8 Ocak 2013 Salı

DELİL İMALATI AŞ

DELİL İMALATI AŞ Devletçilik ilkesini komunizmle eş tutanlar, her fırsatta bu ilkeye saldırırlar. Devletin piyasaya zaman zaman üretici kimliğiyle girmesi gerekir. Bakın Toki'ye! Devlet sermayesi ve yetkisiyle apartmanlar üretiyor. Ucubeler bile dikiyor! Bursa'nın orta yerinde, Uludağ ile boy ölçüşen ucube apartmanlar dikmiştir.Van'a doğalgaz henüz gelmemiş! Ne yazar? Deprem mağdurları için, doğalgazla çalışan kaloriferli binalar dikmiştir. Kalorifer çalışmadığı için içindekiler sovuk mağduru olmuşlar... Bu 'yeni devletçilik açılımı' olmalı!... Anlatmak istediğim apartman üretimi değil. Devletin, delil üretmeye el atmasıdır! Yıllardır silahlı, silahsız, emekli, muvazzaf, kalemli kalemsiz insanlar darbeci, balyozcu suçlamasıyla, dijital delillerle hapislerde çile doldurmaktadır. Sehven yüklenmiş dijital adreslerin hesabı sorulmaktadır. Balyoz Semineri Planı, Kafes Eylem Planı böyle belgelere dayanırmış. ASD kodlu bilgisayar ve kullanıcıları bu belgeleri üretmişler. Bavullar dolusu belgeler böylesi belgelermiş.. Meğer, bu davaların temel delillerinin birçoğu üretilmiş dijital delilermiş! İnsanlar üretilmiş delillerle sanık olmuş, tutuklanmış ve yargılanmışlar! CHP Genel Başkan yardımcısı, milletvekili Umut Oran'ın soru önergesine Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz'ın cevabı ilginçtir. Özetle “..Microsoft Office 2007 yazılımı TSK'nın değişik birimlerinde 2007 yılından kullanılmaya başlamış. Microsoft'un web sayfasında elde edilen yazılım 30.11.2006 da üretilmiş. 2003 yılında kullanılması mümkün değilmiş. Microsoft firmasına ait olan 'Office 2000' yazılımı kullanılırmış. Personelin denizaltıyla seyir halinde Word programı ile yazı yazması mümkün ama, seyir halinde karasal ağı ( TSK ağı, internet vb.) yokmuş.” “ASD” kodlu bilgisayar ve kullanıcıları TSK'da mevcut değilmiş.” Ne var bunda demeyin! Özel Mahkemelerin dava dosyalarında delil olan dijital belgelerin, 2003 tarihinde kullanılan yazılımla yazılması beklenir değil mi? Sayın Bakanın dediğine göre böyle değilmiş. 2007 yazılımları kullanılmış! Açıkçası suçlama delilleri sahte! Uydurma! Özel düzenlemeler imiş! Yetkili savcılar bu belgelere göre suçlama yapmışlar! İddianameler düzenlemişler. Sanıklar bu delillere suçlanmış, tutuklanmış ve yargılanmışlar. Belki de bu belgelerle haklarında hüküm verilecekmiş! Milli Savunma Bakanı, keyfiyeti bir soru önergesine karşılık olarak bildirmiş! Sorulmasaydı, bu keyfiyet böyle sürecek miydi? Belliki devletin ilgili birimlerinin olup bitenlerden haberi var. Bu bilgileri Bakan vermiş. Niye seslerini çıkarmadılar?.. Ceza hukukunda “şüphe” sanıklar lehinedir. Bu delillere göre suçlanmış ve tutuklanmış sanıkların ivedilikle tahliye edilmesi beklenir. “ASD” kodunu kullanan bir kullanıcının bu belgeleri haricen düzenlemiş. Savunma Bakanı TSK'da böyle biri yok diyor. Öyleyse dışarıdan birileri bu nifakı üretmektedir. .Devletin ilgili organları da, bu belgeleri yargının önüne belge diye götürmekte, önemli kararlarında bu belgeleri kullanmaktadır. Yani bu ülkede devlet eliyle her türlü belge mi üretilmektedir? Üretilmiş belgelerle dava açılıp, önemli kararlar mi verilmektedir?. Bu nasıl bir yönetim boşluğudur? Devlete rağmen mi olmaktadır? Devletle mi olmaktadır? Sayın Başbakan bu davaların savcısıyım derken, bu delillerden heberli miydi? Adalet Bakanı, HSYK'nin başkanıdır. HSYK'nı, sahte deliller için uyardı mı? Yetkili savcılar, Savunma Bakanı'nın cevabını önlerine alıp iddianameleri yeniden irdeleyecekler mi? Özel yetkili mahkemeler, sanıkların tahliyesini düşünüp, ilgili savcılıklara iddialaneleri iade edecekler mi? Yetkili savcılar, bu sahteciliği derhal soruşturup faillerini yargıya teslim edecekler mi? Devlet denetleme kurulu harekete geçirilecek mi? Aklın, yasaların ve devlet teamülünün gereği budur. Ama umutlu değilim. Balyoz davasının yargıçlarından birisi, sanıklar lehine değerlendirme yapınca, görevden alınmış. Bekleyip göreceğiz.. Sağlıcakla kalın... Hasip ÖZTÜRK. *Hasip ÖZTÜRK, Türkiye/Bursa *

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder