10 Ekim 2016 Pazartesi

VURUN TÜRKİYE'YE


AB ve ABD'ye göre Türkiye asi bir ülkedir. Hizaya gelmesi için her fırsatta vurulmalı! Eski silah arkadaşı! bildiğimiz Almanya durup dururken, Ermeni Soykırımı kararı aldı. Aradan yüzyıl geçmiş. Birleşmiş Milletler kırklı yıllarda 'soykırımın şartlarını' belirlemiş. Sözde Ermeni Soykırımı iddiası bu tanıma uymamaktadır.

           O yıllarda Almanya, Osmanlı Devleti'nin en yakın müttefiki idi. Ordularının başında
Alman generalleri vardı. Böyle bir olay yaşanmış ise en yakın tanıklar Alman subayları idi.
Engel olmamışlarsa, göz yummuşlarsa onlar da sorumluydular...

         ABD'nin Doğu Anadolu'da yüzlerce hatta binlerce yatılı okulu vardı. On iki bini aşan
yerli-yabancı çalışanları vardı. Öğretmen görüntüsü altında binlerce ajanları bulunuyordu.
Nelerin olup bittiğini onlar bilirdi ve arşivleri vardı. Bu okulları ve kiliseleri silah deposu
olarak kullandılar. Niye açmazlar, yüzyıldır arşivlerini?...

         Osmanlı'da asi Ermeni komitacıları, batılı silah ve cephaneleri nereden buluyorlardı?
AB ülkeleri derseniz, o devrin 'emperyalist'leriydi. İsyancı Osmanlı Ermenilerini madden,
manen kışkırtanlar onlardı. Silah ve cephane sağladılar. Osmanlı devletini içeriden çökert-
mek için, sadık Ermeni yurttaşları kışkırttılar, çıkarlarına alet ettiler! Ermenilerin ve kom-
şu yaşadıkları Türklerin felaketine sebep oldular. Şimdi sözde ' soykırım kararları' ile
günah çıkarırlar...
       Sonra Yunanlıları üstümüze saldılar. Anadolu Rumluğunu içeriden kullanmak istediler..
Hepsi birden yenildiler! Anadolu Rumluğu, Mübadele ile Yunanistan'a yollandı. Türk-
Ortodoks Karaman halkı da, bu hayhuyda Yunanistan'a hediye edildi. Oysa Anadilleri Türkçe
idi. İbadetleri Yunancaydı. Bizim Arapça ibadet edip Türkçe konuşmamız gibi..Onlar bizim
gibi öz be öz Türktüler! Yunanca bilmezlerdi. Karamano Türkçesi konuşurlardı.

       Türklere vurmak bitmedi! Ermeni yurttaşları kışkırtan 'emperyalist' ülkeler soykırım
sopasını her fırsatta sırtımızda kırıyorlar. ABD Başkanı'nın her 24 Nisan günü ağzından
çıkacak sözü, nefes almadan bekliyoruz! 'Büyük Felaket' diyerek Ermenileri memnun
ediyor, 'soykırım' demediği için bizi...Esasta 'dama' diyerek önemli bir bedel alıyor!
Fransa Anayasa Mahkemesi, 'soykırım olmadı' demeyi yasaklayan ve cezalandıran
kanunu iptal etti!..Okkalı bir şamar bu! 'Ermeni Soykırımı Uluslararası bir yalandır!'
diyerek, İsviçre'nin 'yalan' diyen kararına direndi.İsviçre Mahkemesi Sayın Doğu Perin-
çek'i mahkum etti. Doğu Perinçek'in başvurusu üzerine AİHM'de İsviçre mahkum oldu!
İsviçre Federal Mahkemesi de mahkumiyet kararını bozmak zorunda kaldı. İkinci bir şamar
oldu. Bu başarılar, Sayın Perinçek ve Talat Paşa Komisyonu'nun çabasının sonucudur.
Şimdi Almanya bizi niye öptü? Soykırım kararını ne diye aldı? Sözde dostumuzdu,
müttefikimizdi! 3.5 milyon Türk topraklarında yaşıyordu. Hiç düşünmeden neden böyle
yersiz bir karar aldı? Vurun Türkiye'ye! Türkiye asidir! Emperyalistlerin tekerine çomak
sokmaktadır! Parçalanmaya direniyor! Alın elinize soykırım sopasını!

         Yüzyıldan beri ABD'nin, AB'nin, Almanya'nın, Fransa'nın Türkiye'ye bakışında bir
değişiklik olmamıştır. İştahlı tilki gibi etrafımızda yalanarak dolanırlar! Hem dost geçinir-
ler, hem sözleşmelerle sözüm ona bağlıdırlar; kötülükte hiç geri durmazlar! Yöneticilerin,
aydınların, halkın bilinçli olması gerekir.

         Eski düşmanlar dost olmazlar! Kaf dağının arkasına geçmek istiyorlar. 'Atın önünde-
ki eti, itin önündeki otu' biz koyduk. Geçemiyorlar. Dost göründüklerine, modern ve
insancıl tavırları aldatmasın! Onlar emperyalisttir! Varsıllıklarını başkalarının varlığını
sömürerek sağlarlar! Şimdi Irak'ın, Suriye'nin, Kafkasların, İran'ın Orta Asya'nın enerji
zenginliğini paylaşma zamanıdır. Önlerindeki engel Türkiye'dir...
                  
          Kendi belirledikleri iktidarlara bile katlanamıyorlar! Vurun Türkiye'ye!
Sağlıcakla kalın.... Hasip ÖZTÜRK
Saliyazilari.blogspot.com, hasipozturuk@hotmail.com.
07.10.16, Bursa

4 Ekim 2016 Salı

LOZAN HEZİMETMİŞ!


24 Temmuz'da Lozan Anlaşması'nın yıldönümünde, Sayın C.Başkanı ”..Lozan
Anlaşması devletimizin tapusu gibidir. “ demiş; emeği geçenlere şükranlarını sunmuştu.
Şimdi, “TSK'nın yurtdışında görev süresinin uzatılması tezkeresine..” sıra gelince, 29 Eylül' de “ Lozan'ın bir zafer olduğuna bizi inandırmaya çalışıyorlar!” diye-rek çelişkiye düşmüştür.

Aslında biz bu söylemlere yabancı değiliz. “Lozan'ın bir hezimet!” olduğunu yazan, söyleyen şeriat ağaları (!) vardır. Dayandıkları ciddi bir dayanakları yoktur. İnandırıcı bir kanıtları olmamıştır. Dedikleri dedikodudan öteye geçmez!. Ciddiye de alınmazlar...
Bu sözün bir Cumhurbaşkanı ağzından söylenmesi ciddiye alınır. “ Cumhurbaşkanı sorumsuzdur..” denilip geçilemez. Söyleyeni bağlar, ülkeyi bağlar. Bunu ben söylesem gülünç olurum! Fikir hürriyeti içinde söylenmiş bir sözdür der geçerim. Ama bir ülkenin cumhurbaşkanı bu iddiada bulunursa, Lozan Anlaşması'nı tartışılır hale getirir.
Güncel olan ne vardı? TSK'nın tezkeresinin uzatılması oylanacaktı. Yandaşlarını
heyecanlandırmak istemiş olmalı. Buna gerek yoktu ki, tezkere muhalefetin desteği ile
kabul edilmişti. Yine destekleneceği kamuoyuna bildirilmişti.. Öyle de oldu!..
Lozanı tartışılır yapmanın gereği neydi?

Bağırsak duyulacak adaları verdik! “ diye yakınmış. Bunlar Lozan'da verilmedi.
Ulu Hakan diye yere göğe sığdırılamayan II.Abdülhamit zamanında, Osmanlı döne-
minde anlaşmalarla verildi. Yunan adaları Balkan Savaşı sonunda Yunanistan'a verilmişti. On iki Adalar diye bilinen güney Ege adaları, Trablusgarp savaşından sonra İtalyanlar tarafından işgal edilmişti. Kıbrıs adası da daha önce İngiltere'ye verilmişti. Bunların hepsi Ulu Hakan II.Abdülhamit zamanının kayıplarıdır..

II.Abdülhamit, darbe vesvesesi sebebiyle Donanmayı Haliç'e hapsetmişti. Gerekli
olduğunda hiçbirisi Haliç'den çıkamadı. Çanakkale Boğazı dışında İtalyan ve Yunan donanması fink atıyordu. Bütün adaları ele geçirmişlerdi.
Lozan Anlaşması ile hiç değilse Gökçeada ve Bozcaada geri alınmıştı.
33 yıllık Abdülhamit iktidarı zamanında 1.5 milyon/km/ kare imparatorluk toprakları
elden çıkmıştı. Bunun hesabının Lozan'da sorulmasının bir anlamı var mıdır?
Hadi sayın Cumhurbaşkanının tarih bilgisi bunlara yetmeyebilir. Bunu bir kalem
geçelim. Etrafındaki danışman ordusu içinde tarih bilgisi olan yok mudur? Sayın Cum-
hurbaşkanı'nı çelişkiye düşürürler!
Bir de güncele bakalım!

Sayın R.T. Erdoğan'ın iktidarı sırasında, Türk sınırları içindeki 17 ada ve 135 kayalık
göz göre göre Yunanistan'ın işgaline bırakılmıştır. Yunanlılar buralara asker çıkarmışlar,
Cumhurbaşkanları Papulyas'a denetleme törenlerini yaptırmışlar! Bunlar niye gündemde değil? Bu adalar Koyun, Formoz, Hurşit, Eşek, Bulamaç, Nergizcik, Diyonisades, Kalelim-
noz, Koçbaba, Keçi, Ardıççık, Sakarcılar, Dia, Koufanisi, Gavdos, Gaidhournisi ve Adacık'
tır. Ayrıca 135 kayalıkta artık Yunan bayrağı dalgalanıyor.
Kardak kayalıklarından Yunan askerini çıkaran SAS komandolarının komutanı ne oldu? İktidarın paralelinin, TSK' yı içinden vurmak için icat ettiği Balyoz gibi sahte davalar
sebebiyle Hasdal'da hapsedildi...

Sorumluluk taşıyanlar ağızlarından çıkacak sözlere herkesten çok dikkat etmelidir.
Ha ben zaten “ sorumsuzum” istediğimi yapar, istediğimi söylerim diyorsa; ölçülü
olmanın kimseye zararı yoktur.. ..

Rahmetli Karacaoğlan, Bulgar Dağı yamaçlarından, sazını tıngırdatırken “.. iğneden
ipliğe sorulur bir gün...” diye seslenirmiş...
Sağlıcakla kalın...  
    
Hasip ÖZTÜRK
Saliyazilari.blogspot.com, hasipozturk@hotmail.com, Bursa
04.10.16