27 Ağustos 2013 Salı

Rabia işareti

 
RABİA İŞARETİ
Açık dört parmağı dik tutup baş parmağı kucağına yatırınca, RABİA işareti oluyor!
Mısır'da Müslüman Kardeşler hizbinin, direniş simgesi olmuş!.
Mursi, Müslüman Kardeşler hizbinin oylarıyla C.Başkanı seçilmişti!
Bir senelik iktidarında, ne İsa'ya yaranabildi, ne Musa'nın gözüne girdi!
ABD, AB ve yandaşları askeri darbeye işaret ettiler!
Şimdi General Sisi ve takımı, Mısır'ı yönetiyor! Anayasa, yeni düzen, seçim
yasası vb. Hazırlama takvimi yürütürler..Yeni gelecek iktidarın garanti belgesi
düzenleninceye kadar sürecek!
Mübarek karşıtları hala Rabıta Meydanı'nı dolduruyor. Mursi yandaşları
Rabia-tül Adeviyye meydanını.. İki yandakiler de demokrasi yandaşı kesilmişler!
Asker sert çıkanları silahla karşılıyor!..
ABD, AB ve emperyal batı General Sisi'nın ardında duruyor! Maddi, siyasi,
manevi desteklerini veriyorlar. Ayakta kalması için payanda oluyorlar!
Arap Baharı'na aşılı, tutucu Suudiler, Katar, B.A.Emirliği gibi petrol zengini
Arap emirlikleri de General Sisi'nin ardındalar. Para, petrol, doğalgaz veriyorlar!
Petrol zengini, despotik Arap ülkelere “Arap Baharı” gelmesin diye sigorta
pirimi ödüyorlar!
Buraya kadar olanları herkes biliyor!... Bunların bizimle ne ilgisi var demeyin!
Sayın Başbakan'dan iyi mi bileceksiniz?
Demokrasi sandık demektir! Seçilmişlere saygı gerekir! Milli iradeye saygı
duyulmalıdır!” Diyerek, döne döne dövüşüyor! Beş vakitte yineliyor! Müslüman
Kardeşler'in Mursi'sinin bir numaralı destekçisi olup çıktı!.Bu uğurda Mısır yönetimi
ile kanlı bıçaklı olmayı göze aldı! Sisi'nin Dışişleri bakanı “Mısır'ın iç işlerine, sabrı
taşıracak ölçüde karışıyor!” demiş. Erdoğan'ın müdahalesini “ Düşmanca” bulmuşlar!
Türkiye Başbakanı ile Dışişleri Bakanı'nın sürekli baskısından sıkılmışlar!
Balık baştan kokar! Başbakan 'rabia' işaretini çakınca, Rabia işlemeli üstlükler
giyilmeye başlandı. Futbolcunun biri, golü atınca, 'rabia' işaretini çakıp çayırda secdeye
vardı! İpin ucu kaçtı! Tuz koktu!
Bu işareti çakan, Müslüman Kardeşler hizbinin 'demokrasi direnişine' destek
çıkmış oluyor! Çak 'rabia' işaretini, derbeciler yıkılsın!
Eskiden bir zafer işareti vardı, iki uzun parmak açılır, V olurdu. İngilizce zaf'er
demek olan 'viktory'den türemişti! Şimdi bir de ''rabia' işareti siyset diline eklendi.
Rabia işareti zafer midir? Yenilgiyi kabul etmemek midir?
Burası biraz 'ortaya karışık' duruyor..
Bana 'Osmanlı tokatını' anımsattı! Baş parmak yatalak dursa da, sağ elin şamar
vaziyeti açılımı! Yani 'şamarı' yiyenler kulubü!
İyi de Mısır'ın darbesinden Sayın Erdoğan'a ne? Niye bu kadar Arap'dan çok Mursici?
Derdi Mısır'ı kimin yöneteceği değil! Çizmeyi çoktan aştığının farkında! Siyasi çok
düşman edindi! Ardından 'Osmanlı tokatı' gelir mi? Tokat ne yandan gelir? İçerde
kimse kalmadı, dışarıdan, dost bilinenlerden gelir mi? Derdi bu..
Türkiye'de yeterince düşmanı var. Mısır'ı katın içine! İran, ' batı ajanısın! Benimle
olmadın hiç!” deyip durur. Suriye dersen, 'İç savaşı sen çıkardın! Sen besledin.
Daha dün 40 vagon silah -cephane soktun Suriye'ye!' diye yakınır. İsrail dersen;
dayısı ABD'dir! Bu yandan vurunca, yanıt ABD'den geliyor. Yanıt yenilir, yutulur
değil! BM'ye AB'ye üst perdeden haykıran Erdoğan'ın sesi kısıldı! “Olmaz ki, böyle de
denilmez ki..” diye sızlandı. Süngüsü düşük mü, düşük!..
Düna kadar cebine para koyan Arap ülkeleriyle ters düştü! Paralar da tehlikede!
Eteğinden çekenleri, dolar 2 TL oldu diye uyaranları duymuyor! Benzine, mazota zam
yapıyor!
Taksim yasak! Gezi Parkı yasak! Kasaba parkları bile yasak!
Birileri ona 'darbe gezi parklarından gelecek!' demiş! Sıkıntısı çok!
Haydi çakın 'rabia' işaretini! Mübarek Osmanlı tokadına benziyor!
Sağlıcakla kalın.... Hasip ÖZTÜRK
saliyazilari.blogspot.com.

20 Ağustos 2013 Salı

MISIR ÇIKMAZI

 
MISIR ÇIKMAZI
Türkçe'de bir söz vardır. 'Dere geçilirken at değiştirilmez!'
İneni, bineni ve malı ıslatır! Atalar, ' dereyi geç, atı orada değiştir, zararın az olur ' diyor.
Günümüzde 'dere', dere midir? Dere tehlikedir, krizdir, operasyondur, darbedir!
At, tehlikeyi, krizi karşılamada kullanılan araçtır, adamdır, liderdir, siyasettir, yöntemdir!
Atalar, zararın ehven-i şer olanını önermişler!..
Mısır'da 'at değiştirildi!.' Önceki at kodeste, gözetim altında tutuluyor!
Halk meydanlara sürüldü!
At'ın yenisi iktidara getirildi! Seçilmiş Müslüman Kardeşler 'Partisi' iktidarı, askeri darbe
ile düşürüldü! Karşı çıkan Müslüman Kardeşler ' kalabalıklarına' cop, biber gazı yetmedi,
sahici kurşunlar sıkıldı! Meydanlar boşalmazsa arkası gelecek dendi!. İki bini aşkın fedai,
muhalif profesyonel gösterici ve yurttaş öldürüldü!. Başlıca liderler gözaltına alındılar...
Uygar dünya, batılılar, demokrasiyi ağzında sakız edenler sustular! Demokrasi, insan
hakları diye yırtınanlar; Mısır için yırtınmadılar! ABD yetkilileri, 'darbe' kararını atide verecekmiş!
Almanya'nın en yetkili ağzı “ Mısır'ı silbaştan değerlendireceğiz!” buyurmuş! Pastayı görelim
dedi zahir! B.M. Güvenlik Konseyi 'ayıptır, yazıktır' bile diyemedi. Ne de olsa vesayet altındalar..
Müslüman Kardeşler 'Atı' , Nil'in orta yerinde değiştirildi!
Ölen öldü, boğulan boğuldu!. İktidar el değiştirdi!
Müslüman Kardeşler'in radikal – ya da ılımlı islamın 'İktidarı' istenmedi!
Darbecilerin kıyıcılığı, sertliği ve acımasızlığı ortada! Darbe batının eseri! Onun desteği ile
sürüyor..Batı'nın hem doğudaki, hem batıdaki yandaşlarınca maddi, siyasi destek görüyorlar..
İstisnası yok mu? Var!.. BOP Eş Başkanı karşı çıktı! Eş Başkanın Hükümeti karşı çıktı!
Yandaşları ağız birliğiyle demokrasiye, seçilmişlere; 'müdahale'dir, 'darbedir!' dediler..
Türkiye Cumhuriyeti ve devleti adına açıkça ve ısrarla karşı çıktılar!
Her darbeye karşı söylenmesi gereken sözleri söylüyorlar!..
Aynaya baksa '” Her yer Taksim, her yer direniş!” dediği duyulacak!
Batılı, doğulu yandaşlarıyla ters düştü! Büyükelçiyi geri çekti! Mısır yönetimi de resti
gördü, Buyükelçisini geri çekti! Tepkiniz Mısır içişlerine müdahaledir ve düşmancadır dediler.
İki ülkenin Akdeniz'de yapacağı deniz tatbikatı iptal edildi!..
Türkiye'nin meydanlarında, cami çıkışlarında destek gösterileri yapıldı! Siyasetin yasaklandığı
stadlarda destek pankartları açıldı! Yandaşları, iletişim araçlarından açık açık destek çıktılar!
Mısır da halkın çok sevdiği Türkiye 'dizilerimi' yasakladı. Türkiye'nin Mısır'daki sermaye
yatırımları vardı. Türkiye'nin Mısır'daki ekonomik ve siyasi çıkarları tehlikeye atıldı.
Ne oluyor? Bu denli tepki ve ısrar, ülke çıkarlarıyla bağdaşır bir siyaset midir?
Arap dünyasının iç savaşlarla karışması, Türkiye'nin çıkarına bir gelişme midir? Suriye yangını
sınırdan içeri sızmakdadır..
Uluslararası siyasetler bir anda saptanmaz! ABD Başkanı Wilson Prensipleri yüz yıl
önce belirlenmişti. ABD yönetimleri, bunu izlediler. Uyguladılar. Bu bir devlet politikasıydı.
İktidarlar değişti, politikalar sürdürüldü. B.O. Projesi, Yeşilkuşak hareketi; Irak- İran savaşı,
Irak'ın işgali, İsrail'in kurulması, Suriye'deki iç savaş, Mısır'a, Libya'ya, Tunus'a, Cezayir'e
Afganistan'a müdahaleler, PKK Terörü, Kürt açılımı, Tayyip yönetimi bu planın aşamalarıdır..
CİA'nin Türkiye uzmanı Prof. Dr.Henry Baker, 2003 yılında, bir konferansda “Türk Ordu-
sunu kafesledik!” demişti.. Süleymaniye'deki çuval geçirilmesi rezilliğinden iki ay önce bu sözler
edilmişti! CİA İstasyon Şefi Graham Fuller, ' Yükselen Bölgesel Aktör Yeni Türkiye Cumhuriyeti'
adlı kitabında (2008)“..Türk Ordusu ile ulusalcı aydınların tasfiye edilmeleri gerekir..” demişti...
Ne oldu? Darbeden, umacıdan korkar gibi korkan, yabancı emellerin projelerinin eş başkanı
olmakla övünen, kullanılmadığı takdirde 'süpürüleceği' uyarılan bu zatın siyeseti, Wilson Prensibi
hizmetindedir!.. Türk ordusu ve ulusalcı aydınlar, ÖYM eliyle tasfiye edilmiştir. Yüz yıllık
yabancı projeler, Türkiye aleyhinde, iç destekle hayata geçmektedir!..
Mısır'daki darbe olsa ne olur, olmasa ne olur! O Mısır'ın iç meselesidir!
Biz başımıza gelenlere bakalım! Bu tamı tamına bir sivil darbedir!
Her darbe gibi günü gelince hesabı sorulacaktır!
Bu Mısır'da da böyledir, Türkiye'de de, Patagonya'da da....
Sağlıcakla kalın......... 19.08.13 Hasip ÖZTÜRK
Saliyazilari.blogspot.com

12 Ağustos 2013 Pazartesi

BİZİM MUHARREM O

 
BİZİM MUHARREM!
Yılllar önce Muharrem Ertaş'ın teypde bir türküsü okunuyormuş!
Babam türküye kulak kesilmiş!
Huşu içinde, türküyü heyecanla dinlemiş!
O yıllarda babam felçliydi. Bir yanı tutmuyordu.
Türkü bitince
“ Çocuklar, bu türküyü okuyanın adı Muharrem mi? “ diye sormuş.
Evet baba! Muharrem Ertaş
” demişler.
Babam
“ Bizim Muharrem o!” demiş.
Ardından
“ Vay Muharrem vay!” diyerek iç geçirmiş.
Gözlerinden akan yaşlar, çenesinden aşağıya süzülürmüş! Bizim çocuklar buna
bir anlam verememişler.
“Hayrola baba? Pek içlendin!” deyince; “ Muharrem asker
arkadaşımdı. Güzel saz çalar ve güzel
türkü çağırırdı! Okuması, yazması yoktu. Mektuplarını
ben yazardım. Gelen mektuplarını ben okuyuverirdim! Vay Muharrem'im vay!
“ diye
özetlemiş!.
Buna bana yakınlarda, 2013 ortasında anlattılar. Babam 1989 da hakka
yürümüştü! Hozat'da birlikte askerlik yapmış olabileceklerini düşündüm. Babamın
arada bir, özgün biçimiyle çağırdığı “
Yeşil Kurbağalar” türküsü vardı. Onun gibi okuyana
pek rastlamamıştım. Nurettin Çamlıdağ'ın, Muharrem Karakuş'un okuyuşları aynı
tadı vermemişti. Birçok sanatçıdan özel dinlemiştim. Babamın okuduğu gibi değildi.
Babamın okuyuşuna en yakın yorumu Hilal Kaya yapmıştı. Oğlum bir gece
iletisini yolladığında, Yeşil Kurbağalar türküsüyle sabahlamıştım.
Yeşil Kurbağalar bir
Eğin türküsüydü. Şimdi adı Kemaliye olmuş. Eğin Hozat'a
yakındı. Babamla Muharrem Ertaş, Hozat'da askerlik yapmış olmalı. Yeşil
Kurbağalar türküsünü orada paylaşmış olmalılar. Babam oraan dört türkü ile
dönmüş! ' Yörükler Yaylası'nda yaylayamadım, divane gönlümü eğleyemedim! Türküsü
onlardan biriydi. Diğer iki türkü sık yinelenmezdi. Onları anımsayamadım..
Belli ki, babam, türküleri Muharrem Ertaş gibi bir ustadan almış!. Özgün biçimi
ile öğrenmiş ve saklamış! Arada bir okurdu. Ben bu türküleri ondan dinleyerek sevdim.
Babam sanatçı değildi. Medrese ve Cumhuriyet'in ilkokulunu bitirmiş bir köylüydü.
Herkes gibi uzun hava söylerdi türküyü. Bu türküler bizim Mersin'in arkacında
söylenen uzun hava türkülere benzemezdi. Arada biz isteyince, azıcık üsteleyince fazla
nazlanmaz ve çağırırdı.. Elini kulağının arkasına atar, yürekten söylerdi!
Babam 1329 (1913) doğumluydu.
Muharrem Usta da 1913 doğumlu imiş. Tevellütleri aynı, şimdiki deyişle tertipler!
Babamın, “
Bizim Muharrem bu? Vay Muharremim vay!” diyerek göz yaşı dökmesi
boşuna değilmiş. İkisine de Allah rahmet eylesin!..
Yıllar önce kardeşim bir teyp bandı yollamıştı. Arabam çalındığında, arabadan çok
bu bantın yitişine üzülmüştüm. Sesini teype aldıklarında, babam 75 yaşında imiş. Teybi
açıp Kocayı, konuşmaya kışkırtmışlar. Aşka gelip bir de Yeşil Kurbağaları çığırmış!
Ancak türkünün ilk dörtlüğünü okuyabilmiş! Ardından
“ Yaş yetmiş beş! Ses mi kaldı?
Ne kaldı? “
demiş.
Babamın bu sözünü, türküden daha hüzünlü bulmuştum! Veda söylemi gibi
gelmişti bana. Arada bir kaseti dinler, özlem giderirdim. Araba çalındığında babamın
hakka yürüyüşünün üstünden yıllar geçmişti!..
Bu öykünün üstüne, elimdeki Neşet Ertaş türkülerini, bir kez daha dinledim!
Asıl rahmetli Muharrem Ertaş'ın türkülerini bulup dinleyeceğim. Babamın ondan
öğrendiği, bir kaçını severek okuduğu o türkülerin; paylaşılan ortak tanısını arayıp
bulacağım!..
Sonra
“Vay Muharremim vay!,Vay Mustafam vay!” diyeceğim!.
Nereden nereye? Yaşam rastlantılarla doluymuş meğer!..
Sağlıcakla kalın..
12.08.2013, Bursa, Hasip ÖZTÜRK

Not: Bayramınızı kinden, nefretten, çıkar lekesinden, bölücülük
gölgesinden, adaletsizlik acısından arınma dileğimle kutlarım..

