Eskiden 'Ya
sev! Ya terket!' diye bir söylem vardı.
Bir kısım
yurttaş, bir kısım yurttaşa söylerdi..'Ya bizimle, bizim gibi
yaşayın,
ya da çekin
gidin!' derlerdi. Sevmekten
kasıt bizim gibi yaşa, inan, düşün, ibadet et
demekti!
Farklı kimliklere, renklere, düşünmeye, inanmaya, ibadete yer
yoktu...
Eksiğimiz
hoşgörüydü, birbirimize katlanmaydı. İnancını, rengini,
mezhebini hoş
görmemekti. Sorun
ise kendi elleriyle, farklılıkları zorla gidermeye kalkışmaktı!
Bu toplum-
lar arası
çatışmaydı! Bu kalkışmaları dış güçler de kışkırtır,
özendirirdi. Siyasetin ve devlet gücünün de bu zorbalığa
katıldığı görülürdü..
Şimdi yok
mu? Var elbette! Biraz üstü örtülüdür. Biraz daha ölçülüdür!
Ama toplumun gündeminden,
siyasetin elinden çıkıp gitmemiştir. Sorumlu adam 'Yüzde
elliyi evinde zor
tutuyorum!' demiyor mu? Bunun adı ayrımcılıktır!
Kışkırtıcılıktır! Yasalar ayırımcılığı yasaklamıştır,
hatta suç saymıştır!Yine de insanları birbirine kışkırtacak
sebepler buluyorlar. Halkın karşılıklı güvenini, huzurunu ve
düzenini bozuyorlar. .
Günümüzde
AB. Ülkelerinde bu anlayışın hortladığını AP seçimlerinde
gördük!
Irkçı, şöven,
faşist, ayırımcı partiler seçimlerden güçlenerek çıktılar!
Ekonomik krizlerin,
geçimdeki
daralmanın esas sebebinin, insanların farklılıkları olduğu
düşünülür oldu.
Farklılıklar
üzerinden siyaset, bulanık suda balık avlamaktır!. Ekonominin,
çoğunluğu mutlu ettiği toplumlarda, insanların farklılığı
göze batmaz! Ülkeler, toplumlar istikrar içinde yaşarlar. Kurulu
düzen, adil olmasa bile, huzurlu, güvenli bir yaşam sağlar...
Bakın 'Arap
Baharı'nın geldiği(!) ülkelere! Düzenleri bozulmuş, herkes
birbirine düşman edilmiş!
Halkları birbirlerinin ciğerini sökmeye hazır! Ekmek bulamaz,
silah ve atacak mermi bulur!
Attıkları her kurşunun silah üreticilerinin rafahına katkı
olduğunu akıl etmezler! Kim
onlara vur demişse vururlar! Allahı, dini inançları uğursuz
emellerine alet ederler! Libya'da darbeci general Türklere ve
Katarlılara 48 saat içinde Libya'yı terk edin diye mühlet
vermiş! Oysa Türkler, Libya'yı yeniden inşa ediyorlardı..Düzen
bozulmaya görsün, dostlar
düşman görülür!..
Mısır'da
düzen bozuldu! İdam kararları bini buldu! Ölenlerin sayısı
belirsiz.Herkes birbirinin boğazına sarılmaya hazır! Oysa
farklılıklar toplumun zenginliğidir. Birbirlerinin farkına
katlananlar huzur içinde yaşarlar. Mısır binlerce yıldan beri
farklı renklerin, dillerin, inançların bir arada yaşadığı bir
uygarlık merkeziydi. Birilerinin çıkarı, Mısırlılara bunu
haram etti! Farklılıkları farkettiler; 'Aaa! Kıral çıplakmış!'
dediler..
Suriye'deki
aptalca savaş öyle değil mi? Bizim elimizin orada ne işi vardı?
Irak'da itler salınmış,
taşlar bağlanmıştır! Önüne geleni ısırıyorlar! 'Bize
hasım değiller!' diyenler
fena yanıldılar!
Kürtler, Araplar, Türkmenler öldürülüyor! Müslümanlığı,
mezhebi, ırkı,
dili farklı
olanlar birbirlerini öldürmeyi hak bildiler! Emperyal çıkar
sahipleri, savaşı tek
çözüm diye
dayattılar! Lokmalar kanlandı! Bölge halkı oyuna geldi. İktidar
bu oyunların 'ebesi' olmaya soyundu!..Bu siyaset yanlıştır!.
Avustralya
Başbakanı, ülkesinde Mursi lehine yapılan bir gösteride, bir
fanatik müslüman eylemciye ne demişti? “ Niçin bu kadar
taassup içindesiniz? Niçin Suudi Arabistan'da, İran'da yaşamayı
seçmediniz? Siz, Allah'ın İslamla mübarek kıldığını
söylediğiniz devletleri terk ettiniz! Kafir dediğiniz bizim
memlekete göçüp geldiniz!
“Hürriyet,
adalet, refah, sağlık güvencesi, sosyal güvenlik, kanun önünde
eşitlik,
adil çalışma
fırsatı, çocuklarınızın geleceği, düşünce hürriyeti
için!.. O halde bize fanatiklik ve nefretten söz etmeyin! Biz
size kaybettiğiniz her şeyi verdik! Bize saygı duyun... ya da
burayı terk edin!..”
demiş..
Küffarın
başbakanı haksız mı söylemiş?
Yanlış
her yerde yanlıştır! Yapanın yanına kar kalmaz!..
Sağlıcakla
kalın...
Hasip ÖZTÜRK
Saliyazilari.blogspot.com,
23.6.14, Bursa
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder