28 Ekim 2013 Pazartesi

ÖZEL HAYATIN GİZLİLİĞİ KALDI MI


 

Şansölye Merkel'in telefonları dinlenmiş!.

Hem de en yakın dostu ABD Başkanı Obama dinletmiş!

Merkel'in nerede, kime, ne söylediğini biliyorlarmış!

Yalnız dinlenen o mu? Daha otuz beş dünya liderini dinlemişler!

NSA, ABD Ulusal Güvenlik Ajansı bu dinlemeleri tezgahlamış! Sadece devlet

başkanlarını değil, misyonu ile ilgilenilen herkesi dinlemişler.

Orvel, l984 için düşünmüştü bunu! Dikkat, büyük ağabey sizi dinliyor diye uyarmıştı.

Herkesin dinleneceğini öngörüp roman yazmıştı. Teknoloji, 1984 öngörüsünün çok

önünde, ilerisinde. Dinlemeye saklı birşey kalmamış gibi. Artık telefon dinlemeleri

banal kalmış. Şimdi mahremiyet diye Bir şey bırakmamışlar. Dinliyorlar, kayda

alıyorlar, görüntüleri kayda alıyorlar. Üzerinde değişiklik yapıyorlar. Gündelik siyasete

malzeme yapıyorlar.

Herkesin sözlü, ya da renkli türkçe otuz altı kısım, tekmili birden çekimleri var.

Yeri gelir lider düşürürler! Partiler hizaya getirirler! Zorunlu destekleyici rolü

oynatırlar! Yoksa video görüntüleri internet ortamına düşüverir! Tıklayan herkes,

liderin tıklayışını, tıklayıp izler! Mahremiyet, özel hayat kalmamış!

Anayasalar, özel hayatın gizliliği diye bölüm ayırmıştır.Uluslar arası sözleşmeler

özel hayatın dokunulmazlığını kurallara bağlamıştır. Koruyucu hüküm koymuştur.

Kim takıyor? ABD Başkanı Obama inkar etse de Merkel'in dinlenmesinden haberli.

Nikson, bunun onda birini yaptığında başkanlıktan olmuştu! Laçkalığa bakın!

ABD gizli dinleme örgütünden kaçan biri bunların belgelerini paylaşmış!

Yıllardır yurtsuz gibi dolanıyor. Obama'nın kaçar yeri yok! Peki başkaları, başka

kişileri, yöneticileri dinlemiyorlar mı? Dinliyorlar! Bunları saklamıyorlar, sadece

inkar ediyorlar!

Bunun önlemek kolay değil! Teknolojinin önde gidenlerine yasak yok! Ne ile,

nasıl önleyeceksiniz? Ya da denetleyeceksiniz? İnternet ortamında, herkes gizliliği

açıp saçıyor! Bunların bir kısmı kişinin kendi gönlüyle açılıyor. Ya istenmeyenler?

Sadece şifre ile girilebilenler? Şifre sokaktaki insan içindir. Teknolojiye erişenlere

gizli, saklı yoktur!

Şimdi herkesin elinde, son kalite, akıllı cep telefonu var. Resim çeker, video çeker.

Anında internette dolandırır.İşin içine kötüniyet ve teknoloji girince ne sır kalır, ne özel

hayat! Ne onur kalır, ne şeref! Ortam dinlemesi yapma aygıtları yalnız resmi kurumlarda

vardır. Kimin nerede, kiminle ne konuştuğunu kayda alabilir. Aynı sesi yineleyerek ekleme

çıkarma, çarpma, bölme yapabilir. İçine suç unsuru döküman katabilir.

Özel mahkemeler, delil sayıp insanların gelecekleri hakkında hüküm verir!

Nerede kalmış özel hayat, mahremiyet, rıza kavramları! Kim koruyacak sokaktaki

adamları! Kim koruyacak kamu hizmeti yüklenmiş, sorumluluk taşımış insanları?

Eskiden kalma bir söz “Ananı kovalayan kadı, kime şikayet edeceksin?” diye

çaresizliği anlatırdı. Almanya Şansölyesi Merkel'i, ABD Başkanı Obama dinlemiş,

ya da dinletmiş! Hadi gelin bu işin içinden çıkın!

Birleşmiş Milletler örgütünde, 1976 yılında İnsan Hakları Komitesi'nde bir karar

almıştı. Özel hayatın gizliliğinin korunması içindi. Daha internet bile yoktu o zaman!

Şimdi herşey var. ABD'nin Ulasal Güvenlik Ajans tüm internet iletilerini ve telefon

görüşmelerini kayda alabiliyor. Yeri geldiğnide bunları kullanabiliyor.

BM, İnsan Hakları Komitesi'nde yeni bir görüşme ve yeni kararlar gündemde.

Yurt ilçinde ve evrenselde, özel hayatı koruyacak yeni kurallara, denetime ve yargıya

gereksinim vardır! Yargı teknolojik gelişmelerin çok gerisindedir. Zihniyeti daha da geridir.

Acilen güncellemeye gereksinimi var..Çağın gerisine çakılıp kalırız. Teknolojinin

elinde maymun maskara oluruz...

Sağlıcakla kalın... Hasip ÖZTÜRK

21 Ekim 2013 Pazartesi

PAKET PAKET DEMOKRASİ



Bilmem kaçıncı 'paketi açtılar', ileri demokrasi görünmedi!.

Niyet zaten demokrasi filan değildi! Yarım yamalak demokrasiyi de göz boyayarak yok

etmekti! Bu gidişle daha çok demokrasi paketi açılır! Paketten demokrasi çıkmaz!

Demokrasi paketten çıkmaz! Demokrasi piyasa malı değil ki, paketlensin! Poşete konsun!

Bu iktidarın poşetinden demokrasi, yargısından adalet çıkmaz. Çıkmadı. Herşey yozlaştırılıyor!

İki seneden az mahkumiyeti gerektiren suçlarda, tutuklama yapılamazdı. Ama bilmem kaçıncı

'demokrasi paketi'nden, polise tutuklama yetkisi yoldadır! 'Senin niyetin kötü! Seni tutukladım!' dediğinde, nezarete atabilecek polis! Ne savcı isteği aranacak, ne de hakim kararı..

Niyet okumaya dayalı, keyfi işlem yasası yolda!

Böyle bir yasanın ne olağan demokrasiye katkısı olur, ne ileri demokrasiye! Ne olur? Polis

devleti olur! Kimse sokağa çıkamaz! Çıkarsa, ne parka girebilir, ne gösteri yürüyüşüne katılabilir!

Her an polis, ensesine yapışıp tutuklayabilir!

İstenen bu! Kimse iktidarı eleştirmesin! Kimse muhalefet etmesin! Karşı çıkmasın!

Bildikleri gibi Türkiye'yi dönüştürsünler!

Anayasa'da düşünce özgürlüğü varmış! Cebir ve şiddet kullanmadan herkes düşüncesini

açıklayabilir, yazıp çizebilirmiş! Düşüncelerini yayabilirmiş! 'Anayasa polisten daha iyi mi bilecek?'

anlayışı egemen olacak... Amaç tepkisiz toplum yaratmak! Korku ülkesi oluşturmak! Oluşmasına

oluştu da kesmedi zahir! Daha çok korkulsun, kimsenin gıkı çıkmasın isteniyor. Oylarını versinler

gerisine karışmasınlar isteniyor!

Yargıtay 9. Ceza Dairesi, Balyoz kararını onadı. Hükümete darbe yapmaya eksik teşebbüs etmişler!

Darbenin eksiği olur muymuş? Ya darbedir 'devlet başa!, ya da başarısızdır 'kuzgun leşe' derler eskiler.

Darbenin eksiği olmaz, başarısızı olur!

Onama kararı bir sürü şeyi cevapsız bıraktı. Dijital delillere, ekleme yapılmış! Eski tarihli belgelere, yeni tarihli yazılımla suç unsuru katılmış! Sağa, sola silah gömülmüş! Askerin elinde zaten silah var! Niye oraya buraya gömsün? Bunları cümle alem duydu, öğrendi. Delillerin sanıklar aleyhinde düzmece olduğunu, sanal alemde üretildiği savunuldu! Kanıtlar gösterildi. Mahkeme savunmalara itibar etmedi!

