DEVLET DÖVÜLDÜ
Uludere'de kaymakam dövüldü! Oradan oraya kaçıyor, düşüyor, kalkıyor!
Ardında dövenlerle, kaymakamı kollayanlar birbirine düğümlenmişler! Eller kalkıyor, iniyor, tekmeler uçuşuyor! Orada devlet dövülüdü! Dövülen, itilen kakılan Kaymakamın şahsında devletti! Devlet!
Eskiden muhalefet liderlerinin taşlandığını, yollarının kesildiğini de görmüştük! Bunu yapan, yaptıran hükumetti, iktidardı. Sokaktaki adam değildi..
Kaymakam olayı, farklı! Burada devlete düşman olanlar var. Bunu açığa vurmaktan çekinmiyorlar.
Silahlı teröristi var, molotof kokteyllisi var, dokunulmazlığı olanları var! Her fırsatı kullanıyorlar.
Milletvekili olan birisi, görevi başındaki polis komserini alenen, medyanın gözü önünde tokatladı!
Orada tokatlanan, komserin şahsında devletti!
Devlete el kaldıran, kim olursa olsun karşılığını görmeliydi!
Devletin tokatlandığını, cezasız kaldığını görenler cesaret buluyor! Kaymakama el kaldırıyor!
Dünyanın gözü önünde devleti dövüyorlar!
Devlet itibarından taviz veremez! Devletin görevlilerine dokunulamaz..Bu devleti yönetenlerin namusudur! Devleti yönetenler, devletin namusuna sahip çıkarlar! Çıkamayanlar için bu utançtır!
Zafiyettir, yetersizliktir, güçsüzlüktür!
Devleti tokatlayanın dokunulmazlığı kaldırılmalı ve derhal adalete teslim edilmeliydi. Edildi mi?
Yoo! Edilmedi..Devlet gücünü, sadece devlete saygı duyanlara gösterebiliyor!
Devlete hizmet edenleri, devletin onurunu koruyanları içeri tıkabiliyor!
Onu da devleti koruma adı altında, devleti güçsüzleştirmekte kullanıyor!
Türkiye Cumhuriyeti, bu denli zafiyete düşürülmedi..
Menemen'de Kubilay'ı, Yedek Subay Teğmeni, subayı görevi başında boğazlayanlara ah vah
edenlerin sözü geçiyor! Şimdi Kubilay'a değil onu boğazlayanlar için ah vah ediliyor!
Devlet en zor günlerinde bile çamurlara bulanmadı!
Devleti yönetenler, devletle dalaşmaz! Devlete karşıt ya da düşman olmaz! Olmaya kalkarsa,
cemaat de kaymakamı döver! Polis komserini tokatlar! Karakolları silahla basar! Askerleri şehit eder!
Devletle pazarlık eder veya etmeye teşebbüs eder!..
Bana dokunulmazlıktan söz etmeyin! Dokunulmazlık kaldırılır, yargıya teslim edilir olur biter!
Sürüncemede kalırsa, devletin itibarı aşınır!
Görevinden dolayı Yüce Divan sıfatı ile Anayasa Mahkemesi tarafından yargılanması gerekenleri,
Özel Yetkili Savcılara ve Mahkemelere teslim edip tutuklayabiliyorlar. Efendim görevleri arasında
olmayan bir işi yapmışmış! Yahu o göreve gelmemiş birisi, o yetkileri kullanmaya yetkili olmayan biri
müsnet suçu işleyebilir mi? Buna sıradan insanlar karar vermez ki! Buna Anayasa'da belirtilen mercii
soruşturur ve karar verir. Onun işine ne diye karışırlar?
Milletvekilinin görev ve yetkileri arasında polis komserini tokatlamak var mı? Bal gibi tokatlamıştır! Aynı mantıktan giderseniz, onu da tutuklayın! Madem görevi dışındadır, alın içeriye! Ya da usulünce getirin Meclisin önüne, dokunulmazlığını kaldırın!..
Tutuklu, eski Genel Kurmay Başkanı için yürütülen mantık burada geçerli değil mi?
Yanlış emsal teşkil etmez deniyorsa, yanlışı düzeltmek gerekmez mi?
Ben yapınca doğru, başkası yapınca yanlış diye bir mantık yürütülemez!
Devlet ebed müddettir! Devlet kurallarla yönetilir..Devlete ait işler devlet işleridir.
Bu senin ayıbın sen özür dile diye bir ayırım kavramı yoktur..
Allahın sopası yok ki; Uludere'de 35 kaçakçıyı katırlarıyla birlikte devletin silahlı kuvvetleri
bombaladı. Otuz beş yurttaşımız öldü, aileleri acılı ve yetim kaldılar..
İktidarda kim var! Devleti kim yönetiyor? Hükümet ve bağlı sistem. Vebal onundur. Hesabını
o verecektir! Dersim'de devlete sahip çıkmayanların ayağı Uludere'de dolaştı!
Şimdi dürüstce hesabını versinler!. Otuz beş yurttaşımız telef oldu. Aileleri perişan oldu! Ulusça
canımız yandı! O insanlar kaçakçıydı diyemeyiz. Kaçakçılıksa bunun ceremesi vardır. Bakın şimdi sınır ticareti kolaylığı getirildi. Bunu dün yapsalardı ya!
Öldürülen 35 yurttaşın o yolda, o saatte ne işi vardı? Onları oraya kim yönlendirdi! Bombalanacakları biline biline oraya onları kim yolladı? Yereldeki istihbarat kaynakları niye bildirmedi? Vurulacaklarını bile bile kim ihbar etti? Bu istihbarat kimden geldi? Amaç Türk Ordusu'nu itibarsızlaştırmak mıydı? PKK terör örgütünü baskıdan kurtarmak için mi tezgahlandı. PKK'ya ençok kimlerin ihtiyacı vardı? Olay ençok kimleri sevindirdi? Tezgah büyük (?) dostumuzun paketinden mi çıktı?
Türkiye'nin istihbarat kaynakları bu oyuna geldi mi?
Bunların dürüstçe cevabı verilmeli ki, bir daha tekerrür etmesin!
Bu memlekete yazık oluyor! Ataları ülkeyi kurtaran, Cumhuriyeti kuran, on yılda on beş milyon genç yaratan bu halka ne oldu? Kim afsunladı? Laf salatası ile kimler nasıl kandırdı? Terör örgütü bu güne kadar nasıl yaşayabildi? Gençleri bir bir nasıl ayarttılar? Heyy! İki kişiden biri! Aklını başına devşir! Devlet gözümüzün önünde dövüldü!..
Sağlıcakla kalın... Hasip ÖZTÜRK
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder