Aşağıdaki
alıntıları yazar Ümit Sarıaslan, Aristo'dan derlemiş..
Aristo,
M.Ö. 384 yılında doğmuş, 322 yılında ölmüş! 2.400 yıl
öteden bugünleri görüp
söylemiş! Tanıdık gelişini bakılırsa, sözleri dün ya da
bugün söylenmiş kadar günceldir!
Ne
demiş Aristo usta?
“En
önemli kişileri elden
geldiğince
alçaltmak ve
işten
en iyi anlayanları
devletten
uzaklaştırmak;
halkın
dernek kurmasını,
şenlik
yapmasını, okuyup
öğrenmesini
önlemek;
ruhu
yükselten ve insana
güvenlik
veren her şeyi
engellemek;
okula gitmelerini, toplanıp
eğlenmelerini
yasak etmek; insanlar
arasındaki
ilişkiler onlara güven
verdiği
için yurttaşların birbiriyle
düşüp
kalkmasını önlemek amacıyla
her
çareye başvurmak; gece gündüz
sokaklarda
devriyeler gezdirip kapıları
dinletmek,
herkesin mahrem hayatını
açığa
vurmak. Her yerde casuslar
bulunduru(up);
yapılan ve söylenen her şeyi öğrenmek; İnsanlar böylece yavaş
yavaş köleliğe alışırlar...”
Aristo
tam da bugünleri anlatmıyor mu? Sanki günümüzün muhalif bir
köşe yazarı!
Sayıp
döktüklerinin hepsi günümüzün gündemi!
Toplumun saygı duyduğu, güvendiği kim varsa aşağılanmış!
Hapislere atılmış! Çürümeye bırakılmış! Adaletin elindeki
'terazi değil kılıç işletiliyor!
İşten anlayan devlet adamları, yöneticiler, yargıçlar, savcılar
kim varsa devletten uzaklaştırılmış
ya da askıya alınmışlar. Yerlerine işten anlamayanlar, yandaşlar
işbaşı yapmışlar!
Sıfır
sorun diye başladıkları yerden çok çok ötelere düşmüşüz!
Savaş kapımızda, savaşa çanak
tutar
olmuşuz!
“ Aynaya
bakın, binlerce çocuk öldürülüyor!” diyor, pişkin pişkin!
Kendinden gayri herkesi suçluyor!
Esed'le sarmaş dolaş iken, iç savaşa destek veren; karşıtlara
silah, cesaret, lojistik destek
sağlayan kendisi değil sanki! Bir dediği bir dediğini tutmuyor!
Atatürk
Orman Çiftliği babasının mülkü! Ağaçları kesiyor, beton
yapıları dikiyor! Yüz bulsaydı
Gezi Parkı'nı cascavlak edecekti! Şimdi ağaç aşığı kesilmiş!
Bilmem ne kadar ağaç dikecekmiş! 3. Boğaz geçişinde kestiği
ağaçlar gündeme bile gelmedi daha!
Ülkenin
bir yanını Kürdistan diye yaftalamış! Büyük, küçük, orta
Kürdistan haritaları elden
ele dolaşır! Mülteci Suriyeli'lerle Hatay, Suriye haritalarına,
yeniden gösterilir olmuş!
Aristo,
'Adalet ilkin devletten gelmeli, çünkü hukuk, devletin
toplumsal düzenidir.'buyurmuş.
Adalete güven kalmış mıdır? Anayasa Mahkemesi, müdahale
etmeseydi, vekiller
hala hapiste çürüyor olacaktı.! Çürümeye bırakılanlar var
hala! Ölüm kurtuluş ise,
buna “ öldüresiye adalet “ mi diyeceğiz? Ölenler ölüp
kurtuluyorlar.
Bir
koruma ordusu ile 'yurt içi' gezisi yapabiliyor! Gezilecek yerlerde
adı konulmamış 'sıkı
yönetimler' uygulanıyor. Çatlak ses çıkarırlar, gösteri
yaparlar diye toparlanıyorlar!Cesaret
edenler ' çeteci, terörist ' diye mahkemeler önüne çıkarılıyor.
Bir kere terörist denildi miydi, bir daha çıkamıyorlar!..
Güncel
Aristo '...okula
gitmelerini, toplanıp
eğlenmelerini
yasak etmek; insanlar
arasındaki
ilişkiler onlara güven
verdiği
için yurttaşların birbiriyle
düşüp
kalkmasını önlemek amacıyla
her
çareye başvurmak; gece gündüz
sokaklarda
devriyeler gezdirip kapıları
dinletmek,
herkesin mahrem hayatını
açığa
vurmak...' insanlığı
köleliğe götürür demiş! Gözetlenmek,
izlenmek, özel hayatın açığa vurulması, korku toplumunun
adımlarıdır. Ürken insanlar karşı çıkamazlar! Hırpalanmaktan
çekinirler. Tepkisini göstermekten sakınırlar! Oylarını da
korku saçan despotlarına verirler!
Halk
korkuyor! Onlar halktan daha çok korkuyor! Gezi direnişinin
yinelenmesi olasılığı uykularını
karıçırıyor! Korkuyla hükmedenler, korkuya yenik düşerler!
İleri
demokrasi diye vardıkları yer burasıdır!
İstiklal
Marşı ' Korkma!” diye başlıyor! Andımız ' Türküm,
doğruyum..' diyordu.Türk
ve doğru olmadıkları kanıtlandı. İstiklal
Marşı'na güçleri yetmedi!
Aristo
2.400 yıl önce, bugünleri görmüş, yazmış!
Korkunun
ecele faydası olmadığını herkes bilir!
Geldikleri
gibi gidecekler!..
Sağlıcakla
kalın....
Hasip ÖZTÜRK
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder