Mahkemelerin verdiği kararlar, iktidarın herzaman hoşuna
gitmeyebilir,
beklentisine uygun
düşmeyebilir. Böyle olması işin doğasındandır.
Sayın
Cumhurbaşkanı, Başbakanlığı döneminde Danıştay'ın verdiği
durdurma
ve iptal
kararlarından çok yakınırdı. İktidarın yolunu kestiğini
söylerdi...
Mahkemelerin
bakış açısı ile iktidarın bakış açılar aynı değildir.
Mahkemeler
hukuk kurallarına, hukukun üstünlüğü kavramlarına göre karar
vermeye özen
gösterir. İktidarlar, günün koşullarına ve kendi siyasetine
uygun kararlar
verirler. Bu
kararların verilmesinde, hukukun kuralları ve hukukun üstünlüğü
ilkeleri her zaman gözetilmez. Bunun için Anayasa'da 'idarenin
hiçbir eylemi, yargının denetimi dışında tutulamaz'
ilkesi vardır. Devletlülerin hoşuna gitse de gitmese de işin
doğası bu.
Mahkemeler
hukuka uygunluk ölçütüne, kamu yararına bakarlar.
İdare,
siyasetin getirisine bakar!
Bunun için
iktidarlar zaman zaman halkın tepkisiyle, mahkemelerin durdurma ve
iptal kararlarıyla
muhatap olurlar. Hukuka saygılı iktidarın yapacağı şey,
işlemini, eylemini hukuka uygun hale getirmektir. İdare bireyin
çıkarını, kamu yararının üstünde tutamaz.
Kamu yararını
üstün tutmak zorundadır.
Son günlerin
konusu, Sayın Cumhurbaşkanı'nın gazeteci C. Dündar ve E. Gül'ün
bireysel
başvurusunu kabul etmesi konusudur. 'Hak ihlali'
belirlemiştir. Bu kararla
tutuklu gazeteciler
tahliye edilmişlerdir..
Daha önce
AYM'nin ' hak ihlali' kararları ile Balyoz vs. gibi düzmece
deliller ile
verilmiş
mahkumiyet kararları da kaldırılmıştı. Hukuk kendi söküğünü
dikmişti..Sayın
C.Başkanı, bu
davaların savcısıyım diyordu. Ama hak ihlali kararlarına karşı
böylesi
bir tepki
vermemişti.
Eleştirmek,
Mahkeme kararları için dahi olağandır.
Olağan
olmayan Sayın C.Başkanı'nın bu karara karşı “..uymuyorum..”
beyanıdır.
Mahkemenin
kararına herkes uymak ve gereğini yerine getirmek zorundadır.
Anayasa Mahkemesi
kararlarına istisnasız herkes uymak zorundadır..
Sayın
Cumhurbaşkanı'na bu konuda bir ayrıcalık tanınmış değildir.
Anayasa
Mahkemesi'ne “bireysel başvuru yolu' Sayın
Cumhurbaşkanı'nın
iktidarı döneminde
açılmıştır. İyi de edilmiştir. Doğru yapılmıştır.
İşine
gelmeyen bir karar çıktığında böylesi sert ve kastı aşan
tepki verilmesi doğru olmamıştır. Mahkemeler dilsizdir. Polemiğe
girmezler. Mahkemeler kararları ile
konuşurlar.
Verilen kararın bir de “ gerekçesi” vardır. Gerekçe
kararın gerektirici
sebeplerini ve
yasal dayanaklarını açıklar. Mahkemenin konuştuğu yer orasıdır.
Benim aklıma
başka şeyler düşmektedir!.
Sayın
Cumhurbaşkanı'nın yönetimi dönemi, T.C.'nin yolsuzluk
şaibelerinin
en çok dile
getirildiği dönemdir. Bu şaibe iddiaları yargı önüne
getirilmemiştir.
Yargı bunlar
hakkında diyeceğini dememiştir. Dört bakan bu şaibeler sebebiyle
istifa etmişlerdir.
Yargı önüne çıkmaları, AKP'nin çoğunluk oyları ile
önlenmiştir.
Yüce Divan'a çıkıp
aklanma haklarını kullanmamışlardır..
O Yüce
Divan neresidir?
Anayasa
Mahkemesi'dir,
Üst düzey
siyasi görevlerde bulunanların yargı merci Anayasa Mahkemesi'dir.
Şimdiden
Anayasa Mahkemesi'nin bir kararına karşı ' ..uymuyorum, saygı
da
duymuyorum!..”
demenin ucu nereye varır? Şimdiden AYM'ye karşı tavır konulması
olağan gelmedi
bana..Mahkemeye husumet göstermek doğru mudur?..
Sağlıcakla
kalın....
Hasip ÖZTÜRK
Saliyazilari.blogspot.com
hasipozturk@hotmail.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder