25 Nisan 2016 Pazartesi

OĞLAN BİZİM KIZ BİZİM


'Yargı bizde, Yasama bizde, Hükümet bizde!' demiş Ensarioğlu.
. Kendileri deneyimli bir siyasetçidir. Sözlerinin nereye varacağını kestirebilecek biridir.
Yanında bulunan Anayasa profesörü Kuzu' da 'oğlan bizim, kız bizim!' diyor. Sohbetin
konusu, Hükümetin denetlenmesidir.
AKP çoğunluğunun, yasama, yürütme ve yargı erklerini eline ve denetimine aldığının itirafıdır. 'Oğlan bizim, kız bizim!” diyen anayasa profesörü de denetlemeyi 'gereksiz ' saydığını veciz biçimde ifade etmiştir.
Kuvvetler ayrılığı 'Anayasa buyruğudur'.
Fiilen bunlar oluşmuş ise, Anayasa'ya aykırı bir durum hasıl olmuştur.
Sağın eski bir ' böyüğü ' “ Bir kere delinmekle Anayasaya bir şey olmaz! “ demişti.
Şimdi bir bakan da, Ensar Vakfı'nda bakılan oğlan çocuklarının, tecavüze uğraması olayı
için ' Bir kereyle bir şey olmaz!' diyebilmektedir.
Bu dinci sağın dilini çözemedim! Ya sağ değiller, ya da dinci değiller. Bu beyanlar
ikisi ile de uyuşmaz!
HSYK Başkan Vekili, açmış ağzını yummuş gözünü! Yargıya güvenin, %30'lar
derecesine düştüğünden yakınıyor. Yargı erkinin bu güne değin hiçbir zaman bu denli
aşağılara düşürülmediğini söylüyor. Yargı Reformu ile bu çözülmenin başladığını söyler.
Yargı özel amaçlara alet edilmiştir. “Gelin bu cenazeyi birlikte kaldıralım!” diyor.
Yılların iktidarına bakılırsa, herşey yolundadır. Sorun yoktur!
Seçilmiş Cumhurbaşkanı herşeyin üstündedir. Gündelik siyasetin orta yerindedir.
Muhaliflerine ağzına geleni söylemekten çekinmez, hakkında yazılan her eleştiriyi haka-
ret sayar! Şimdiden ceza davası sayısı iki binlere dayanmıştır. Mahkemeler bile Ceza Kanunu 299.ncu maddesinin Anayasa'ya aykırılığını savunur olmuştur.
Şimdi bu kafa yapısının hazırladığı ' Anayasa Taslağı' Meclise sunulacaktır. Muhalefet
partileriyle ciddi bir uzlaşma aranmadan, Meclisten kabulü istenecektir. Cumhuriyetin
kuruluşundan bugüne gelen, Türkiye Cumhuriyeti'nin temel ilkelerine dokunulmak isteniyor.
Anayasa'nın 174.cü maddesindeki 'Devrim Yasalarını' silmek istiyorlar. Oysa, çiğneye çiğneye paspas ettikleri Anayasa'nın yarıdan çoğunu onlar değiştirmişti! Rahat edemediler, ayaklarına dolaşmayacak, sözde bir anayasa istiyorlar anlaşılan.
Ne bahasına olursa olsun 'Başkanlık' sistemini anayasa hükmü haline getirmek isterler.
Bunun için her yolu deneyecekler. Şimdiki fiili durumu başkanlıktan farklı değil. Bir de
başkan olursa vay başımıza gelen !..
Açılım diye diye İmralı mahbusu ile görüştüler. Bir uzlaşmaya vardılar. HDP ile PKK
ile de bir uzlaşmaya vardılar. Dolmabahçe görüşmelerinde bazı konularda anlaştılar! Ama sözlerinde durmadılar. Başkanlık seçeneğine katkısı olmadığını görünce caydılar. Güney-
Doğunun Kürt oylarına oynadılar. Altı ay arayla iki seçim geçirdik!
Önce Valileri öne ittiler. Terörle mücadele de onları karar merci yaptılar. Askere, polise müdahale yetkisi vernmediler. Askerin, polisin gözleri önünde terörün silah, patlayıcı vs. taşımasına, yığınak yapmasına göz yumdular.. Şehir gerillasının mahallelerin altlarını kazıp yuvalanmasına fırsat tanıdılar. Sonra silah bırakmadan uzlaşma yok diyerek polisi ve askeri
müdahalede serbest bıraktılar. Dün şehir gerillaları Yüksekova'dan kapı dışarı edildiler. Ne
Basra kaldı, ne Bağdat! Şehirleri yıkıp yeniden yapmak zarureti hasıl oldu.
Analar ağlamasın derken yüzlerce ana ağladı. Onca eş kocasız kaldı. Onca çocuk baba
yüzü, sevgisi görmeden büyüyecek.. Şimdi, kendilerini 'terörü bitiren kahramanlar' olarak ilan etmeleri kaldı. Yakında onu da yapacaklar. Yıl bitmeden yeni bir seçime hazır olun! Hele Suriyeli sığınmacılar da yurttaş yapılırsa! Sonra mı?
Sonrası, ' oğlan bizim, kız bizim!' Size ne?
Sağlıcakla kalın.. Hasip ÖZTÜRK
Saliyazilari.blogspot.com. hasipozturk.hotmail.com,