25 Ekim 2011 Salı

GÜNCELLEYİN GİTSİN

GÜNCELLEYİN GİTSİN
Siyaset yeni bir deyim kazandı! Güncelleme!
Hükumet zamları sıraladı! Adını güncelleme koydu!
On yumurta hesabıya kapıcıya para bıraktım! Umduğum sayının yarısı geldi!
Kapıcı boynunu büktü, fiyatlar güncellenmiş abi dedi!
Önünden geçerken bakkal, pardon marketçi gülmeye başladı! Fiyatlar güncellendi dedi.
İyi numaraydı, piyasa iletiyi aldı kendini güncelleyiverdi!
Memura, işçiye, emekliye, işsize güncelleme yok!
Hoş güncelleseler ne olur? Ertesi günü bir zamla hepsini geri alırlar!
Bu güncelleme işleri böyle gelmiş, böyle gider!
Hukümetler değişir, bakanlar değişir, bu kısır döngü değişmez!
Halkın gelir dağılımı, sıkıntısı bir türlü güncellenmez,
Olanlar mangaldaki küle olur!
Deprem kış öncesinde vurdu bu kez! Van Gölü'nün kuzey doğusunda Tabanlı'yı yıktı, Vanı kötü salladı, Erciş'i yerle bir etti!
Milletimizin başı sağolsun! Acılar büyük! Canlar enkaz altında! Umut geliyor! Enkazın altındakinin vakti yok!
Enkazın kıyısında bekleşen hısım akrabanın, eşin dostun da sabrı yok! Yardım nerede diye bağırır!
Askeri, polisi, memuru, kurtarma ekipleri, Kızılay'ı yetişip “ kimse var mı? “ diye sormaya
başladı.Enkazın altındaki zorda, can pazarında! Dışarıda bekleşenler darda, çaresiz!
Yardım ekipleri ve yardımlar eskisine göre daha hızlıdır. 17 AğustosTürkiye'ye hayli şey öğretmiş! Daha örgütlüyüz, daha planlıyız!
Ama felaket geliyorum demiyor! Aslında diyor! Deprem öldürmez, yıkımlar öldürür diyorlar. Biz enkaz altında ölüyoruz!
Yapımcıların çaldıkları, ölüm olarak geri dönüyor! 17 Ağustosta otuz, kırk bin kişi öldü. Ceremeyi bir şair bina satıcısı çekti!
Belediyeler, mühendisler, müteahhitler, kontrol mühendisleri, taşaronlar, siyasetciler elini kolunu sallayıp gittiler!
Enkazı kaldıracak mehlmetçik kürt terörist kovalamaya gitti! Bina stoklarını sağlamlaştıracak
paralar, dağlara taşlara bomba oldu, yağdı!
Ne yaman çelişkidir bu! Vatandaşın, devletine silah çekme, önüne geleni öldürme özgürlüğü var bu ülkede! Hangi ülkenin vatandaşı bunca özgürdür?
Bu ülke eskiden beri hainlerden çekmiştir. İşbirlikçilerden çekmiştir. Mandacılardan çekmiştir! İktidar uğruna kendini teslim edenlerden çekmiştir.
Türkiye, dizlerinin üstüne çökük kalsın diyedir bu kan kaybı!
Kışkırtan düşman çok! Ama kışkıran hain ve işbirlikçi sıkıntımız hiç olmadı!
Yeniden, sınır koruma polisi kuruluyormuş. Nisanda piyasaya çıkacakmış! Onlar teröriste çiçek mi atacaklar? Terörü bilen, alt edenler hapisteler!
Bu akıllı adam işi değil! Aklınızı güncelleyin, siyasetinizi güncelleyin!
Yaptığınız gizli anlaşmalar ayağınıza mı dolaşıyor? Milletle paylaşın! Korkularınızı güncelleyin. Bu millet ne hainleri bağışladı, bağrına bastı!
Tanrı rahmet etsin! Kaddafi bile vere vere yaranamadı! İşbirlikçiler döve döve öldürdü! Libya halkına kendi bildiğince hizmet etti!
Libya'ya bomba atanlara teslim olmadı. Şimdi işbirlikçiler hem teslim oldular, hem öldürdüler!
Yakında güncellenirler. Koyunlarından haçlar düşecektir!
Kaddafi'den ibret alın! Bir an önce kendinizi güncelleyin!..
Sağlıcakla kalın....

20 Ekim 2011 Perşembe

Evde yangin var

 
EVDE YANGIN VAR
Kapitalizmin ağa babası ABD, dünyaya nizam verir! Dediği dedik, çaldığı düdüktür!
BM'den istediği kararı çıkartır. Nato' ya istediğini yaptırır! GOP , BOB gibi projelerle istediği yere el atar! Herkesi kendine hizmet ettirir! Dilediği yerde isyan çıkartır, dildeği yerde iç savaş!
Onun bu düzen merakından, Orta Doğu yarım yüzyıldır savaş alanıdır. O'nun kıştırttığı Kürt teröristler çeyrek yüz yıldır Türkiye' yi kana boyar!
Barzani'yi de öyle kullanmıştı! İşi bitince orta yerde bırakmıştı!
İsrail'in koruyucu meleğidir! Arap denizi ortasında, onlara bir yurt vaadetti! Tanrı'nın esirgediğini o verdi. Serpilip büyümesini sağladı! Gün geldi kendisine rağmen bütün çirkinlikleri dünyanın gözü önünde işledi! Güvenlik Konseyi kararlarına boş verdi. Kalanı ABD veto edip sildi!
Şimdi yarattığı “ Arap Baharı” ile Arap ülkelerini kavuruyor! Nato gücünü Libya'da iş bitirici diye kullanıyor! Suriye üzerinde, alıcı kuş gibi dolanyor! Kendisi yetişemezse taşaronu kullanıyor!
İran'ı dünyadan soyutlamak için ne gerekirse yaptı. Bütün ülke yöneticilerine onunla görüşme-yin dedi. Yarın İran'ı oluşturan halkları kullanacak ve içeriden yıkacaktır!
Siyonist yazarlara geleceği gösteren kitaplar yazdırır. Yahudi sermayesi ile dağıtır, siyonist medya gücüyle havalandırır! Tartıştırır!
Der ki, Kürtler Türkiye'yi, Türkler de Rusya'yı dağıtacaklar! Tabi yerine ne Türkiye, ne Rüsya ne de Kürtya olacaktır! Sadece ABD'nin piyonları olacaktır! Kürtlerin bir kolu bu dolduruşa geldi!
Türkler henüz bu dolmayı yutmadı!
Bunun adı kehanet değil füturizm! Geleceği planlamak ve düzenlemek! Yerseniz! Çar Putin, basın toplantısı yapıp “Yemedim!” dedi yakınlarda. İşi ciddiye almış!
Siyonizm denetimindeki Kapitalizm, enerji üstündeki ve dünya egemenliğini sürdürmek için plan da yapar, proje de üretir! Kimin elinde ne varsa kapmak ister! Füturizm maskesi altında
kimini inandırır! Kimi karşı durur! Eşyanın doğasında var bu!
Marifet, kendi ülkesinin çıkarın bilmek ve savunmaktır!
“Wall street” de, “Times” meydanında, “Puerto del sol” meydanında, Zucotti Parkı'nda” “ Wall Streeti İşgal et!” sloganıyla protesto yürüyüşleri bir biri ardınca yineleniyor! Protesto eylemi artık yüz binlere, milyonlara mal olmuştur! Doğudan batıya tüm ülke halkları aynı talepleri yineliyor ve protesto eylemine destek veriyor!
Dünya en ağır ekonomik krizin içinde bocalıyor. Kapitalizmin kural tanımazlığı, aç gözlülüğü insanlığı buraya getirdi. İnsanoğlu “yeter!” demeyi akıl etti!
Gelir bölüşümü Kapitalizmin yumuşak karnıdır! Büyük sermaye dünyayı soyup paylaşırken, geniş halk kitleleri bölüşümden pay alamıyor! Gelir dağılımındaki bu açık dengesizlik, tüm dengeleri yerle bir edeceğe benzer. Gelirin %99'unu, nüfusun % 1'i alır ABD' de.
ABD'yi tek adamlar, başkanlar yönetir! Başkanları sermaye yönetir! Nizama uymayan başkan yerini uysal birine bırakır! Başkan Kennedy'nin katili bulundu mu? Oligarşi içinde aransa bulunurdu! Onlar sokakta aradılar!
Şimdi protesto eylemcileri Wall Street'de, Kapitalizmin kalbinde! Ayak sesleri dünyada! Sermayenin kayıtsız şartsız egemenliğine karşı duruyorlar! Halkın desteği her gün arkalarında birikiyor! Çay partisi, tee party yandaşları, bunlara karşı diş göstermeye başlamışlar!
Kapitalizmin bekçi köpeği “pittbul faşizm” in zinciri henüz boşalmadı. Bu gidişle yakında faşizan baskılar protestocuların üstüne gelecektir. Bozuk düzeni faşizmle ötelemeyi deneyecektir.
Ya da kitleleri mennun edecek çözümleri arayacaklar!
Kapitalizmin evinde yangın var! Kapitalizmin merkezinde yangın var! Bu yangın İkiz Kulelerin yangınından daha etkili ve yıkıcıdır!
Bekleyelim ve seyredelim! Ders alacaklar alsınlar! Vakit var!
“Eşkiya dünyaya hükümdar olmaz!” demiş bir garip ozan! Nobel'lik dize!

Sağlıcakla kalın.. Hasip ÖZTÜRK


*Hasip ÖZTÜRK, Türkiye/Bursa *

11 Ekim 2011 Salı

Donusturme

 
DÖNÜŞTÜRME
TBMM tatilde iken, Kanun Hükmünde Kararname ile Milli Eğitim Bakanlığı'nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun (3997) sessiz ve sedasız değiştirildi.
MEB Teşkilat ve Görevleri Hakkında KHK 25.08.2011 gün 2011/652 sayı ile 14.09.2011 günlü Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir..
Kararname'nin en önemli özelliği daha ikinci maddesinde görülür..
3997 sayılı kanunun 2. maddesi a) bendinde:
“ Atatürk İnkilap ve İlkelerine ve Anayasada ifadesini bulan Atatürk Milliyetçiliğine, bağlı, Türk Milletinin milli, ahlaki, manevi, tarihi ve kültürel değerlerini benimseyen, koruyan ve geliştiren, ailesini, vatanını, milletini seven ve daima yüceltmeye çalışan, insan haklarına ve Anayasanın başlancığındaki temel ilkelere dayanan demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarını bilen ve bunları davranış haline getirmiş vatandaş olarak yetiştirmek üzere, Bakanlığa bağlı her kademedeki öğretim kurumlarının öğretmen ve öğrencilerine ait bütün eğitim ve öğretim hizmetlerini planlamak, programlamak, yürütmek, takip ve denetim altında bulundurmak,” diyordu. KHK, bu bendi tümüyle yasa metninden çıkarılmıştır.

Kararname metnine şu bend: 2/a) Okul öncesi, ilk ve orta öğretim çağındaki öğrencileri bedenî, zihnî, ahlakî, manevî, sosyal ve kültürel nitelikler yönünden geliştiren ve insan haklarına dayalı toplum yapısının ve küresel düzeyde rekabet gücüne sahip ekonomik sistemin gerektirdiği bilgi ve becerilerle donatarak geleceğe hazırlayan eğitim ve öğretim programlarını tasarlamak, uygulamak, güncellemek; öğretmen ve öğrencilerin eğitim ve öğretim hizmetlerini bu çerçevede yürütmek ve denetlemek.” konulmuştur.

Eski Kanun metninde yer alan ' Atatürk İnkilap ve İlkeleri' nin eğitimde yeri yoktur. Egitim - öğretim gören gençliğimiz 'Anayasada yerini bulan Atatürk Milliyetçiliği'ni bilip benimsemek zorunda olmayacak! Türk Milletinin milli, ahlaki ve manevi, tarihi ve kültürel değerlerini M.E.B. Benimsetmeyecek! Bu değerleri koruyacak, geliştirecek; ailesini ve vatanını sevme ve yüceltme arzusuyla yüklü bir gençlik yetiştirilmeyecek!!

Anayasanın başlangıcındaki temel ilkeler kaldırılmıştır. Öğrenciler artık 'demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti ' ilkesine boş verecekler.! Türkiye Cumhuriyeti diye bir kavram eğitimde olmayacaktır. Vatandaşlar, Cumhuriyete karşı görev ve sorumluluk duygusuyla yüklü olmayacak! Cumhuriyete karşı görev ve sorumluluğu davranış haline getirmek artık zorunlu değil!

Milli Eğitim Bakanlığı, Teşkilat ve Görevleri hakkındaki KH.K ile Anayasa ve ona bağlı sistem değiştirilmiştir. Tam on iki eylül söylemine uygun Anayasa'nın tadil ve tağyiri bilfiil gerçekleşmiştir.

Kararname Bakanlar Kurulu'nun kararıdır. Mecliste grubu bulunan partileri uzlaşmaya çağırmışlar. İktidar, üstünde uzlaşılacak Anayasanın genel çerçevesini kararnameyle çizmiştir. GOP-BOP Eşbaşkanı olarak Orta Doğu'da, Kuzey Afrika'da ahkam kesen, sağa sola haber yollayan, arap liderlerine çekilin diyerek güç gösterisi yapan Sayın Başbakan, Türkiye'nin gelecekdeki çerçevesini de çizmiştir.

Türkiye, Türk, Atatürk, Türk Milleti, Türk Milliyetçiliği olmayacaktır. Laik, demokratik, sosyal hukuk devleti ve buna bağlı yurttaşlar da olmayacaktır. Türkiye dönüştürülüyor! Nelerin olmayacağı belli de, nelerin olacağı belli değil!

Sağlıcakla kalın. Hasip ÖZTÜRK