TUZ KOKAR MI
Bilinir ki tuz kokmaz!
Tuzun kokması adaletin, yargının yanlı olmasının, siyasetin emrine girmesinin adıdır.
Tuz kokunca, biliniz ki “ şeriatin kestiği parmak acır!”
Acıyı dindiren “ yansız, tarafsız yargının” kararıdır.
“Mülkün temeli olan adalet” herkesin güvencesidir.
Hep üstte olacağım, benim dediğim olacak diyenlerin de güvencesi adalettir!
Adalet herkese gereklidir!..
H.S.Y.K, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu adlı bir Anayasal kurumdur..
Yargının pratikte yönetimi HSYK'nindir.
Yargıdan, yargıçtan, savcıdan adaletsizlikten şikayeti olanların gideceği yer orasıdır.
Yargıçları, savcıları atama yetkisi onundur..
Yargıç istemedikçe durup dururken yeri değiştirilmez.
Tabii yargıç yargılanan için bir güvencedir. Yargı için de güvencedir.
Siyasetin istediği kararı alan savcının, yargıcın önüne dikilecek kurum orasıdır.
Yaşanan o ki, yargıda bazıları (bazı karar ve uygulamalarıyla) siyasetin gözüne
girmeye çaba harcamaktadır. HSYK siyasallaşmıştır. Bunlara çanak tutuyor.
Bunu ben söylemiyorum, Sayın Sayın Kemal Kılıçdaroğlu söylüyor. Sayın Deniz
Baykal söylüyor!. Sayın Kılıçdaroğlu ve Sayın Baykal ölçülü konuşan liderlerdir..
Durumdan şikayetçi olan Sayın Kemal Kılıçdaroğlu “..HSYK'ya saygımız vardır.
Devletin her kurumuna saygımız vardır. Yeterki her kurum yasalarla belirlenmiş
görevlerini yerine getirsin...Ama HSYK adalet dağıtan bir kurum değil, Adaleti
bozan bir kurum, tuzu kokutan bir kurum...Silivri'deki davalardan birine bakan
bir yargıç vardı. 'Üzerimde kurumsal baskı var.' dedi ve ayrıldı. Hiçbir HSYK
üyesi çıkıp “Arkadaş sana bu baskıyı yapan kim' diye sormadı. Yargıya baskı yapılıyor
ama sormuyorlar...Bu HSYK'ya saygı duyar mısınız? Ben duymuyorum.. Kusura bakmasınlar” diye yakınıyor..
Sayın Baykal, İzmir'deki uygulama için“..Benim muhatabım HSYK değil Başbakan.” diyor.
“..Erdoğan...inatla gitiği referandumda, HSYK ve Anaya Mahkemesi'nin yapısını değiştirmiştir...
Bu kurumları siyasetin etkisi altına çekmiştir.....değişiklik paketinin içerisine bunları sakladı..
Hukuk ve adalet tartışmalı hale geldi..Deniz Feneri davasında savcılar değişti..Almanya'da mahkemenin
asıl suçlu dedikleri tahliye oldu..Yapı değişmeseydi bunlar olur muydu?..' Yetmez ama evetçiler'
bunu düşünmeli. vb.” diye yakınmış....
Yargı bağımsızlığı, yansızlığı ve kuvvetler ayrılığının 3. kuvveti olan Yargı Erki, bu
kadar eleştirilmemişti..Adalet Reformu adıyla, halka onaylatılan Anayasa değişikliği ile yargı,
siyasetin emrine sokulmuştur. On iki Eylül'den kalma özel yetkili mahkemeler,
özel yetkili savcılar eliyle Türkiye'de muhalefet yok ediliyor, sindiriliyor. Korku toplumu yaratılıyor.
Başarılı da oldular hani.. Tepkisiz bir toplum yarattılar!..
Muhalefet'in seçkin, eski ve yeni iki lideri, siyasetin adaletin içine girdiğinden yakınıyor. Bu halk dilinde “tuz koktu' demektir.
Bugünler ağrılı da olsa geçer! Bugün komşularına 'adil olun, demokrat olun' diye
öğüt (!) verenlere, yarın başkaları aynı tavsiyelerde bulunur! Tarih tekerrür eder mi eder!.
İbret alınsaydı etmezdi diyor atalar! Yine de tekerrür eder!. Edecektir...
Sağlıcakla kalın.. Hasip ÖZTÜRK
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder