Mevzuatı
siyasiler pek sevmezler. Ayak bağı olarak görürler..
'Ben
yaptım oldu''yu severler.
Sonra
devran değişir.. Yolsuzluktan, görevi kötüye kullanmaktan vb.
yargılanırlar. Koruyucu bir meclis çoğunluğu, koruyucu izin
makamları varsa, yargılanmaları beklenir.
Mevzuat,
yönetimde keyfiliği önlemek için önceden konulmuş, genel ve
objektif kurullar bütünüdür. Devlet çarkı bu kurallara göre
işler ve yürütülür. Ülkenin her yanında,
her aşamadaki
yöneticiler için bu kurallar geçerlidir. Yönetilenler ve
yönetenler mevzuata uymak zorundadır.
Sözlük
“Bir ülkedeki veya belli bir alandaki yasa, tüzük, yönetmelik
gibi toplum düzeni ve işleyişi ile ilgili yazılı kuralların
tümüne;..” mevzuat demiştir.(Çağdil
Söz.)
Hukuk
devletinde yasalara saygı duymak ve uymak asıldır.
Sayın
Cumhurbaşkanı, kaymakamlarla toplantısında “..Mevzuatı bir
yana koyun!” buyurmuşlar. Anladığım, bu söz kamu
hizmetinin çabuk ve yararlı olarak yurttaşa ulaşması isteği ile
edilmiş bir sözdür.. Sonuçta bu,Cumhurbaşkanı tarafından
verilmiş bir buyruktur.
Yürütmenin
en alt birimi kaymakamlıklar ve yerel yönetimlerdir.
Bu tavsiye
'emir telakki' edildiğinde, hukuk devletinde kargaşa ve
keyfilik doğacaktır.. Mevzuata aykırı işlemlerin genel adı
'yolsuzluktur, görevi kötüye kullanmaktır vb.”
Müfettişlerin olayı soruşturması ve belki de yöneticinin
yargılanması gerekecektir..
Her
seviyedeki kamu görevlileri, hangi kamusal gücü kullanıyorsa;
oralarda benzer
keyfilik
doğacaktır. Böylesi bir davranış devlet çarkında kargaşa
demektir. Balyoz davala-
rında bunları
yaşadık! Bürokrasi sevilmez. Ama iş ve hizmetler bürokasi içinde
yerine getirilir. İş ve kamu hizmetinin görülmesini
kolaylaştırıyorsa adı sadece bürokrasidir. İşlerin görülmesini
yavaşlatıyor ya da engelliyorsa adı 'bürokrasi hazretleri'dir.
Kuralları koyan-
lar yenisini
yaparlır.
Yasaları
T.B.M.M. belli kurallara göre yapar. Bunu değiştirmek ve tümüyle
kaldırmak
yine Meclisin
görevidir. Yasaların Anayasa'ya uygun olması gerekir. Bunu da
Anayasa
Mahkemesi
denetler. Şartları varsa yasayı kısmen ve tamamen 'iptal'
eder. Bu iki makamın
dışında yasa
yapmak ve yürürlükten kaldırmak yetkisi başka kimseye
tanınmamıştır.
Cumhurbaşkanı'na
da böyle bir yetki tanınmamıştır. Kanunu yetersiz bulursa 'veto'
eder,
yeniden
görüşülmesini ister.
Hukuk
devletinin bir işleyişi vardır. Devlet çarkı, belli bir hiyererşi
içinde mevzuat
kurallarına göre işler.
Yasama gücünün, yargılama gücünün işleyişi de belli
kurallara
bağlanmıştır. Bunların
hiçbirisi 'bir kenara konulamaz.” Sayın Cumhurbaşkanı'nın
bu
söylemi, talihsiz bir
söylemdir.Bir anda devlet çarkını işlemez hale getirebilecek bir
tavsiye
ya da emirdir. Daha sonra
bu söyleme açıklık getirilmemiştir,.Düzeltme yapılmamıştır.
Halk oyu
ile seçilmiş olmak, keyfi işlem yapmaya izin vermez. Bir Anayasa
var ve herkes onun şemsiyesi altındaki mevzuata uymak
zorundadır.Sözün sahibine, Anayasa ve mevzuat bir ayrıcalık
tanımamıştır.
Yeni
Anayasa yapma ve başkanlık ısrarı ürküntü veriyor. Gerçekten
Başkan
olduğunda, işine
gelmeyen mevzuatı 'bir yana koyacak mıdır?' Söylemi bir
niyet
açıklaması
mıdır?
Devlet
adamları gaza gelmezler. Boşa söz etmezler. Kastı aşan sözler
için, yalanlama ya da düzeltme yapılır.Osmanlı Padişahları
bile astığı astık değildi. Şeri işlerde Şeyhülislam' dan
fetva istenirdi. Örfi işlerde işi kadıya havale ederlerdi.. Halk
'Padişahım Çok Yaşa!'
diye bağırır,
ardından ' Mağrur olma, senden büyük Allah var!' diye
nizamı alemi hatır-
latırdı. Bizim
yaptığımız da odur!..
Sağlıcakla
kalın..
Hasip ÖZTÜRK
Saliyazilari.blogspot.com
hasipozturk@hotmail.com
, Bursa
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder