Yüzyıl
önce Başkan Wilson'un prensipleri vardı.
Osmanlı
Devleti'nin doğusundaki topraklarda Ermenistan, Kürdistan
devletleri
kurmayı
planlıyordu. Sevr Anlaşması ile bunun meşru zemini de
hazırlanmıştı.
Beklemedik
şeyler oldu. Osmanlı Devleti yıkıldı. Yerinde küllerinden
Türkiye
Cumhuriyeti
kuruldu. Emperyalistlerin eli boş kaldı. En zor günlerde kimseden
borç almadık. Kimseye el açmadık. On yılda on beş milyon genç
yarattık. Yurdu demir ağlarla
ördük.
Fabrikalar kurduk. Karayollarını artırdık. Okulları açtık.
Yurtdışına seçkin öğrenciler yolladık. Kurtuluş Savaşı
içinde bile top sesleri arasında bunu yaptık!
Yetmedi,
Osmanlı'nın Duyun-u Umumiye'den kalma borçlarını da ödedik.
Türkiye
siyasi, mali,
sınai, kültürel bağımsızlığından taviz vermedi. Çevre
ülkelerle ortak
anlaşmalar yaparak,
çevremizi bir barış ortamı yaptık. Yurtta Sulh, Cihanda Sulh
ilkesi
uluslararası bir ilke
oldu.. Açık davet gelene kadar BM ye bile girmedik. Kırklı
yıllarda 1 dolar, seksen kuruş idi.
Lüks içinde yaşamıyorduk. Ama güven içindeydik! Alnımız açıktı!
Lüks içinde yaşamıyorduk. Ama güven içindeydik! Alnımız açıktı!
Ne zamanki
Nato vb kurumlara girdik, iki yakamız bir araya gelmez oldu. Kim
' Yardım edeyim!
Borç vereyim!' diyorsa, elimizi verdik kolumuz kaldı. Emperyalizm
ne Sevr'i yırtmamızı unuttu, ne de Kurtuluş Savaşı
yenilgisini....
Dostluk,
müttefiklik, stratejik ortaklık adları altında sinsi sinsi
sokuldular. Sırrımız
kalmadı. Nerede
ne var, ne yoksa bizden iyi bilir oldular. Şirketlerimizi satın
aldılar.
Limanlarımızı
sözde kiraladılar. Ülkenin her yanına girdiler..
Kardeş
kardeş yaşadığımız, içimizdeki etnisite kümelerini tahrik
ettiler. En çok Kürt İsyanlarıyla yordular. İsyanı bastırdık
diye sevinemeden Irak'ın tümüyle elden çıkıp gittiğini
gördük! Sözde
halkoylamasında, Arap ve Kürt bir oldu. Silindik. Zaten Kürt
İsyanı bu sonucu almak için İngiliz'in düzenlediği bir kayıkçı
kavgasıydı!...
Petrolün
üstünde otururken, gaz lambasını yakacak petrolümüz
kalmamıştı..
Şimdi,
Suriye'nin kuzeyini boşalttılar. Sadece Hatay'ın güneyindeki
Türkmen Dağı
çevresi kaldı.
Buradaki Türkmenleri ve Bayır-Bucak Türkmenlerini AB, ABD, Rusya
ve
sair koalisyon
ülke uçakları bombalayıp duruyor. Güya İşid'çileri
bombalıyorlar. Işid de bu
düzenin bir
oyuncusudur. İşi bitince atılacaklar!
Kuzey Irak
ve Irak'ın petrolleri bu koridordan, Akdeniz'e akacak! Kürtler
kanlarıyla
petrolü
koruyacaklar, emperyalistler günlerini gün edecekler.. Türkiye de
daha ufalmış ve
uslanmış olarak
kala kalacak! Oynanan oyun budur..
1965
sonrasında Emperyalizm'in ağa babası ABD oldu. Önce BM'nin temel
ilkelerini
değiştirdi.
Unesco'nun temel ilkelerini değiştirdi. Artık ülkelerin içindeki
etnisite kümeleri
kendi siyasi
yazgılarına kendileri karar verebilecek, etnisete kümelerinin
sanat andaçları korumaya alınacak! Bu değişikliğe bizim de imza
vermemiz istendi. Direndik! Dünya finans kurumlarından beş kuruş
verdirmediler.
Memur
maaşlarını ödeyemez olduk!
Sonra
Kemal Derviş adlı, uluslararası sermayenin devşirmesini
yolladılar. Kurtarıcı
gibi geldi,
düzenlemeyi yaptı. Arap Baharı, Yeşil Kuşak, Büyük Ortadoğu
Projesi gibi
bölücü
ayrıştırıcı sistemler kapımızı çaldı. 2003 yılında,
ipimizi çeken değişikliklerin altına
imzayı bastık!
İstedikleri iktidarı getirdiler. Cumhuriyet birikimleri bir bir
sattılar! Gerisini biliyorsunuz. Bunlar
tesadüf değildir. Büyük bir resmin küçük 'puzzel' larıdır. Tabloyu
yüz yıl sonra
tamamlıyorlar.
Ege Denizi'nde her gün Yunan jetleri ile it dalaşı yapılırken,
Rus uçağını
niye vurduk?
Burada da it dalaşı yapılabilirdi. Oyun içinde oyun bu!
Dünkü
düşmanlar işbirliği içindeler. Sofrada biz varız. Ama menü
olarak!
Emperyalizm unutmaz ve affetmez! İçeriden yeterince işbirlikçi
bulurlar.
Sağlıcakla
kalın..
Hasip ÖZTÜRK
Saliyazilari.blogspot.com
(hasipozturk@hotmail.com)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder