6 Aralık 2011 Salı

OZURLULER

ÖZÜRLÜLER
Bu hafta Özürlüler haftasıydı.
Hemen aklınıza hoşgörü, demokrasi, hukuk, vicdan, fikir özürlüler gelmesin!
Onlar zaten var. Haftası, günü ayı yok! Onlar hep aramızdalar!.
Ben sahiden özürlülerden söz ediyorum. Bedensel engelliler, omurilik felçliler, böbrek yetmezler, spastik engelliler, zihinsel özürlüler, kas hastaları, görme, işitme özürlüleri vb.
Bilimsel sınıflamaya bakılırsa sayıları elliyi aşıyor. Alzheimer, saplantılar, sosyal fobi, fil hastalığı, çölyak, fenilketonuri, sara, şizofreni, Skolyoz, prematüre, özel öğrenme güçlüğü, omurilik felci, lösemi, müsküler distrofi, doğuştankalça çıkığı, talasemi, spina bifida, hodgkin hastalığı, hemofili, down sendromu, servikal distoni, çocuk felci, cücelik, bürger hastalığı, multipl skleroz, rett sendomu, asperger, serebral palci, otizm vb... Tümünü sayamadım!
Türkiye'de nüfusun % 12.45'i özürlüdür. Kabaca on milyon insan özürlüdür. Başka bir deyişle sekiz kişiden biri özürlüdür.
Bir kısmı doğuştan ve yapısaldır. Akraba evliliği, kan uyuşmazlığı, talesemi vb. Doğum arıza-ları, iş ve trafik kazaları, deprem ve sair afetler, yüksek şeker, yüksek tansiyon, darp ve saldırılar de özürlü üretirler..Çoğu da sonradan yaşam içinde çıkıp gelirler.
Sebebi ne olursa olsun, sonu özürlüye varır. Önce çocuktur, sonra yetişkindir. Özürlü kişi özel bakım, özel yardım isteyen biridir. Tek başına, kendi kendine çoğunca yetemez.. İhtiyacını gide-remez. Göreceli şanslılar bazı organlarını kullanırlar. Özürlülük aileye, topluma ve devlete özel görevler yükler. Örgütlü toplum özürlü sorunuyla daha kolay baş edebilir. Hem yeni özürlülerin katılımını önler, hem mevcut özürlülerin yükünü azaltır. Toplumun örgütlenmesi şarttır.
Devlet 5371 sayılı 05.07.2005 tarihli Özürlüler Yasası'nı çıkarmıştır. Özürlüler için örgütlü toplum yolunda önemli bir adımdır. Devlet Özürlüler idaresini kurmuş ve bir genel müdürlük oluşturmuştur. Beş genel müdür yardımcılığı ile yürütülen bir devlet birimi oluşmuştur..
İllerde, Vali başkanlığında Özürlüler Kurulu oluşturulmuştur. Bir Genel Sekreterin eşgüdümü
altında yörenin tüm özürlü dernekleri, vakıf ve birlikleri burada elbirliğiyle umar ararlar..
Özürlüler Yasası,“Doğuştan veya sonradan herhangi bir nedenle bedensel, zihinsel, ruhsal, duyusal sosyal yeteneklerini çeşitli derecelerde kay-betmesi nedeniyle toplumsal yaşama uyum sağlama ve günlük gereksinimlerini karşılama güçlükleri olan ve korunma, bakım, rehabilitas-yon, danışmanlık ve destek hizmetlerine ihtiyaç duyan kimse özürlüdür.” ( 5378 S. Özürlüler K. Mad.3/a bendi )
Özürlüler haftası, bir hafta sürer. Geride daha 51 hafta vardır. Özürlü ve ailesi için yıl 52 hafta,7 gün 24 saatdir. Sıkıntılarını yaşarlar. Özürlü ailesi, sanki Tanrı'nın lanetine uğramış gibi yalnız ve çaresizdir. İşin aslı öyle değildir elbette. Ama o kahrolası yalnızlık, çaresizlik ve umut-suzluk yok mu? İnsanı böyle düşünmeye zorlar! 'Tanrım benim ne günahım vardı? Başıma bu işi sardın?' diye kahırlanır. Bunu doğal saymalıdır. Doğal sayılmayan, özürlü ve ailesinin yalnız bırakılmasıdır!
Özürlü örgütleri, SKÖ, vakıflar, devlet, belediye, özel idare, genel idare ve benzeri kamu ve özel kurumların özürlülere birlikte eğilmesi gerekir. Bizim toplumun imece denilen bir kurumu vardır. İş ve sorunların elbirliği ile üstesinden gelinmesidir! Kimi para, kimi emek, kimi yer, kimi akıl, kimi hizmet verir. Sorunlara umar olursa, üstesinden gelebilir bu toplum!.
Alıcı gözle çevrenize bakın. Her sağlam insan, özürlü adayıdır.
Anlamlı bir tebessüm bile sadakadır!..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder