlerin ağzını asla büzemezsin! Büzülebilseydi, şair demezlerdi... Sağlıcakla kalın... Hasip ÖZTÜRK *Hasip ÖZTÜRK, Türkiye/Bursa *

20 Mart 2013 Çarşamba

GAYDA MI, TULUM MU

GAYDA MI, TULUM MU CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Rize'lilerin bir gününe katılmış. Orada Rizeli gençler, tulum eşliğinde horon tepmişler! Buraya kadar söylenende bir gariplik yok! CHP'nin sosyal medyasında tulum yerine gayda yazılmış! 'Gayda eşliğinde horon tepmişler!' Tuluma gayda denir mi? Demiş cahil uşaklar! Sosyal medyadaki bu yanlışlık düzeltilmiş! Tuluma tulum denilmiş! Ama bu işin başındaki gençler kovulmuşlar! Gayda bir Asya-Kafkas çalgısıdır. Keltlerle birlikte Orta ve Batı Avrupa'ya taşınmıştır. Keltler Almanya'da Boiler (Bohemyalılar), Fransa'da Galyalılar (Asteriks'in akrabaları) İspanya'da Keltler, İrlanda'da Keltler, İngiltere'de Galler, Skoçlar (Celtik-Ekose), Türkiye- de Galatlar adıyla yaşamışlar. Asyalı, göçebe halklardan birisidir. Asya kültürünün Avrupa'ya taşıyıcılığını yapmışlar! Portugal (Portekiz) Gal kapısı, Gal limanı demektir. Gelibolu sözü galya şehri'dir. Galata adı da onlardan kalmış bir andaçtır.. Gayda ya da tulum denilen müzik aleti de Keltler aracılığı ile Avrupa'ya taşınmıştır. İskoçlar onların ardıllarıdır. Gayda milli çalgılarıdır. Karadeniz'de tulum denilen çalgı, gaydanın babasıdır. Bir keçi veya koyun tulumuna takılan kamış borularla meydana gelir. Borulardan birisinden üflenerek tuluma hava basılır. Öteki delikten hava çıkarken, delikli kamıştan parmaklarla notalar çıkarılır..Gayda, tulumun geliştirilmiş bir türevidir... Tulum veya gayda çalan, üfleme deliğinden tulumu şişirirken, koltuk altıyla, tuluma baskı yaparak, havanın belli ölçüde çıkışını ayarlar. Kaval gibi delikli kamıştan da müziğin notalarını çıkarır. Gayda ve tulumda fazladan çıkış kamışları vardır. Bunlar farklı oktavlarda sesler çıkarır! Tulumun, gaydanın sesine zenginlik katar!.. Adına ister tulum deyin, ister gayda deyin, her ikisi de üflemeli çalgıdır.. Gayda, İngilizin gittiği her yere taşındığından evrenseldir..Askeri bando gibidir... Macaristan, Bulgaristan, Çekya, Polonya, Faransa, İspanya, Portekiz, İrlanda, İskoçya gibi Keltlerin yayıldığı tüm ülkelerde yaygın bir müzik aletidir. Tulum, yalın biçimiyle, biraz yerel kalmıştır. Karadeniz ve çevresindeki ülkelerde yaygındır. Ufak tefek değişikliklerle gayda ile tulum arasında örnekleri oluştururlar. Yani tulum yerine gayda denilmesi büyük bir yanlış değildir. Türkiye'e adı, sıkça kullanıldığı Doğu Karadeniz'de tulumdur. Kafkasyanın güneyinde, Kars'da, Artvin'de, Azerbeycan'da telli sazın adı tar'dır. Özellikle İspanya'da ve Avrupa'da adı gitar olup çıkmıştır.. Ney'le kaval arasında bir ses çıkaran üflemeli müzik aletlerinin genel adı düdük'dür. Ermenistan'a varınca adı duduk olmuştur! E.Ogur'un okuyuşu muhteşem, Gasparyan'ın üflemesi büyüleyicidir! Adı özelde kaval, ney, düdük olsa ne yazar, duduk olsa ne yazar! Müzik aletleri nerede türerse türesin, insanlığın ortak malıdır. Adı hangi dilden anılırsa anılsın, ürettiği müzik muhteşemdir! Bütün ruhları etkiler! Dinleyenlere coşku verir! Rahatlatır, dinlendirir! Yatıştırır! İnsana insan olmayı anımsatır! Tulum yerine gayda diyen gençlere yazık edilmiştir! Tulum yerine gayda diyen gençler de ayıp etmiştir! Böylesi sözlere takılıp kalmak, bir tür halk tutuculuğudur. Herkesin böylesi saplantılardan sakınmasında sayısız yarar vardır. Siyasetçiler de saplantılardan uzak durmalıdır! Siyaset, tulumla gayda arasına sıkışıp kalmamalıdır! Sağlıcakla kalın... Hasip ÖZTÜRK *Hasip ÖZTÜRK, Türkiye/Bursa *

12 Mart 2013 Salı

SEKİZ MART

SEKİZ MART Bir gün anımsanan, 364 günü unutulan kadın! Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nüz kutlu olsun! Dünyada halkın yarısı kadın! Oyların yarısını kadınlar verir! İnsanoğlunun doğuran türü kadın! Her insanı bir kadın doğurur! İlk tanrıçalar kadındır! Anadolu'nun ve dünyanın ilk kadın Tanrıçası Ma'dır. Batılılar onu Cybil, Sibel; Anadolu Kibele adıyla bilir. Ma zaman içinde değişim geçirmiş! İştar, Kubaba, İnanna, Dyana, Venüs, Astarte, Hepate, Afrodit, Athene vb; her kültürde, ayrı bir adla ve kimlikle yaşamış! Anatanrıça Ma, Karadeniz-Akdeniz çevresindeki havzada çok etkiliymiş. Saygı görmüş! Barbarların önünde duramayan Roma'lılar bile Tanrıça Kibele'ye sığınmışlar! Bergama'daki Kibele Kültünü satın alıp İtalya'ya taşımışlar! Şimdi Kuzey İtalya'da Bergamo diye bir şehir vardır. Kibele Kültü oradadır!.. Gerçekten barbarlar, Tanrıçaya saygılarından, İtalya'yı yakıp yıkmamışlar! Kıble sözünün bile Kybele'den geldiği söylenir. Yani günümüze bile yansımaları vardır. Güzel kızların, kadınların adı Avrupa'da cybil, Anadolu'da sibel'dir. Seyrek de olsa kibele'dir. Bunun Anatanrıça adı olduğunu, adına taşıyanların çoğu bilmez! Anlattıklarım M.Ö. bilmem kaçıncı bin yıllardan kalma bilgilerdir. Kadına saygı, onu Tanrıça sayacaklayım yüksektir! Eski Türkler, Yörükler kadına duyulan saygıyla anılır! Hanım, Han'ın karısı, Han'ın yanında oturur ve kararları paylaşır! Yörüklerde ana, “ Karıbeğ” dir. Gölgesine basılamaz! Sözünün üstüne söz söylenemez! Dede Korkut Öyküleri'nde kadın-erkek “emüşür!” Adı gibi gerçekleşmesi de kadının rızasını bağlıdır! Ya şimdi?!.. Günümüzde kadına saygı kağşamıştır! Bozulmuştur!.. Erkeğin kaba gücüne teslim olmuştur! Toplumun değer yargıları kadını hiç derecesine indirmektedir!.Erkek çalışır ya da çalışmaz, kadın evinde oturur! Çocuk doğurur! Tarlada çalışır! Erkeğin meşru ya da gayrimeşru isteklerine boyun eğer! Erkek döver de, sever de!.. Bu kadarla kalır mı? Erkek bıçaklar, vurur, namus hesabı sorar? Töre der öldürür! Sekiz mart günü başlık “ Yine koca, yine sokakta infaz!” Kadın telefonda uzun konuştu diye, adam kapmış bıçağı! Sokakta doğramış kadını! Üç çocuk ortada sahipsiz kalmış! Eskiden, kadın çocuk doğuruyor, yaratıcıdır diye Tanrıça sayılırmış! Saygı duyulurmuş! Gölgesine basılmazmış!Yörükler kızlarına “Hapa” adını verirmiş! Etilerin, Hatti'lerin bereket Tanrıçası Hepate'nin adına hürmeten! Bereket doğurmaktır demişler, namazlağalarının üstüne işlemişler, nakış nakış! Şimdi ondan “ üç çocuk” doğurmasını istiyor siyaset! Eskiden Yol Vergisi varmış! On sekiz yaşından- altmış yaşına, köy erkekleri ödesin diye! O günün altı lira vergisini ödeyecek nakit ne gezer köylüde! Yerine biray süreyle yol yapımında bedenen çalışmışlar yıllarca! Yol vergisi, beden vergisi olmuş! Menderes (Rah.) Yol Vergisi'ni kaldıracağım deyip iktidar olmuştu.1953 yılı sonuna değin de sürdürmüştü Yol Vergisini! Altı çocuğu olan vergiden bağışık (muaf) tutulmuştu!. Altıncı çocuğun doğum muştusuna alan baba kazmayı omuzlayıp köyüne dönermiş! Eee! Yol Vergisini, gerçekte kim ödemiş? Kadınlar ödemiş! Altı, yedi, sekiz çocuk doğurmuşlar! Yol Vergisi, kadının beden vergisine dönüşmemiş mi? Siyasilere oyların yarısını kadınlar vermiyor mu? Bu işte bir terslik yok mu? “Iıh!” demeyi ne zaman öğrenecekler? Sağlıcakla kalın... Hasip ÖZTÜRK 11.03.2013 Saliyazilari.blogspot.com