Sayın
C.başkanı, mağdur edebiyatı yapılmasından müşteki.
Gözaltına
alınmış ya da tutuklanmış gazeteci yok, teröre yataklık
edenler var diyor.
Kürtçüdür-bölücüdür,
fetöcüdür-darbecidir diyor. Eskiden solcudur, bölücüdür,
gericidir nitelemesi de vardı. Şimdi 'at izi, it izine'
karışınca sayı azaldı. Ama şüphelilerin sayısı yüz
binleri aştı!..
Her an
sayılar değişebilir. Bia.net.'in son gözlem bildirimine göre 71
basın mensubu
cemaate bağlı,
29'u kürt-bölücü gazeteci olmak üzere 128 gazeteci tutuklu ya
da gözetim
altındadır. 155
medya organı kapatılmıştır. 2.500 kişi çalışanı işsiz
kalmıştır.775 basın kartı, 49 pasaport iptal edilmiştir. 191
gazeteci toplam 2 .152 yıl hapis cezası istemiyle yagılan-
maktadır. Birisi
için de müebbet ağır hapis cezası istenmektedir..
Fikir
özgürlüğü kavramını bir türlü içimize sindiremedik.
Satandart bir ölçü de tuttura-
madık. Yazı
yazanların hangisi, hangi ölçülere göre mahkemelik olur, gözetim
altına alınır,
ya da tutaklanır?
Bir ölçümüz oluşmadı..Yukarıdaki tablo da bunu göstermektedir.
Şiddete
dayanmayan, silaha sarılmayan fikir ürünleri suç üretmezler.
Yazıp çizenler
şüpheli ya da
suçlu işlemi görmezler. Genel ölçü budur.
Anayasa'nın
25. mad.de “ Herkes düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir.”
,”...kimse
düşünce ve
kanaatinden ötürü kınanamaz ve suçlanamaz.” demektedir.
26. mad. “Dü-şünceyi açıklama ve yayma” hakkını
düzenlemektedir. Düşünce ve kanaatlerin ' tek başına ve
toplu olarak açıklanabilir' demektedir.
Bu
hürriyetin kullanılması “ ...milli güvenlik, kamu düzeni,
kamu güvenliği; Cum-huriyetin temel nitelikleri, Devletin ülkesi
ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün korunması, suçluların
cezalandırılması, devlet sırrı vb...” sebeplerle; ancak
kanunla düzenlenir (sınırlanır )denilmektedir..
Güncelde
neler olmaktadır?
15 Temmuz
darbe teşebbüsü bahane edilerek KHK'lerle Anayasa'nın
dediklerinin tam
aksine hareket
edilmektedir. Olağanüstü Hal İlanı'nın verdiği olanaklar
kullanılmaktadır.
Beylik deyimle
kurunun yanında yaşlar da yanmaktadır..
Birisi,
bunu söylese kıyamet kopmakta; söyleyen fetöcü, terorist,
darbeci vb. ilan edilmektedir.
Arada bir
görevine iade edilenler, devlet hizmetinden uzaklaştırılanların
KHK ile geri alındıkları da olmaktadır. Ancak bu sayısal olarak
çok azdır. Hergün yüzlerce kişinin göz altına alındığı,
tutuklandığı, devlet görevinden atıldığı bir süreçte,
geriye dönüşler çok sınırlı kalmaktadır.
Fetö'nün
devlete sızdığı değil, devleti işgal ettiği görüntüsü ağır
basmaktadır. Bunların
kimler olduğu
aslında devletin kayıtlarında vardır. Meclis önünde ifade veren
bir Eski G.K. Başkanı, 'Biz bunları izliyorduk ve listesini
hükümete bildiriyorduk!' dedi.
Görevini
yaptığı için bu kişi hapislerde yattı. Terörist ilan edildi.
Hükumet görevini
yaptı mı? YAŞ
kararları ile ordudan atılması gerekenlere, şerh konularak,
orduda kalmaları
sağlandı! Bu ne
perhiz, bu ne lahana turşusu?
“Beraber
yürüdük biz bu yollarda!”; “ Ne istediler de vermedik?” vb
söylemleri dün hükümet başkanının, bugün Sayın C.başkanının
sözleridir.
Ayrıca,
bu fırsattan yararlanılarak, muhalif sesleri susturma gayreti de
görülmektedir.
Muhalif
gazeteciler göz altına alınmaktadır. Gazeteler susturulmaktadır.
Amaç 'tek ses, tek
nefes çıksın!'
istenmektedir. O da sadece iktidarın sesi ve nefesidir...
Bunun
adı demokrasi değildir!
Sağlıcakla
kalın... Bursa, 31.10.16
Hasip ÖZTÜRK
Saliyazilari.blogspot.
com hasipozturk@hotmail.com