Yargıtay 9. Ceza Dairesi de kulak asmadı. 2003 de yapılan seminerin metnine, 2007 icadı yazılımla nasıl suç unsuru eklendiğini dünya alem anladı; hem Mahkeme, hem de Ceza Dairesi yüz vermedi!

TSK üst kadroları, yargı eliyle tasfiye edildi..

Deniz ve Hava Kuvvetlerinde, komuta kademeleri boşaldı..

Kalanlar da bu kararları sindiremedi. İstifa ediyorlar. Sayın Başbakan 'niye istifa ediyorlar

anlamıyorum' demiş. TSK'nın seçkin subayları, komutanları 'terörist' sayıldılar. Hapis yatacaklar!

Rütbeleri sökülüyor! Maaşları kesiliyor. Orduevine bile girip bir bardak çay içemeyecekler! Eski

Genelkurmay Başkanı, er rütbesine indi, inecek! Askerler de bunu anlayamamış olabilir mi? İstifa sebebi

bunlar olabilir mi?

T..B.M.M. fiilen Başbakan'ın emrine girmiş. O'nun dediklerini yasalaştırıyor. İdare, onun emrini

uyguluyor. 'Adalet Reformu' denilerek yapılan değişiklikle, Adalet Bakanlığı bürokratları, HSYK

yönetimine tulum çıkardı! Hakimler ve savcıların 'bağımsız oyları' ile firesiz seçildiler. Artık HSYK

idarenin güdümünde. İstediği yargıcı, savcıyı alıp istediği yere atayabilir. İstediği kararları vermeyenleri

iteleyebilir! Yargı fiilen İdare'nin güdümüne alınmıştır. Ama herkes 'Bağımsız Yargı'yı oynuyor.

Bu yargıdan adalet çıkar mı?

Irak'da, Türk subaylarının başına, ABD askerleri çuval geçirmişti! 'Süreç' böyle başladı! Devam

ediyor! ABD siyasetine engel gördüğü Türk Subaylarının başına bir de mahkumiyet çuvalı geçirtti!

Kime yaptırdı bunları? BOP ya da GOP eşbaşkanı olmakla öğünen kişinin siyasetine yaptırdı. Başbakan yardımcısı, '...vaktiyle bunları yapamazdık! Darbe yaparlar bizi yargılarlardı!' demiş. Bundan daha açık itiraf olur mu? Yaptıkları işin yargılanmayı gerektirdiğinin farkındalar..

Başbakan'a göre 'süreç devam ediyor!' Haklı! Korkutma, yıldırma ve susturma siyaseti sürüyor.

Türban özgürleşti. Her yere giriyor. Sevincik delisi oldular! And'ımız susturuldu! And içen çocuklar

azarlandı, hırpalandı. Yarın ' terörist' diye yaftalanıp ağır cezada yargılanabilirler.

Fikrini söyleyen, eleştiren yazarlar, çizerler bir bir susturuldu. İşşiz kaldılar. Şimdi sanal medya

disipline alınacak! Sakıncalı iletiler yargıya taşınacak, en azından engellenecekler. Bunlar ileri demokrasi yolu değil! Bu yoldan faşizme varılır!

Herşeye 'evet' demese bile, 'hayır' diyemeyen bir toplum istiyorlar. Gezi eylemi denilince tüyleri

dikiliyor! Sayın Başbakan 'Biz bu yola tesadüfen girmedik! Bir ideal için birlikte geldik!' vb. demişti. Birlikte hareket ediyorlar, hiyerarşi var. Cumhuriyeti işlemez ediyorlar! Devlet gücü kullanıyorlar. Cumhuriyet kurumlarını yok ediyorlar. Yozlaştırıyorlar. Aralarında örgüt ilişkisi var. Bu darbedir! Böyle olunca ne yapılacağını gösterdiler! Emsal yarattılar! Zamana kaldı!

Sağlıcakla kalın.. Hasip ÖZTÜRK

Saliyazilari.blogspot.com

7 Ekim 2013 Pazartesi

YÖRÜKTEN KADIN OLMAZ MI?


Yörükler kadınlara, kadınlarına saygılıdır.

Yaşlanmış ve vaktiyle sözünü geçen kadınlara 'karıbey' derler. Beye gösterilen saygı ondan

esirgenmez! Daha fazla saygı ve özen gösterilir...

Yörük erkeğinin sesi gür çıksa da, karısının sözüne kulak verir. Anası varsa, son sözü o söyler!

Kadınlar gelenek ve göreneklere uyarlar! Cemiyetle ilişkileri daha sınırlıdır. Söyledikleri hayatın olağan akışına uygundur. Ortak aklın ürünüdür! Kadının sözünün geçgel olması bundandır...

Şiirde, öykülerde, türkülerde Yörük kadınlarına sataşmalar eksik değildir. Kimi över, kimi yerer!

'Ne erik bilir, ne koruk! ' derler. Bu sadece kadınlar için değildir.Yörükler için genellenir!

Yörüğün işi hayvancılıktır. Her sorununu, inceliğini bilirler. Yerleşik olanlar da hayvancılığı

bilmezler. Yörüklerın sebzeciliği, meyveciliği bilmemesi doğaldır.. Erikten, koruktan anlamazlar, bir kere tadınca öğrenirler!..'Erikten odun olmaz, yörükten kadın olmaz!' sözü bir eleştiridir. Bazıları bunun Yörük kadınlarını aşağıladığını düşünür. İlgisi yoktur! Bunu söyleyenler, oturak olmuş eski yörüklerdir! Bir tür özeleştiri yaparlar!..

Oysa..Yörük kadınının bilgisi ve görgüsü yaşadığı ortama göredir..

Çadırını kurar, ateşini yakar, kuzularını güder, çocuğunu dağ başında kendi kendine doğurur! Koyununu keçisini sağar. Yoğurdunu çalar. Peynirini mayalar. Yağını, ayranını,keşini ayırır. Peynirini yapar. Tulumlara basar! Dağın başında bulduğu su da yunağını yur! Alığını kurutur! Halısını, kilimini dokur. Geleneksel yanışlarını, halıya, kilime ressam inceliğiyle oturtur. İplerini kendisi eğirir. Kök boya

ile çeşitlenini boyar. Renk renk boyanmış ipliğe 'çeşit' derler; halıyı, kilimi düğüm düğüm dokur!..

Hem çocuklarını büyütür, hem kuzularını! Davarını güder! Her işe yetişir. Yaşadığı ortamda

bilmediği iş yoktur. Hepsini becerir. Danışacağı kişiler sınırlıdır. Buna karşın yaparak, yaşayarak gerekenleri çabuk öğrenir..

Yabanda yürümenin bile yöntemi başkadır! Dizden bacakları bükerek, ayakları kaldırarak yürünür!

Yoksa ilk taşa, köke ayağı takılır ve tökezler! Şehirde yaşayanlar, neredeyse ayak sürüyerek yürürler!

Yol düzdür ve takılacak nesne azdır. Yine de tökezleyenler olur!

Yörüğün çadırında elektrik yoktur. Doğalgazı yoktur. Hatta gazyağı yoktur! Yakacağı odunu, çırayı.

Çalı-çırpıyı, kırgıyı kendisi toplar.. Ateşini, çırasını kendisi yakar! Yörüğün kombisi, sobası, musluklu

çeşmesi yoktur! Suyu kazanda ısıtır. Çadırın duldasında yıkanır! Olmadı dereye iner, sovuk suda arınır. Makinesi yoktur. Yakın dereye yunaklık kurar! Tokaçla döve döve alığını yur, arındırır. Alıklarını çalıra a serer, kurutur!

Koyunu, kuzusu, keçisi oğlağı vardır. Atı eşeği vardır. Köpekleri vardır. Onlar servetidir. Onlarla sarmaş dolaş yaşar! Hayvanlarının kokusu üstüne siner. O kokuyla yaşar!

Atına biner! Çocuğunu sırtına bağlayarak tüm işini görür! Hasta olma lüksü yoktur! Hasta olursa,

işlerini görecek yedeği yoktur! Köpeği yal bekler! Eşeği, atı sulanmak ister. Çadır halkı doyurulmak ister! Keşikçiler, sütün alınmasını, ayranının verilmesini bekler. İşleri hiç aksatmazlar!.. Makine düzeni ile yaşama tutunurlar...

Hayvanının, hasılının baytarıdır. Kocanın, çocukların hekimidir..Onca otları tanır, ağaçları bilir. Devası hangisindeyse alar, hastayı, yaralıyı otar. Diriltir. Yaşamın aksamadan sürmesini sağlar!

Şimdi bu yaşamı sürdürmeyi başaran 'yörük kadınını' aşağılamak mümkün müdür? Aşağılamak

isteyen, kendisini aşağılar!.Onu kınayanlar, onun yaşadığı ortamda adım atamazlar! Gölgelerinden bile korkarlar! Kurdu var, kuşu var! Yazı var kışı var! Gündüzü gecesi var! Her türlü tehlikesı var.Yörük kadını, kendi başına bunların üstesinden gelir. Yaşamını sürdürür! Yakınlarını mutlu eder!

Yerleşik olanlar da, yerleşikliğin gereğini bilirler! Biri ötekisinin emsali değildir!

Yörük kızı, yerleşik gelini olunca, az zamanda yeni yaşamına uyum sağlar! Gelinin, kadının hası olur! Aynı sıkıntı, yerleşik kadınlar içinde geçerlidir. Yörük çadırına gelin olursa, eş sıkıntıları yaşar.

Sonunda nasıl yaşanılması gerektiğini öğrenir!

Anılan kınama sözleri, eski yörüklere aittir. Yerleşik düzene geçince, eski halini kınar! Yani bir tür özeleştiri yaparlar! Bu sözlerden alınmaya gerek yoktur..

Ortam kendi yaşam biçimini belirler! Kendi değer yargılarıyla yaşarlar! Biri gülü koklar keyif duyar! Ötekisi yeni doğmuş kuzununu kokusunda gülü algılar! Biri diğerinin dönüşümü, başkalaşmışıdır!

Alınganlığa yer yoktur!..

Altmış yıl önce, babam kızını 'mayam' diye severdi. Maya, devenin dişisi, anaç olmaya hazır genç

kızıydı! O dönemde güzelliğin ölçüsü maya imiş! Deve yaşamın ve geçimin içindeydi. 'Türkmen kızı, katarlar mayayı, aşar gider'miş!' Mersin Kültür Derneği'nden bir dostum, mayanın burada işi ne diye

sormuştu! Saz çalıp türkü söylerken akılları karışmış meğer!

Her olgu, kendi döneminin değer yargıları ile tartılır!.

Bugün deve yok! Daylak yok! Maya yok! Katar yok! Gözalıcı göçler yapılmıyor artık. Develer

yaşamın ve geçimin dışına düşmüş! Modern jeepler var, kız gibi! Binek otoları var! Tırlar var! Villalar var! Hayvanlar ağılda! Pirzola kasapta! Kebap ızgaradadır!...

Ölçüler, değerler, yargılar ters yüz olmuş! Zaman, zemin değişmiş!

Bırak Erdik, 'Menengiçten odunu olmaz/ Yörük kızından kadın olmaz!/ diye türkü çığırsınlar!

O yörük kızları şimdi, şehirlerin has kadınları, analarıdır. İş kadını, öğretmeni, mühendisi, yargıcı,

siyasetçisidirler! Dünyaya nizam verirler! Kim kimi kınayabilir?

Kınanacak birisi varsa “ Ormana gitsinler!” diyen, paketten tavşan çıkaranlardır!..

Çağa aykırı düşenlerdir...

Sağlıcakla kalın... Hasip ÖZTÜRK

Saliyazilari.blogspot.com