4 Kasım 2016 Cuma

MAĞDURLAR


Sayın C.başkanı, mağdur edebiyatı yapılmasından müşteki.
Gözaltına alınmış ya da tutuklanmış gazeteci yok, teröre yataklık edenler var diyor.
Kürtçüdür-bölücüdür, fetöcüdür-darbecidir diyor. Eskiden solcudur, bölücüdür, gericidir nitelemesi de vardı. Şimdi 'at izi, it izine' karışınca sayı azaldı. Ama şüphelilerin sayısı yüz
binleri aştı!..
Her an sayılar değişebilir. Bia.net.'in son gözlem bildirimine göre 71 basın mensubu
cemaate bağlı, 29'u kürt-bölücü gazeteci olmak üzere 128 gazeteci tutuklu ya da gözetim
altındadır. 155 medya organı kapatılmıştır. 2.500 kişi çalışanı işsiz kalmıştır.775 basın kartı, 49 pasaport iptal edilmiştir. 191 gazeteci toplam 2 .152 yıl hapis cezası istemiyle yagılan-
maktadır. Birisi için de müebbet ağır hapis cezası istenmektedir..
Fikir özgürlüğü kavramını bir türlü içimize sindiremedik. Satandart bir ölçü de tuttura-
madık. Yazı yazanların hangisi, hangi ölçülere göre mahkemelik olur, gözetim altına alınır,
ya da tutaklanır? Bir ölçümüz oluşmadı..Yukarıdaki tablo da bunu göstermektedir.
Şiddete dayanmayan, silaha sarılmayan fikir ürünleri suç üretmezler. Yazıp çizenler
şüpheli ya da suçlu işlemi görmezler. Genel ölçü budur.
Anayasa'nın 25. mad.de “ Herkes düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir.” ,”...kimse
düşünce ve kanaatinden ötürü kınanamaz ve suçlanamaz.” demektedir. 26. mad. “Dü-şünceyi açıklama ve yayma” hakkını düzenlemektedir. Düşünce ve kanaatlerin ' tek başına ve toplu olarak açıklanabilir' demektedir.
Bu hürriyetin kullanılması “ ...milli güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği; Cum-huriyetin temel nitelikleri, Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün korunması, suçluların cezalandırılması, devlet sırrı vb...” sebeplerle; ancak kanunla düzenlenir (sınırlanır )denilmektedir..
Güncelde neler olmaktadır?
15 Temmuz darbe teşebbüsü bahane edilerek KHK'lerle Anayasa'nın dediklerinin tam
aksine hareket edilmektedir. Olağanüstü Hal İlanı'nın verdiği olanaklar kullanılmaktadır.
Beylik deyimle kurunun yanında yaşlar da yanmaktadır..
Birisi, bunu söylese kıyamet kopmakta; söyleyen fetöcü, terorist, darbeci vb. ilan edilmektedir.
Arada bir görevine iade edilenler, devlet hizmetinden uzaklaştırılanların KHK ile geri alındıkları da olmaktadır. Ancak bu sayısal olarak çok azdır. Hergün yüzlerce kişinin göz altına alındığı, tutuklandığı, devlet görevinden atıldığı bir süreçte, geriye dönüşler çok sınırlı kalmaktadır.
Fetö'nün devlete sızdığı değil, devleti işgal ettiği görüntüsü ağır basmaktadır. Bunların
kimler olduğu aslında devletin kayıtlarında vardır. Meclis önünde ifade veren bir Eski G.K. Başkanı, 'Biz bunları izliyorduk ve listesini hükümete bildiriyorduk!' dedi.
Görevini yaptığı için bu kişi hapislerde yattı. Terörist ilan edildi. Hükumet görevini
yaptı mı? YAŞ kararları ile ordudan atılması gerekenlere, şerh konularak, orduda kalmaları
sağlandı! Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?
Beraber yürüdük biz bu yollarda!”; “ Ne istediler de vermedik?” vb söylemleri dün hükümet başkanının, bugün Sayın C.başkanının sözleridir.
Ayrıca, bu fırsattan yararlanılarak, muhalif sesleri susturma gayreti de görülmektedir.
Muhalif gazeteciler göz altına alınmaktadır. Gazeteler susturulmaktadır. Amaç 'tek ses, tek
nefes çıksın!' istenmektedir. O da sadece iktidarın sesi ve nefesidir...
Bunun adı demokrasi değildir!
Sağlıcakla kalın... Bursa, 31.10.16 Hasip ÖZTÜRK
Saliyazilari.blogspot. com hasipozturk@hotmail.com