6 Ağustos 2013 Salı

MÜLKÜN TEMELİ


MÜLKÜN TEMELİ
'Adalet Mülkün Temelidir.' Mahkeme salonlarının duvarında böyle yazar!
Bu cümle, yargılananlara adil, yansız ve usulüne uygun yargılanacağının bir
teminatı, garanti belgesidir...
Ağır suçlular bile, mahkeme duvarındaki bu garanti belgesini, güvence sayarlar!
Duruşma biterken, Yargıç sanığa son sözlerini sorar! Sanık “...Mahkemenin
takdirine bırakıyorum!” diye sözü bağlar. Geleceğini, hakimin dürüstlüğüne ve
yansız adaletine emanet eder.....
Türk Milleti adına yargılayan yargıya ve adalete, halkın duyduğu güvenin veciz
bir ifadesidir bu!..
(ÖYM) Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemesi kararını açıklamadan önce, duruşma
yerine izleyici ve sanık yakınlarını almayacağını kararlaştırmış! İdare yolları bağladı. Otobüsleri durdurdu. Hava sahasını kapadı!! Kimse Silivri Tutukevi'ne sokulmadı!
Bunun anlamı “kararımı izleyicilerin ve sanık yakınlarının gözünün içine baka
baka açıklayamam!” itirafı idi.
Kimse doğru, yansız ve adil karar ummadı zaten! Çıkacak kararlara saygı duymaya
hazırlanmadı! İzleyici alınmaması kararı “ihsas-ı rey “ olarak algılandı...
Delillerin toplanması yöntemi, savunma delillerinin toplanmasına boş veriş,
yargılama biçimi, uzun ve hatta öldüresiye tutukluluk sütreleriyle adıl yargılamanın
olamayacağı aşikar olmuştu...
Genel kanaat, yargının, siyasetin buyruğuna girdiğiydi..
Yapay ve sanal deliller kullanıldı. Sanal delillerin sonradan oluşturulduğu, yazıldığı
tarihlerde, kullanılmayan yeni yazılımlarla CD ve belge oluşturulduğunu dünya duydu!
Yansız bilirkişiler belgelediler.. Dünya anladı, sağır sultan duydu. Mahkeme görmek istemedi...Bunlara karşı çıkan, sanıkların tahliyesi yönünde oy ve görüş bildiren
mahkeme başkanları bir bir görevden alındılar....
Sonuç yadırganmadı..
Yıllarca, hükumetle birlikte çalışan Genel KurmayBaşkanı Başbuğ, meğer terör
örgütü üyesiymiş! Darbeye teşebbüs etmiş ve kimse farkında olmamış! Tutuklu
teğmenin, tutuklu telefonuna üç beş saniyede yüzlerce sakıncalı telefon numarası
sehven yüklenmiş! Garip teğmen, yine de mahkum olmuş!
Hükumetin 'muhalif' bulduğu, karşı çıkmaya yatkın gördüğü ne kadar seçkin kişi
varsa, bir bir mahkumiyeti taddılar!..Terfi edemediler! Mevcut ve gelecekte görev
üstlenecek generaller tüutuklandı. Mahkum oldular! Yeni bir askeri yönetim piramidi oluşturuldu. İktidar bunu yargıyı kullanarak başardı!..
Terörist diye mahkum edilenlerin hükmünde “gizli tanıkların, aşikar sanık- gizli
tanıkların” beyanları kullanıldı...
Sanıklardan gizli tanıklığı üstlenenler, karlı çıktılar!
Bomba atanlar ucuz kurtuldular!
Karar ile ilgili gazete başlıklarına bir bakın:
- Ceza Dalgası- Milliyet, Derin devlete müebbet- Star,
-Başbuğ'a terör örgütü mensubu diyenleri TARİH AFFETMEZ! -Sözcü,
-Ergenokon'a da Balyoz – Yurt, Ergenekona müebbet yağdı- Taraf,
-22 Müebbet- Haber Türk, Ceza yağmuru- Milli Gazete,
-Halkın Kararı: Tanımıyoruz – Aydınlık, Öyle bir karar ki - Posta,
-Ağırlaştırılmış İntikam- Bir Gün, Darbeye Müebbet -Yeni Şafak,
-Hükümsüzdür!- Sol, Suç ve Ceza – Akşam,
-Adalet eliyle siyasi intikam- Cumhuriyet, Ömür boyu Silivri- Hürriyet,
-Darbecilikten ceza, kontrgerillalıktan beraat- Evrensel,
-Evet, darbeye teşebbüs ettiler, On dokuz darbeciye müebbet- Sabah
-Tarihi davada ceza yağdı, Ağır Darbe - Türkiye,
-O serbest , Danıştay cinayetinde müebbet alan gizli tanık Osman Yıldırım
beraat etti, salıverildi- Vatan..
Gazete başlıkları kimin yandaş- candaş, kimin aykırı olduğunu gösteriyor!
Manşetler bile hükmün adaletinde uzlaşamamış!
Adaletle devlet 'ebet müddet' olur! Atalar 'keser döner, sap döner!' derler.
Binlerce yılın deneyimini anlatır bu sözler! Kimse boş yere sevinmesin!
Korkuyla yönetenler, korkuyla giderler!
Sağlıcakla kalın... Hasip ÖZTÜRK