Bir El Atsanız!
Bir tv kanalında, 31 Mart İsyanı tartışılıyormuş. Ben sonuna eriştim.
Konuşmacı, Hareket Ordusu' nun 31 Mart isyanını bastırmasını “darbe” diye niteledi.
Hızını alamadı, 1876' nın ilk darbe olduğunu vurguladı..
Hazır 28 Şubatçıları içeri atmışken, eliniz değmişken; gerilere gidelim!.
12 Eylüle kimler yataklık, yardımcılık etmişse yakalarına yapışalım!
Eziyetçi, işkenceci, zorba, baskıcı, hınk deyicilere dersini verelim!
Kimse bir daha yalakalığa soyunmasın! Tövbe ettirelim!
Ardından 12 Mart'a inelim! Onlardan geride kalanları Yargının önüne atalım!
Ne o öyle “muhtıranın” demokraside yeri var mı? Demokrasi var mıydı? Soralım!
Mademki darbeciler, onları da yargılayalım!.
Arada 27 Mayısçılar var! Kalanları toplayıp hesabını soralım.
Bir daha böyle uygun rüzgar esmez!
Eee! Bu işin sonu nereye varır?
İstanbul'da Halife ve Padişah Efendimiz vardı! İşgalci İngilizler de vardı!
Sadece İstanbul'da değil Anadolu'nun, Trakya'nın hemen her yerinde işgalciler vardı!
Türklere İç Anadolu'nun bir kısmı ile Kuzey Batı Karadeniz bırakılmıştı. Sevr Anlaş-
masının teslim hükümlerini infaz ederlerdi. Petrol olan yerleri İngiliz, olmayan yerleri de
Fransızlar gasp etmişlerdi. Kalan yerlerden İtalya'ya, Yunana peşkeş çekiliyordu.
Mustafa Kemal ve silah arkadaşları Samsun'a çıktılar.
Çıkmakla kalmadılar, Türk halkını yurt savunmasına, birlik olmaya kışkırttılar!
Erzurum'da, Sıvas'ta halk temsilcilerini toplayıp kararlar aldırdılar!
Seçim yaptırdılar! Ankara'da Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni kurdular.
Yeni Türk ordusunu sıfırdan toplayıp oluşturdular.
Padişah efendimiz ve adamları onlara “asi, maceracı, düşman” dediler.
İskilipli Atıf Hoca, Yunan'a karşı gelmeyi, Padişah efendimize asi olmakla eş saymıştı!
Katli vaciptir diye yazdığı fetvaları, Yunan uçakları ile cephe gerisine atılmıştı!
Geçenlerde bir zat-ı muhterem gıyabında ellerini öptü fetvacı hocanın!
Yunan ordusu Ankara'ya 50 km sokulmuştu. Sakarya'da durduruldu, 26 Ağustos'da
beli kırıldı düşmanın. Denize döküldüler! Türkiye Cumhuriyeti'ni kurdular.
İstanbul'da oturan Padişah efendi barınamadı, İngiliz gemisine binip gitti!
Halifelik kaldırıldı! Sıfat T.B.M.Meclisi'nin manevi şahsında toplandı...
Ne olacak şimdi! Osmanlı Hükümeti gitti! Sevr yırtıldı! Osmanlı Devleti yıkıldı.
Emperyalist ülkeler rezil rüsva oldular! Batıya büyük ayıp ettiler!
Ankara merkezli yeni Türkiye Cumhuriyeti'ni küllerinden kurdular!
Onu da yargılayacak mıyız?
Yaptıkları yanlarına kar mı kalacak?
Darbe ise darbe! En büyük darbe İngiliz'e, Fransız'a, İtalyan'a, Yunan'a oldu!
Bir de işbirlikçilere, vatan hainlerine, yandaşlara, yalakalara, fetvacılara!
Doğu'da Ermeni sınırı belirlendi!
Sınırlarda sıfır sorun bıraktılar!
Bir de Musul ve Kerkük kalmıştı!
Onu da takviyeli Kürt isyanında İngiliz'e kaptırdılar!
Şimdi Türkiye Cumhuriyeti darbeci midir?
Muzaffer Türk Ordusu darbeci midir?
Dersim'de isyancıları tenkil edenler darbeci midir?
Hareket Ordusu'nun eylemi, yüz yıl sonra “darbe” diye tartışılıyor! Hatta 1876, ilk anayasa
oluşumu da darbe sayılıyormuş!..
Bence darbecilik daha da eskidir! Hazır eliniz değmişken şu Patrona Halil densizini de bir
halletseniz! Haftadan haftaya, gözümüzün önünde “kıyam” ediyor! Bas bayağı darbeci!
Padişah efendimize, sadrazama kıyacak! Şair Nedim damdan düşecek!..
Eliniz değmişken diyorum. Bir el atsanız!
Sağlıcakla kalın.. Hasip ÖZTÜRK
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder