Dün CHP'nin Olağanüstü Kurultay'ının biri bitti! Bu gün diğeri başladı!
Birini parti içi muhalefet istemişti, ötekini Parti yönetimi..
Partinin isteği öne alınınca, Muhalefetin isteğinin kıymeti harbiyesi kalmamış oldu!
Tüzük değişikliğini, muhalefetten önce, parti yönetimi niye akıl etmedi, anlayamadım!
Toplantıya Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'un konuşması damgasını vurdu!
Kurultay'a Genel Başkan olarak girdi, Lider olarak çıktı!
Gelelim verilen mesajlarına:
Daha çok özgürlük, daha çok demokrasi istedi. Hem parti içinde, hem Türkiye için!
Partide kadın kotası % 33 'e çıkarıldı. Türkiye'de, otuzlu yıllarda kadına seçme ve seçilme
hakkını C.H.P. vermişti. Şimdi de parti içi yönetimde kadınların % 25 olan kotası % 33'e çıkarıldı. Her yönetim kademesinde, kadınlara daha çok yer açıldı! Toplumun kılcal damarlarına kadar girebilecek tek aracın kadınlar olduğunu vurgulayan Sayın Kılıçdaroğlu; kadınları CHP'ye çağırdı! Partiyi kadınların evi ilan etti! Yaşı, rengi, dini, mezhebi, dili, kılığı ne olursa olsun bütün kadınları, CHP'de siyasete çağırdı!
Özetle, “ Kadınlar! Haydi C.H.Partisi'ne!” dedi.
Gençlere de % 10 ila 15'lik bir kota öngörülüyor.
Kadın Kolları Genel Başkanı ve Gençlik Kolları Genel Başkanı'na Merkez Yönetim Kurulu'nda yer açıldı. Artık onlar da MYK da görev alacak; parti siyasetinin oluşmasında birinci elden söz ve karar
sahibi olacaklar! Bu iyileştirmeler “devrim” niteliğindedir..
Tüzük değişikliğinin, C.H.P'nin geleceğine damga vurması beklenir. Bu gün yapılacak Olağlanüstü
Kurultay'da yapılacak Tüzük değişiklikleri ile parti içi demokrasinin işleyişindeki engellerin kalkması
beklenir..CHP'de siyaset ve yükselme kişilerin çabalarına ve kariyerlerine kalır diye umuyoruz. Siyasetin
asansörü genel merkez hizbine veya bir hizbe yamanmak olmamalıdır. Yaşayıp göreceğiz.
Sayın Kılıçdaroğlu'nun genel siyasete de etkili dokundurmaları vardı..Sayın R.T.E. 'nın genel siyasi tutumunu “postmodern diktakörlük” olarak nitelendi.
Kuvvetler ayrılığının kağıt üstünde kalmasından ve işlemeyişinden, yargının siyasi iradenin emrine girmesinden yakındı..İktidarın istemediği kararı veren savcının veya yargıcın beş dakikada işinin bitirildiğini vurguladı. Türkiye'nin bütün gelişmiş ülkelerde “kara listede” olduğuna vurgu yaparak,
Sn Erdoğan'ın siyasetini öğen aydınlara iki sorusu vardı: “RTE aleyhinde yazarsanız, başınıza bir şey gelir mi?”; “ Telefonum dinleniyor mu?” diye kendinize samimi olarak sorun! İçinizde kuşku varsa, bu siyasetin adına demokrasi denebilir mi? Dedi..
Fail-i meçhul cinayetlerin, göz altında ve tutuklulukta ölenlerin arttığını vurgulayarak; artık Sayın Başbakan'a çete kurma yetkisi, yasayla tanındı! Fail-i meçhuller artacak diye eleştirdi.
Mecliste muhalefetin sesinin kısılmak istendiğini, bunun için kural getirildiğini vurguladı.
Bunların demokraside olmadığını, gerçeklerin karartıldığını; hak arayan gençlerin hapse atıldığını vb. kınadı. Tek tek isimlerini, eylemlerini ve istenilen cezaları anlattı! Hak arayan gençlerin sindirilmesini kınadı. Konuk diplomatlara, bunlar sizin ülkenizde var mı? Diye sordu.
Sayın Başbakan'ın demeçlerinin saldırganlık, nefret ve intikam hisleriyle yüklü olmasını eleştirdi. Kendisiyle barışık olmadığını, en büyük bölücünün kendisi olduğuna vurgu yaptı. Bu tutumun toplumu böleceğinden ve topluma barış ve huzur getirmeyeceğinden yakındı.
Çözümün, barışın ve demokrasinin yerinin CHP olduğuna işaret etti.
On iki eylül artıklarını temizlemeyi, fail-i meçhullerde zamanaşımını kaldırmayı, On iki eylülün
anti demokratik yasalarını düzeltmeyi, Yök'ü kaldırmayı, özel yetkili mahkemeleri kaldırmayı, Toplantı
ve Gösteri Yürüyüşleri Yasa'sını değiştirmeyi, seçim barajını kaldırmayı, militan yargıyı düzeltmeyi, özel yaşamın gizliliğini korumayı vb. özgürlük ve demokrasi çağrısında bulundu!.
Uzun konuşmadan aklıma takılanların, köşeye sığabilenlerini aktardım.
CHP liderinin konuşması, topluma yapılmış esaslı bir çağrıdır!
Dilerim Türk demokrasisine katkısı olur...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder